Çok küçük translate Portuguese
5,138 parallel translation
Çok küçük bir alanda takılıyoruz ne dediğimi anlıyor musun?
Tenho-me movimentado num círculo pequeno demais, se é que me entendes.
Kendimi çok küçük hissettiriyor. Ne düşündüğü kimin umrunda?
- O que interessa o que ele pensa?
Teknik elemanlar duvarlarda bomba parçalarını çıkarıyorlar, çok küçük parçalar.
A perícia retirou fragmentos da bomba das paredes, fragmentos muito pequenos.
Ve daha çok küçük.
E é tão pequenino.
- Çok küçük görünüyor.
- Ele parece tão novo.
- Tamam ama çok küçük olmasın.
- Mas não demasiado pequena.
Ve diğer şeyler için adam çok yaşlı kız da daha çok küçük.
Ele é muito velho e ela é muito nova para outra coisa.
Bir kurban vermek, bunun çok küçük bir parçasıydı.
O sacrifício era só uma pequena parte.
Hayır. Olmuyor. Delik çok küçük.
O buraco é pequeno.
Daha çok kum taneleri ile sigara dumanının karışımına benzer çok küçük parçacıklardan oluşmuşlardır.
Eles são principalmente feitos de pequenas partículas, como fumaça de cigarro misturada com alguns grãos de areia.
O daha çok küçük.
Ela é só uma criança.
Doğru, 1200 derecelik sıcaklık değişimine dayanabilen minicik, çok küçük bir vida yaptık.
Correcção : fizemos um pequenino, minúsculo parafuso que podia suportar a oscilação de temperatura de 1200 graus.
Çözülmek üzere olan olaylarda çok küçük bir rolün var.
Tu tens uma pequena participação nos eventos que se vão desenrolar.
- Daha çok küçük işlerde. - Peki.
Sim, campanhas pequenas.
Bu her neyse çok küçük.
O que quer que seja, é muito pequeno.
Ayrıca orda çok küçük bir yıpranma var.
Além disso, há pouco atrito.
- Hayır, çok küçük!
- Não, é tão pequeno!
Çok küçük.
É tão pequena.
Biz daha çok etkilenmeyi bekliyorduk. Sonuçta çok trajik bir hikâye ama beklediğimiz kadar küçük bir yer değildi.
Estávamos à espera de ser mais comovido, porque é uma história tão trágica, mas não era tão pequeno como esperávamos.
Ben çocuklarıma küçük yaştayken başlayarak sağlıklı yiyecekler verdim ve bence çok büyük bir fark oluşmadı.
Fiz comidas nutritivas para os meus filhos, quando eles eram mesmo pequenos, e realmente não acho que tenha feito alguma diferença.
Diyorum ki, benim çok fazla eşyam var. Senin evin de birden çok daha küçük gelmeye başladı.
Só estou a dizer que eu tenho muitas coisas... e agora a tua casa parece mais pequena.
Çok az kadının küçük penis fantezisi vardır.
Muito poucas mulheres fantasiam com pénis pequenos.
Böyle küçük şovlar yapmak,.. ... şehirde etrafta dolaşmak için çok yaşlısın.
És muito velho... para andar pela cidade a mostrar aqueles truques.
O küçük kıçlarınızı çok kötü tekmeleyeceğim!
Vou-te dar uma tareia com isto.
Araba senin için çok mu küçük?
A carroça é muito pequena para ti?
Wayne Endüstrileri için inşa ettiğimden çok daha küçük bu yüzden menzili sınırlı ve onu uzun süre açık bırakamıyorum.
Muito menor do que o que construí para as Indústrias Wayne. O alcance é limitado. Não fica muito tempo activo.
En küçük hareketin bir çok anlamı olabiliyor.
O gesto mais pequeno pode significar muito.
Daha çok makyaj yapmaya, daha sık saçlarımı taramaya çalıştım ama her şeyin altında şu küçük çizgiler var ve gözlerimin altında torbalar.
Tentei usar mais maquilhagem, arranjar o cabelo, mas por baixo de tudo isto, ainda tenho estas linhas e círculos escuros sob os olhos.
Elbette bizi en çok şaşırtan şey küçük şişkinlikler.
Ele confirma as suspeitas de muitos.
Hayden belki çok sayıda kişiyi kandırmış olabilir ve tek ihtiyacı olan bir çeteyle ya da organize suçla küçük bir bağlantı bulmak.
O Hayden pode ter enganado muita gente, mas é preciso uma coisa que mostre alguma relação com um gang ou crime organizado.
Aramızdaki küçük güvenli teşkilat konuşmamızı dikkate almanıza çok sevindim ama bu biraz aşırıya kaçmış, McÇıkıntılı.
Fico contente por ver que levaste a nossa conversa sobre agenciamento seguro a sério, mas isso é um bocado exagerado, McSeguro.
