English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ Ş ] / Şıra

Şıra translate Portuguese

15,827 parallel translation
Haklısın Ra.
Tens razão, Ra.
- Hansen, sıra sende dostum.
- Hansen, é a tua vez. Está bem.
Ra, beynin çok hızlı çalışıyor.
Ra, a tua mente está a voar demasiado depressa.
Sıra bende.
É a minha vez.
Sırada Ra var, Sahnemiz patlar
A seguir, Ra Abençoa a pista
Carreno, sıra sende.
Carreño, é a tua vez.
- Sıra sende. - Ne?
- É a tua vez.
- Sıra sende.
- Agora é.
Franny'in kıçı için sıra beklemekten daha fazlasıyla ilgilendiklerini düşünüyorum.
Acho que estão interessados em algo mais do que saltar à espinha da Franny.
Bu, iddia makamının kanıtları tartışmasız ve iddia makamının beyanları, bir bakıma, savunmanın da beyanları olduğundan sıra dışı bir dava.
É um caso extraordinário, em que as provas da acusação são incontestáveis e o argumento da acusação é, de certa forma, o da defesa.
Öyle. Son gününüzdeki idamlar esnasında sıra dışı bir şey oldu mu?
Aconteceu algo de estranho durante as execuções do seu último dia?
Bununla birlikte, mahkeme, taş ocağındaki eylemlerinize yol açan sıra dışı olaylar nedeniyle, hafifletici sebepler olduğunu tespit etmiştir.
Devido aos acontecimentos extraordinários que levaram às ações na pedreira, este tribunal declara provadas circunstâncias extenuantes.
Ara sıra beni sınarlar.
Testam-me, de vez em quando.
Hooli kartımı atmasam da ara sıra gelip arkadaşlarla çatıda takılsam olur mu?
Posso ficar com o meu cartão para vir ter com os meus amigos ao telhado?
Sıra yok.
Sem filas.
Bu sabah oldukça sıra dışı bir davanın başlangıcını göreceğiz. Dava... İkinci Dünya Savaşı sırasında Auschwitz'te,... Yahudilerin toplu katliam yapılarak öldürülmesinin kanıtlarını sorgulayacak.
Esta manhã vamos ver o início de um caso extraordinário em que... questiona-se a evidência para o assassinato em massa de judeus em Auschwitz durante a Segunda Guerra Mundial.
Lütfen sıra olun!
Vamos colocar um pouco de ordem!
İki sıra.
As duas filas da frente.
Duruşmada çok sıra dışı bir değişme oldu...
O julgamento deu uma viragem extraordinária...
Sıra sende.
Á tua ordem.
Mike, sıra sende.
Está bem.
Öyle değil, hala arkadaşız tabii ama biz "hadi sinemaya, yemeğe gidelim" den çok "hayatını kurtardım, sıra sende" arkadaşıyız biliyorsun.
Não é nada disso. Sabes, ainda somos amigas. Não somos só amigas do tipo : "vamos todas ver um filme e jantar".
Willy, sıra sende.
Willy, és o próximo.
Hey, Kev? Sıra sende. Yani, oyna, pasla, çekil...
Olhou para a sua mão e só lá está uma casa de mentiras.
Pekâlâ Çalı Fasulyesi, sıra sende artık.
Muito bem, Magricela, agora é contigo.
Sıra sende.
Vai tu.
Sıra bende, sıra bende, sıra bende.
É a minha vez!
Sıra bende, sıra bende, sıra bende.
É a minha vez.
- Oh, bu yüzden... sıra senin mi?
- Então, tens... é a tua vez?
- Ara sıra kesişiyorlardır.
Só às vezes são o mesmo.
Gelir artışı sıfıra inecek ve hisse senedi, mezuniyet kraliçesinin bekâreti gibi yitip gidecek.
Os rendimentos suplementares vão cair para a receita líquida e as ações vão subir como um foguetão.
- Hayır, ara sıra sensin.
- Não, ocasionalmente tem a ver contigo.
- Ara sıra?
- Ocasionalmente?
Sıra gerçek derslere geldi.
Agora está na altura das lições reais.
Hadi, sıra sizde çocuklar.
Tudo bem, vocês são os próximos.
Yürüyerek sınıra ulaşamayız.
Mas, nunca vamos chegar à fronteira a pé.
Bu gece sınıra yolculuğumuza başlıyoruz. Gece yarısı.
Hoje à meia-noite iniciamos o nosso percurso até à fronteira.
Kimseyle konuşmuyordum ara sıra gelip giden bebekler hariç.
Raramente falava com alguém exceto os bebés, que vinham e iam.
Kör çocukların sıra dışı bir hayal gücü vardır ama bu farklı bir durum, tamam mı?
As crianças cegas são extraordinariamente imaginativas, mas isto é diferente, percebem?
- Sıra bende değil.
- Não é a minha hora.
Aslında öznel tanıklıklarla pek uğraşmam ama sen Prairie, öyle çok alanda sıra dışı olduğunu gösterdin ki, umutluyum.
Eu não me costumo preocupar com o testemunho subjetivo, mas a Prairie provou ser extraordinária em tantas áreas, que estou otimista.
Sen her zaman sıra dışı bir şey başarmak için her şeyi riske atan kız olacaksın.
Será sempre a rapariga disposta a arriscar tudo por uma hipótese de alcançar algo extraordinário.
Hepimiz ara sıra saklanma ihtiyacı duyarız.
Às vezes todos temos que nos esconder.
Artık sıra sende.
É a tua vez.
- İşte bu kahvemi aldım. Sıra sende.
Tenho o meu café, vamos começar.
Şimdi çekil... ben de sıra
Agora sai, é a minha vez de conduzir.
Şimdi sıra sizde.
Agora é a nossa vez.
Tek sıra halinde ilerleyeceğiz.
Formação em fila, nos limites de observação.
Aşağıdaki çocuklar ara sıra Andy'i gördüklerini söylediler.
Os rapazes ali em baixo, eles... disseram que o Andy andou por aqui ultimamente.
Şimdi sıra sende. Kendi efsanesini yazma şansı sensin.
Tu és a hipótese de continuar a lenda dele.
- Peg, sıra sende.
Peg, estás acordada.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]