English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ Ç ] / Çabuk söyle

Çabuk söyle translate Portuguese

240 parallel translation
Çabuk söyle hayatım.
Despacha-te, querida.
Burada olman için bir sebep varsa, Çabuk söyle.
Se tiver alguma razão para estar aqui, diga rápido.
Çabuk söyle, öteki arkadaşların kimlerdi?
Rápido, diz-nos quem eram os teus amigos.
- Çabuk söyle, nerede oldu bu?
Agora, há pouco ou quê?
O geri dönmeden önce çabuk söyle bana, çocuklar nasıl?
Como vão as crianças?
- Malı kimden aldın, çabuk söyle?
- Vais-nos dizer quem é o teu dealer?
- Alo, Dickie. Sen misin? - Çabuk söyle.
- Está, Dickie?
Çabuk söyle bana.
Rápido, diz-me.
Hadi, çabuk söyle!
O que é? Diz lá.
Çabuk söyle, 1754 bölü 13 milyon kaç eder?
Ei! rápido. Quanto é 1754 a dividir por 13 milhões, hein?
Çabuk söyle, kalbim duracak.
Diz depressa, tenho medo.
Çabuk söyle!
Diga depressa!
Çabuk söyle.
Diz-me depressa :
Çabuk söyle.
Seja o que for.
Çabuk söyle.
Diga. Diga.
Çabuk Bob'a söyle.
Rápido.
Söyle ona, Loca B'de bize katılsın. Çabuk. Çabuk!
Diga-lhe para vir ter ao Camarote B. Depressa!
Adını söyle, çabuk.
Diz-nos o teu nome. Rápido.
Ve bir şey daha... Lawrence kasabasının daha güvende olması için... Albay'a, takviye kuvvetlerini daha çabuk göndermesini söyle...
Diga ao coronel que envie rápidamente reforços... à cidade de Lawrence.
- aptala çabuk olmasını söyle.
- Diga ao idiota que se apresse.
Çabuk! Birşey söyle.
Depressa, diz alguma coisa!
Elini çabuk tutmasını söyle.
Diz-lhe que quero saber depressa.
Çabuk ol ve söyle. Ev nerede? Bu öğlen oradaydın.
Diga-me onde é essa residência,... já que foi lá esta tarde.
Bana ne olduğunu söyle, hemen çabuk!
Danny, diz-me o que é e diz-me rapidamente!
Ciddi bir durum olduğunu, mümkünse çabuk buraya gelmelerini söyle.
Diz que é uma emergência.
- Çabuk ne gördüğünü söyle!
- Diz-me o que viste!
Çabuk olmasını söyle.
Diz-lhe para se despacharem.
Eh, sana şöyle söyleyeyim, işini çabuk bitirmen gerek.
Bom, vai ter de ser rápido.
Cesaret verici bir şey söyle, çabuk.
Diga algo encorajador. Rápido.
Söyle çabuk olsunlar.
Digam-lhes que se despachem,
- Tanrım, çabuk adını söyle.
- Credo, como se chama ele, rápido?
- Çabuk, söyle.
- Depressa, diga-me!
Siz şöyle oturun Bay Blaylock, ben elimden geldiğince çabuk dönerim.
Por que não se senta, Sr. Blaylock, eu voltarei assim que puder.
Ona mümkün olduğunca çabuk orada olacağımı söyle.
Diga-lhe que estarei lá logo que possível.
- Söyle çabuk!
Deixa-me! - Conta!
O zaman çabuk iyileşirsin. Sadece söyle.
Podes sentir-te melhor num instante.
Çabuk, bana alfabeyi söyle.
Depressa, dá-me o código.
Çabuk olmasını istiyorsan, paranın yerini söyle.
Se queres morrer rapido, diz-me onde está o dinheiro.
Elini çabuk tutmasını söyle.
Diz-lhe que se ponha a mexer.
Ona söyle. Çabuk!
Faz com que ele compreenda agora.
Albay Devin'e bu tarafa mümkün olduğunca çabuk gelmesini söyle.
Diga ao Coronel Devin que vá para lá o mais depressa possível.
Söyle çabuk!
Diz-me!
Çabuk doğruyu söyle. 1, 2, 3...
Vou contar até 3 para dizer a verdade. Um, dois...
Şoföre bizi arka tarafta beklemesini söyle ve elini de çabuk tut!
Diz ao motorista para esperar por nós nas traseiras e despacha-te.
Çabuk doğru söyle.
Só um aparte.
Çabuk söyle!
Diz-me.
- Söyle de çabuk yapsın!
- Diga-lhe que se aguente.
Çabuk olmasını söyle.
Ele que se apresse.
Çabuk ol, bebeğim. Kabul ettiğini söyle.
Vá lá, diz "sim".
Horatio'yla Marcellus'a rastlarsan çabuk olmalarını söyle.
Se vires Horácio e Marcelo, meus companheiros pede-lhes pressa! - Acho que os ouço. - Quem vem lá?
Çabuk söyle!
Não leveis tanto tempo para falar!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]