Şorun translate Portuguese
112,181 parallel translation
Bir kadınla sorun mu yaşadın?
Problemas femininos?
Sorun yok, Eduard.
Está tudo bem, Eduard.
Ona plağın çapının çevresine oranını sorun.
Pergunte-lhe qual é a razão entre o diâmetro do disco e a circunferência.
Sorun yok Teddy.
Está tudo bem, Teddy.
Sorun yok.
Está tudo bem.
Hayır, sorun yok.
Não.
Sorun etmez miydin?
E terias concordado com isso?
Sorun değil.
- Tudo bem.
Sorun değil. Silaha benziyor, değil mi?
Até é parecido com uma arma, não é?
Sorun yok.
Não há problema.
Benim için sorun değildi bu.
Para mim não é problema.
Benim için sorun değil bu.
Para mim não é problema.
- Sorun yok, tam zamanında kurtardım.
Não há problema, salvei-a a tempo.
Uh, sorun değil.
Não há problema nenhum.
Sorun değil, anne.
Está tudo bem, mãe.
Gerçekten sorun değil.
A sério.
- Sorun ne?
O que se passa?
Beyler, Herr Freundlich ve adamlarının Rusya'da sorun yaşadığından korkuyorum.
Meus senhores, "Herr" Freundlich e os assistentes encontraram problemas na Rússia.
Onlardan haber almadıysan sorun çıktığından emin olamazsın.
Se não teve notícias, não sabe se há um problema.
Sorun değil.
Está tudo bem.
Sorun da bu.
E o problema é esse.
Bir sorun görüyorsan ilgilen.
Vês um problema, resolve-o.
Sorun değil.
Não há problema.
O kadar merak ediyorsanız gelin, Doktor Velasco'ya kendiniz sorun.
Se está tão preocupada, venha falar pessoalmente com o Doutor Velasco.
Hiçbir sorun olmayacaktı.
Mijar no sumo não é admitido.
Sorun şu ki o rayda da bir kişi bağlı.
O problema é que também há uma pessoa atada a esse carril.
Sorun yaşadığına üzüldüm.
Lamento imenso que estejas com problemas.
Ağlamasını sorun etmemelisiniz. Hata yapmasını da.
Tem de compreender que ela vai chorar e vai fazer asneiras.
Sorun şu ki bir pazarlıkçı gönderdiler ama kadın bize inanmıyor.
O problema é que a negociadora que eles enviaram não acredita em nós.
Ama pek sorun olmazdı.
Mas isso nunca foi um problema.
Bir sorun mu var?
Passa-se alguma coisa?
- Sorun şu ki nefes almıyor.
- Ele não está a respirar.
Çünkü sizde hiçbir sorun yok.
Porque não há nada de errado convosco.
Buradaki sorun bu işte.
É esse o problema neste lugar.
Sorun sizlersiniz.
As pessoas como tu são o problema.
Hayır, sorun değil.
Não. Está tudo bem.
Cennette sorun var galiba.
Parece que há problemas no paraíso.
Cennette sorun var.
Problemas no paraíso.
New York'ta sorun var.
Problemas em Nova Iorque.
Avrupa'da sorun var.
Problemas na Europa.
- Gidip sorun.
- Vão, perguntem-lhes.
Sen bunu sorun edersin diye söylemiyorum Skairipa.
Não que isso te incomode Skairipa.
John, sorun ne?
John, O que se passa?
Bir sorun görüp onu düzeltmenin yolunu buldum, o kadar.
Apenas vi um problema e um modo de o solucionar.
- Sorun değil.
- Não faz mal.
Sorun değil, Haim.
Tudo bem, Chaim.
O zaman sorun ne?
Então qual é o problema?
Sorun da o, Leo.
O problema é esse, Leo.
– Sorun değil, Leo.
- Não faz mal, Leo.
Beklemek sorun olmayacaksa işim bitince seni götürebilirim.
Posso dar-te boleia quando me despachar, se puderes esperar.
Evle ilgili bir sorun mu var?
Há algum problema com a casa?
sorun değil 4528
sorun degil 26
sorun 297
sorun yok 1746
sorun nedir 2736
sorunlar 17
sorun ne 3390
sorun olmaz 185
sorun mu var 211
sorun olur mu 68
sorun degil 26
sorun 297
sorun yok 1746
sorun nedir 2736
sorunlar 17
sorun ne 3390
sorun olmaz 185
sorun mu var 211
sorun olur mu 68
sorun değil tatlım 17
sorunumuz var 27
sorun var 47
sorunuz var mı 42
sorunun nedir 50
sorun bu mu 22
sorununuz nedir 22
sorun bu değil 89
sorun bu 79
sorun olmaz mı 17
sorunumuz var 27
sorun var 47
sorunuz var mı 42
sorunun nedir 50
sorun bu mu 22
sorununuz nedir 22
sorun bu değil 89
sorun bu 79
sorun olmaz mı 17