Söylemek istediğim translate Portuguese
2,502 parallel translation
Ona söylemek istediğim bir şey var.
Quero dizer-lhe uma coisa, porque eu estava...
Bütün söylemek istediğim, ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Ateş değil.
- Só estou a dizer que não podes criar algo a partir do nada.
Söylemek istediğim, böyle bir şey yaşadığın için ne kadar kötü hissettiğim ama yanındayım, ne zaman ihtiyacın olursa.
O que deveria ter dito é que tenho imensa pena de que passes por isto. Mas podes contar comigo para o que precisares.
Söylemek istediğim tek şey, istediğin kadar o sandalyede oturabilirsin.
Só quero dizer fica nessa cadeira o tempo que precisares.
Charlie Crews'e söylemek istediğim şey bu.
Isto é o que eu queria dizer ao Charlie Crews.
Söylemek istediğim, kesinlikle iyi bir şeymiş gibi görünüyor, ama siz bir Dow hissedarısınız ve kâr payı olarak size geri dönmesi veya yeni bir kimyasal fabrika satın almak için 20 milyar dolar bekliyorsunuz ve bu para aniden o insanlara gidiyor ve siz hiç para alamıyorsunuz.
Só estou a querer dizer, que sim, parece uma coisa boa, a menos que, acho eu, você é um accionista da Dow Chemical, e está à espera de $ 20 bilhões para recuperar determinado dividendo que investiu ou para comprar uma nova fábrica de químicos, e vai para estas pessoas que pelo menos nesta altura, não conseguem obter dinheiro.
Yani, söylemek istediğim, bilirsiniz ucuz maliyetli konutları yıkmanın sorunları halledeceği numarası yaparak asıl oyunu HUD oynuyor.
Quer dizer, gostava de dizer, que, A HUD também comete fraude ao dizer que que demolir habitação a preços acessíveis vai resolver o problema.
"Bu yüzden gitmeden önce her birinize söylemek istediğim bir şeyler var."
"e gostava de deixar algumas palavras a cada um de vocês antes de partir."
Bu sana söylemek istediğim bir şey değil.
Não é o que eu te queria dizer.
Söylemek istediğim eğer konuşmak istersen tamamen kayıt dışı olacak şekilde, bir telefon uzaktayım.
O que estou a dizer é... Se alguma vez quiseres falar totalmente não oficial estarei a um telefonema de distância.
Söylemek istediğim...
Só queria dizer...
Söylemek istediğim şey, ilk konuştuğumuzda gururu okşanmış evli bir adamdım.
Queria só explicar-te que, da primeira vez que falámos, eu era apenas um homem casado lisonjeado.
Söylemek istediğim tek şey, ya hepimiz biraz daha aptal oluruz ya da siz biraz daha zeki olabilirsiniz.
Tudo o que estou a dizer é que ou todos nós ficámos instantaneamente burros, ou você deveria de ter sido um pouco mais inteligente.
Söylemek istediğim her şeyi size daha sonra vereceğim şiire yazdım.
Tudo que tenho a dizer, escrevi em poesia, que vos dou depois.
Bütün söylemek istediğim.
Quero dizer...
Hayır, inan bana. İnsanlara senin felaket bir baba olduğunu söylemek istediğim zamanlar oldu. Ama değilsin.
Não, acredita, houve alturas em que eu quis dizer às pessoas que eras um péssimo pai.
Hayır, söylemek istediğim o değil.
Não é isso que queria dizer-lhe.
Misal, selam, ben Eli Wallace, yaşım 25, şu an işsizim ve gelecek nesillerin hatrına, söylemek istediğim şey, çek o iğrenç ellerini üzerimden, lanet olası maymun!
Como, olá, eu sou Eli Wallace, tenho 25 anos, actualmente estou desempregado, e gostaria de dizer para a posteridade, "Tira as tuas patas malcheirosas de cima de mim, seu maldito macaco sujo!"
Tek söylemek istediğim burada ölmek istemiyorum.
Tudo o que quero dizer é... Não quero morrer aqui.
Tek söylemek istediğim beklediğim şey bu değildi.
Tudo o que quero dizer é, nunca pedi isto. Tudo o que quero é...
Çünkü sana söylemek istediğim...
Porque eu queria dizer...
Sana söylemek istediğim bir şey var.
Tenho uma coisa para te dizer.
Söylemek istediğim şey şu, ister ayık ister sarhoş olayım, bu işi sevmediğim bir gün bile geçirmedim.
Mas, sabem, só quero dizer, que não tive um dia, que passasse, bêbado ou sóbrio... que não tenha adorado este trabalho.
- Söylemek istediğim şey...
- Só te queria dizer...
Sana uzun zamandır söylemek istediğim bir şey var.
Já há muito tempo que te quero dizer uma coisa.
Söylemek istediğim şey şu, yıllardır peşindesin.
Mas andas a tentar há anos.
Öncelikle söylemek istediğim bir şey var.
Primeiro tenho algo a dizer.
