A lot of traducir turco
87,755 traducción paralela
Do you see a lot of plays?
Çok oyun izler misin?
- Yeah, I made a lot of mistakes.
- Evet, çok hatalar yaptım.
I'm getting a lot of inquiries regarding your status.
Senin bu hâlinle ilgili çok soru alıyorum.
And, look, I know that a lot of people say that theater is a dead art form performed by the rich for the even richer, and...
Pek çok insan tiyatroya ölü sanat gözüyle bakıyor biliyorum. Zenginlerin daha da zengin olanlar için icra ettiği bir sanat...
Oh, a lot of new information there.
Vay, bir ton yeni bilgi.
But, unfortunately, this creates a lot of tension between them.
Ancak ne yazık ki bu, anne babanız arasında gerilime yol açıyor.
I got a lot of thoughts and feelings, and I have for a really long time.
Benim duygu ve düşüncelerim var, hem de çok uzun zamandır.
I remember quite a lot of experimentation, yes.
Bir sürü deney hatırlıyorum, evet.
There's a lot of pressure.
Üzerimde çok baskı vardı.
Yeah, I did, and we had a lot of fun, Mom,'cause he appreciates things like cool art, and having a daughter who made partner at a major law firm.
- Evet, ve çok eğlendik anne. Çünkü o estetik sanatın ve büyük bir hukuk firmasına ortak olan bir kız evlat sahibi olmanın değerini biliyor.
Had a great career, you know, set a lot of best friend records... most consecutive hangs, also grossest bare-ass fart to Josh's face.
Harika bir kariyerim olduğunu biliyorsunuz. Birçok en iyi arkadaş rekoruna imza attım. En çok beraber takılma rekoru hatta donumu çıkarıp Josh'ın yüzüne osurduğum bile oldu.
I imagine you'd disappoint a lot of people.
Birçok insanı hayal kırıklığına uğratırsınız.
I know you do a lot of good things, Emma.
İyi şeyler yaptığını biliyorum Emma.
I've been called a lot of things by his kind.
Onun türü tarafından pek çok isimde anıldım.
I could give you a lot of psychobabble, but, honestly, I never... ever thought I'd hear myself say these words... but maybe Anderson isn't crazy.
Sana bir sürü psikoloji jargonu sıralayabilirim ama açıkçası asla ama asla şu sözleri diyeceğimi düşünmezdim. Belki de Anderson deli değildir.
You're in a lot of trouble here, Mitch.
Başın büyük belada Mitch.
I have a lot of practice from my shoplifting'days with Mama.
Annemle dükkan hırsızlığı günlerimizden tecrübeliyim.
Somebody did get shot, and there was a lot of blood.
Biri vuruldu. Her yer kan revan içinde kaldı.
This was a lot of work.
Yapma. Çok emek verdim.
I got a lot of emotions about what happened, but guilt ain't one of them.
Olanlarla ilgili birçok şey hissediyorum. Suçluluk onlardan biri değil.
I have spent a lot of time in this neck of the woods, Red.
O durumu çok yaşadım.
Or a lot of times.
Ya da birçok kez.
There's a lot of feelings in this place.
Burası yoğun hislerle dolu. Çok yoğun.
I've had a lot of guys make a lot of excuses for disappearing on me, but that by far is the most ridiculous one I've ever heard.
Ortadan kaybolmasına bahaneler uyduran sevgililerim olmuştu ama bu kadar saçmasını ilk kez duyuyorum.
Not to mention, you are gonna piss off a lot of people.
Bir sürü insanı da kızdıracaksın.
I ruined a lot of things for a lot of good people in there, and I didn't do this shit for nothing.
Bak içerideki birçok iyi insan için birçok şeyi mahvettim. Bunu boş yere yapmadım ben.
A lot of us care about those other things.
Diğerleri çoğumuz için önemli.
- There's a lot of people waiting and I promised one question per person.
- Bekleyen çok kişi var ve herkese tek bir soru sözü verdim.
- Bringing up a lot of questions.
- Akıllara sorular getiriyor.
- But not a lot of answers.
- Ama hiç cevap yok.
Of course, it will take money, quite a lot of it.
Tabii para gerekir, hem de çok.
It would've saved us all a lot of time, sweat... and blood.
Hepimize çok zaman ve emek kazandırırdı ve kan.
Look, there's still a lot of girls, which means anyone could be cut.
Bak, hâlâ çok fazla kız var, yani herhangi biri elenebilir.
"We got a lot of variation on the word desperate "
Çaresiz kelimesinin bir çok anlamı vardır.