Brezilya Günü geçit töreni olduğu gün, kızın onla tanıştığı yer, Küçük Brezilya'nın kalbi. O akşam çok çılgın geçmiştir.
O lugar onde ela o conheceu é o coração da Little Brazil, devia estar lá uma loucura, então...
Evet, senin küçük gezintin "Çok Fazla Bilgi" ön sayfasını oluşturdu.
Sim, a tua pequena viagem foi do conhecimento de todos.
Seni ya da kendimi korumaya çalışıyormuşum gibi görünüyor, fakat hakkında ne kadar fazla bilsem, o kadar... çok merak ediyorum kumsalda benimle buluşan o küçük kıza ne olduğunu.
Talvez esteja a tentar proteger-nos, mas quanto mais vejo... mais me questiono sobre o que aconteceu àquela menina que conheci na praia.
Bu küçük adamın büyük ama çok büyük bir banka hesabı olmalı.
Esse homenzinho deve ter um grande, - grande... volume de dinheiro.
Her ne kadar küçük sohbetlerimizi çok sevsem de gerçekten bilgi verebilecek insanların hattını meşgul ediyorsun.
Por mais que goste das nossas conversas, está a ocupar uma linha onde as pessoas podem dar novas informações.
Çok yalnızmış. Bu yüzden diyarda prensi olabilecek küçük bir çocuk aramaya başlamış.
Sentia-se sozinha... e então ela procurou por todo o lado um menino, para ser o seu príncipe.
Parmakların çok güdük, küçük havuçlara benziyor.
Os teus dedos são tão atarracados. Parecem pequenas cenouras.
Ferguson, seni çok özledim küçük dostum.
Ferguson, tive tantas saudades tuas, amiguinho.
- Kotu çok dar. - Küçük bir kukla gibi.
- Que calças de ganga tão pequenas.
Sonsuza kadar küçük bir kız olamaz, Edwin. Ve onunla çok iyi ilgilenecekler.
Ela não pode ser uma miúda para sempre, Edwin, e ele tomará conta dela.
Bir çok insan tsunamide öldü, Charlie, ve buradaki bu küçük kız, sadece birisi için, çok şey ifade ettiğini farzedebiliyorum, bu yüzden ona neler olduğunu bulmayı çok istiyorum, hepsi bu.
Muitas pessoas morreram naquele tsunami, Charlie, e esta menina aqui... Só posso presumir que ela significava muito para alguém, quero descobrir o que é que lhe aconteceu, só isso.
Çok özür dilerim küçük kız.
Desculpa, miúda.
Çok daha küçük işlerim var şu an.
Tenho mais com que me preocupar.
Küçük bir çocuğu çok mutlu edecek.
Isso fará uma criança muito feliz.
Ama şimdi çok güzel bir hayatın küçük bir kısmını oluşturuyor ve o kısım olduğu için de çok mutluyum.
Mas agora, não passa de uma pequena parte de uma bela e grande vida, cuja existência não me preocupa.
Bak, pislik herifin teki gibi davrandığım ve küçük şöhret tutkusun aklımı çelmesine izin verdiğim için çok üzgünüm.
Ouçam, lamento por ter sido um imbecil... e por ter deixo um pouco de fama me subir à cabeça. Só espero que me possam perdoar.
Özel bir küçük kızı çok mutlu edeceksiniz.
Vai fazer feliz uma pequenina muito especial.
"Bahçeye koydukları cücelerden çok sıkıldım küçük, garip yüzleri olabilir ama diğer insanları çok geriyor." diyor.
"Estou farta até aos cabelos que as pessoas gozem com os gnomos de jardim." Eles podem ser pequenos e com caras estranhas, mas eles "trazem muito prazer a muitas pessoas."
Sadece çok küçük bir damla.
Só um pouco.
Küçük çocukları öldüren o satanistleri yakaladıklarından beri çok daha iyi.
Melhor do que antes, agora que apanharam os satanistas que mataram aqueles miúdos.
çok küçükler 19
küçük 429
küçükken 45
küçük kız 168
küçük kardeş 36
küçük adam 77
küçük kızım 28
küçük çocuk 37
küçük prenses 23
küçük kardeşim 59
küçük 429
küçükken 45
küçük kız 168
küçük kardeş 36
küçük adam 77
küçük kızım 28
küçük çocuk 37
küçük prenses 23
küçük kardeşim 59
küçük ayak 20
küçük hanım 234
küçük bir hediye 18
küçük bir kız 38
küçük bir şey 30
küçük bir 20
küçük serseri 26
küçük bey 45
küçük şeyler 22
küçük sürtük 19
küçük hanım 234
küçük bir hediye 18
küçük bir kız 38
küçük bir şey 30
küçük bir 20
küçük serseri 26
küçük bey 45
küçük şeyler 22
küçük sürtük 19