Seyahat ettik ve kendime dedim ki, eğer... her şeyi tekrar bir araya getirirsem... Sana söylemek istediğim en küçük şeyleri bile Konuşkan olmadığım için asla Anlatamadım...
Viajávamos e dizia-me que se te tivesse à frente... gostava de te dizer tudo o que preciso dizer-te... e que nunca te disse porque não sou um falador...
Biliyorsun, rahatça konuşabildiğim İnsanları zor buluyorum Daha sonra söylemek istediğim her şeyi Ard arda söyledim, Bunu 100 yıl yapıyor olacağım.
Tu sabes que dificilmente me chateio com quem se pode falar facilmente... mas então recordava todas as coisas que queria dizer-te... dizer-te uma atrás de outra, precisaria de 100 anos.
Yaratıklar hakkında söylemek istediğim son bir şey var.
Então, há mais uma coisa que te quero dizer sobre os extra-terrestres.
Bir şey yok. Bekle, söylemek istediğim bir şey var.
Espere, gostava de dizer uma coisa.
Sana söylemek istediğim bir şey var.
Tenho algo para te dizer.
Söylemek istediğim şey şu ki...
O que eu queria dizer é...
Sana söylemek istediğim bir şey var.
Tenho uma coisa para dizer-te.
Bir de sana söylemek istediğim bir şey var bandajladığım tüm damar yollarında- -
E só queria dizer-te que meti todos os IVs, - que meti ligaduras... - Onde está o teu estetoscópio?
O benim kızım ve ona söylemek istediğim bir sürü şey var ve hiç bir zaman söyleyemeyeceğim.
Ela é a minha filha e... Há tantas coisas que quero dizer-lhe mas que nunca vou poder fazê-lo.
Ben sana söylemek istediğim bir şey var.
Quero dizer-te uma coisa.
Söylemek istediğim bir şey var.
Quero dizer uma coisa.
Söylemek istediğim, Anton ile yaşadığım şey harika.
É só que o que eu tenho com o Anton, É óptimo.
Pekala, söylemek istediğim bazı şeyler var.
Muito bem. Há umas coisas que quero dizer.
Sana söylemek istediğim birşey var.
Quero contar-te uma coisa.
Artık sana söylemek istediğim şeyi söyleyebilirim.
Agora posso dizer-te o que te queria dizer.
Söylemek istediğim şey, babam hayatını bir gün daha yaşayabilelim diye feda etti ve yaşadık.
Só queria dizer que o meu pai deu a sua vida para que todos nós pudéssemos sobreviver por mais um dia, e sobrevivemos.
Söylemek istediğim siz polisler beni gibi biri yerine daha büyük balıkların peşinden koşmalısınız.
Só estou a dizer que tu e os teus rapazes de azul têm peixes para fritar do que este pequeno guppy.
Açıkçası, söylemek istediğim bir çok...
Obviamente há muito que queria expli...
Tek söylemek istediğim şu.
Isto é tudo o que quero dizer.
Ama asıl söylemek istediğim...
Mas o que eu te quero contar é que
Ayrıca daha önceden söylemek istediğim ama bir türlü şans bulamadığım bir şey var.
E... Há uma coisa que queria dizer antes e não tive oportunidade.
Sanırım şunu demek istiyorsun "hemen her şey" farklı olsaydı. Söylemek istediğim şey, lanet olası hayatım hakkında.
Podia dizer isso sobre a minha maldita vida, mas não dá.
Elliot, demek istediğim belki de Robyn'e Hivi olduğunu söylemek o kadar zor olmaz.
Elliot, estou a dizer que talvez não seja assim tão difícil dizer à Robyn que ela tem Hivvie.
Jimmy, sana söylemek istediğim çok şey var.
Jimmy, há tanto que gostava de te dizer, mas...
söylemek istediğim bir şey var 27
istediğim 46
istediğimi yaparım 42
istediğim bu 49
istediğim bu değil 16
söyle 2270
şöyle 191
söyledim 318
söyledi 132
söyledin 99
istediğim 46
istediğimi yaparım 42
istediğim bu 49
istediğim bu değil 16
söyle 2270
şöyle 191
söyledim 318
söyledi 132
söyledin 99
söylemiştim 315
söylemiştin 61
söyleme 186
söyle bana 1105
söylemeyeceğim 91
söylemem 123
söyleyeceğim 241
söylemedim 113
söylesene 1323
söylemedin 49
söylemiştin 61
söyleme 186
söyle bana 1105
söylemeyeceğim 91
söylemem 123
söyleyeceğim 241
söylemedim 113
söylesene 1323
söylemedin 49
söylerim 244
söyleyeyim 186
söylemeyecek misin 32
söylemiyorum 60
söyle ona 443
söylediğim gibi 241
söylediler 23
söylemem gerek 33
söyleyin bana 123
söyle bakalım 455
söyleyeyim 186
söylemeyecek misin 32
söylemiyorum 60
söyle ona 443
söylediğim gibi 241
söylediler 23
söylemem gerek 33
söyleyin bana 123
söyle bakalım 455