You're new in the city, it's overwhelming, you... you don't make many friends, you spend a lot of time on the Internet, you start reading Richard B. Spencer, Nicholas Wade, and before you know it, you've got a cause... a way to prove to the world, Larry Walker, and yourself
Yeni bir şehirdeydin, yorucu bir yer, fazla arkadaş edinemiyorsun, internette çok vakit harcıyorsun, Richard B. Spencer, Nicholas Wade'i okumaya başlıyorsun. ve sen daha bunun farkına varmadan dünyaya, Larry Walker'a ve kendine bir hiç olmadığını kanıtlamak için eline bir sebep geçiyor.
A lot of people came out to support Jaquan.
Bir çok insan Jaquan'a destek için geldiler.
That's very noble of you, Professor, but the citizenship test requires a lot of study.
Çok asilsiniz, profesör. Vatandaşlık sınavı çok çalışma gerektirir.
My clinic... it's four walls and some mangy mattresses, but it does a lot of good, and you will shut it down over my dead body.
Kliniğim dört duvardan ve kirli yataklardan oluşuyor ama orada bir sürü güzel şey yaşanıyor ve orayı ancak cesedimi çiğneyerek kapatabilirsin.
So, I... I know that a lot of you have been through a lot, and... and I appreciate your patience.
Çok sıkıntı yaşadığınızı biliyorum.
A lot of accidents happen on the lake.
Gölde sürekli kaza olur.
He seems to be throwing down on a lot of places.
Bir sürü yere para saçıyor.
He has a lot of business ideas, right?
Bir sürü iş fikri var.
A job interview is when... It's when we... When Mommy goes and she meets someone, and they ask her a lot of questions, like, where did she go to school and where she worked before.
İş mülakatında annen bir yere gidecek ve ona sorular soracaklar, hangi okula gittiği, daha önce nerelerde çalıştığı gibi.
There's a lot of good fishing spots in this country.
Bu ülkede balıkçılığa elverişli bir sürü güzel yer var.
You're gonna have to work a lot harder than that to get rid of me.
Benden kurtulmak bu kadar kolay değil.
But then you've made protecting you a hell of a lot more difficult, haven't you, by diving right back into the middle of it?
Yine işe burnunu sokunca seni korumamız zorlaştı değil mi?
Then again, he is a temperamental Serb, and there's nothing entirely sane about the lot of us.
Sonuçta o huysuz bir Sırp ve bizler tamamen aklı başında sayılmayız.
And their weaponry is a hell of a lot more punishing than anything a CO wears on his belt.
Onların silahları gardiyanların taşıdıklarından çok daha tehlikeli.
It's still a hell of a lot better than what my baby girl got.
Yine de küçük kızımın başına gelenden daha iyidir.
I'm just saying, could've saved us a whole lot of valuable time if we knew there was already a report on this UNSUB to work with.
Daha önce elimizde şüpheliyle ilgili böyle bir rapor olsa bayağı zaman kazanabilirdik diyorum.
It's quick. And it's a hell of a lot less painful than what the Nazis will do to you.
Çabuk biter ve Nazilerin size yapacaklarından çok daha acısız olur.
a lot of people 80
a lot of things 80
a lot of work 19
a lot of money 87
a lot of times 55
a lot of fun 24
a lot of it 93
a lot of the time 18
a lot of stuff 16
a lot of them 83
a lot of things 80
a lot of work 19
a lot of money 87
a lot of times 55
a lot of fun 24
a lot of it 93
a lot of the time 18
a lot of stuff 16
a lot of them 83
a lot of blood 23
a lot 1589
a lot has happened 22
a lot more 90
a lot better 53
a lot worse 20
of course 48716
off we go 156
office 169
offer 51
a lot 1589
a lot has happened 22
a lot more 90
a lot better 53
a lot worse 20
of course 48716
off we go 156
office 169
offer 51
of course not 6388
officer 2766
offensive 29
offense 31
official 47
often 203
offspring 19
offended 16
officers 467
offred 44
officer 2766
offensive 29
offense 31
official 47
often 203
offspring 19
offended 16
officers 467
offred 44
officially 347
offices 24
offs 170
off the top of my head 48
of course you can 486
of course you do 750
offside 18
of course i do 1281
off the grid 28
officer down 213
offices 24
offs 170
off the top of my head 48
of course you can 486
of course you do 750
offside 18
of course i do 1281
off the grid 28
officer down 213
off you go 630
of course i can 204
off with his head 28
of course you don't 199
off i go 35
of course i will 266
of course i am 561
of course i can 204
off with his head 28
of course you don't 199
off i go 35
of course i will 266
of course i am 561