English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ A ] / And there she was

And there she was traducir turco

2,015 traducción paralela
We got to the hospital, and there she was... A little girl.
Hastaneye gittiğimizde oradaydı küçük bir kız.
The door swung open, and there she was.
Kapı kendiliğinden açıldı, işte tam oradaydı.
I walked in and there she was.
Geldigimde bu haldeydi.
Babe? And there she was.
Bebeğim?
I thought, thought maybe she was lost somewhere... up there and that, if I learned to fly I could, I could find her and bring her home.
Her zaman yukarda bir yerde kaybolduğunu, belki pilotluğu öğrendikten sonra onu bulabileceğimi ve eve götürebileceğimi düşündüm.
She's a client of mine and we discovered that we're neighbors so I told her if there was any samples she wanted, she could just stop by.
Kendisi müşterimdir. Aynı zamanda da komşumuzmuş meğerse. Numune falan almak isterse uğramasını söylemiştim.
And by the time the ref got there to her, she was already back up on her feet.
Ve Hakem onların yanındaydı, Annen tekrar ayağa kalktı.
When there, I asked if she was my girlfriend now. And she said :
Ona şimdi kız arkadaşım olup olmadığını sordum.
There she was, handpicked by Jacob trained to come and protect you candidates.
Düşünsene Jacob tarafından seçilmiş gelip siz adayları korumak için eğitilmişti.
And Sook, she was coming out real fast, so there wasn't any time.
Sook, hızlıca geliyordu. Yeterli vakit yoktu.
She was staring over Miss Badcock's shoulder, and when Miss Badcock had finished, there was an odd silence.
Bayan Badcock'un omzunun üstünden bir yerlere bakıyordu. Bayan Badcock sözünü bitirdiğinde tuhaf bir sessizlik olmuştu.
She was sitting right there and she just went.
Burada oturuyordu ve aniden öldü.
She was there one minute, and then she wasn't.
Bir an oradaydı, şimdi de yok.
She came by this morning and mentioned There was a problem filing the taxes.
Bu sabah uğradı ve vergi dosyalarındaki sorundan bahsetti.
There will be credit card receipts showing that Bernie and Jenny were at Tagiello's the night she was murdered.
Öldürüldüğü gece Bernie ve Jenny'nin Tagiello'nun yerinde olduklarını gösteren kredi kartı makbuzları olacak.
But she died suddenly and there I was, all alone with little Jenny.
Ama aniden öldü ve ben küçük Jenny ile kalakaldım.
So she reached over, opened the bag, and there... inside was her twin sister's head.
Uzanmış ve çantayı açmış bir de ne görsün ikiz kardeşinin kafasını.
There was a pond somewhere over there and they used to put the accused'witch on a ducking stool and plunge her into the water and if she floated she was guilty, and if she sank she was innocent.
Şurada bir yerde bir gölet olacak. Cadılıkla suçlananlar bir kütüğe oturtulup suya batırılırmış. Suyun üzerinde kalırsa, suçlu sayılırmış.
She said that there were bad spirits in the house that she had to clear out. She was clearing out the bad spirits and letting in the good spirits.
Evde kötü ruhların olduğunu, onları çıkarması gerektiğini söyledi.
I have to find out what she was doing there and who with.
Burada ne aradığını ve kiminle birlikte olduğunu bilmek zorundayım.
She was too afraid to put the lie on me, so she saw you standing there, and she decided to...
Suçu benim üzerime atmaya korktu. Hemen orada da sen dikiliyordun. O da öyle karar verdi.
All she had to do was turn one word from light to dark and claim there's a conspiracy against her.
Tek yaptığı "Işık" yerine "Karanlık" demek ve kendisine karşı bir komplo kurulduğunu söylemekti.
Just... there was a lot of hurt feelings last year, so Mrs. Nowicki wanted to be fair, and she put all of the boys'names into a hat
Geçen yıl üzücü şeyler yaşadık bu yüzden, Bayan Nowicki adil olması için, tüm erkeklerin isimlerinin yazılı olduğu kağıtları bir şapkaya koydu ve kızlarda seçti.
Anyway, he saw me leaving his house that night, and when he asked Maggie why I was there, she got evasive.
Neyse işte, o gece beni onlardan çıkarken gördü. Maggie'ye neden orada olduğumu sorunca da kadın kaçamak cevaplar verdi.
We figure she honey trapped Vega into giving her tickets out of Cuba, and when she got here, he wanted a little more than she was willing to give, and things went south from there.
Kızın Vega'yı, Küba'dan çıkış biletlerini almak için tuzağa düşürdüğünü buraya ulaşınca da Vega'nın, kızın verebileceğinden fazlasını istediğini düşünüyoruz.
Yeah, it turns out, um... she still thought I was doing the runner's job, and now there's like a whole backlog of auditions.
Evet, eskiden... hala ayak işlerini yaptığımı falan düşünürdü, şimdi bekleyen bir sürü seçme var. Harika!
And then there's these. Was she restrained?
Bir de bunlar var.
If I'd have known she was that hot, I would have gone over there and let her tie me up with my own "ball sac!"
Gerçekte de bu kadar seksiyse ayağına kadar gider ve beni testislerimden bağlamasını isterdim.
There was some sort of party that night and she was - she'd just been hired on.
O gece bir tür parti vardı ve o işe daha yeni girmişti.
Like, I'll take this from my mom, she'll never know it was gone, or... steal my sister's ATM card... siphon off some cash here and there.
Annem için alırdım, ve gittiğini bile anlamazdı. Kız kardeşimin ATM kartını çalardım. Orada, burada para çekerdim.
She was there on the beach, and she may have just...
Kumsalda yanımızdaydı. Sadece numarayı...
It was touch and go there for a while, but, uh... she finally said yes.
Dokunaklıydı, bir süre devam ettim ve sonunda evet dedi.
She was there, and you're not, not like that.
O oradaydı ama sen yoktun. O şekilde yoktun.
And this was after I have no other recourse But to tell her and gym security That you had sent me there to see if she was cheating.
Ki bu da ona ve salonun güvenliğine, seni aldatıp aldatmadığını öğrenmem için... senin gönderdiğini söyledikten sonra oldu.
There was even a lady in ohio Who said she was abducted by aliens And met the girls on a spaceship.
Hatta Ohio'da, uzaylılarca kaçırıldığında, bu kızlarla uzay gemisinde karşılaştığını söyleyen bir kadın bile vardı.
She's very grateful For what you did, and she wishes that There was some way she could make it up to you.
Sana çok minettar yaptıkların için ve keşke bunun karşılığını sana ödeyebilmenin bir yolu olsa diyor.
"say the word." She remembered the picture, associated it with the crime and felt that something was left behind there.
"O kelimeyi söyle." Resmi hatırladı ve suçla birleştirdi ve geride bir şey... -... bırakıldığını hissetti.
I opened it up, and I saw that there was this message from Amy and that she wanted to meet you and...
E-maili açtım ve şu Amy'den gelen mesajı gördüm. Senle buluşmak istediğini söyleyen...
And sometime there later, I found out she was murdered.
Ve yaklaşık üç yıl kadar sonra öldürüldüğünü öğrendim.
And then she said there was someone else.
Sonra da başka biri olduğunu söyledi.
And she was desperate for a friend. But once again, Rufus and lily proved too solid, so on to plan "c." there's a plan "c"?
Fakat bir kez daha Rufus ve Lily ne kadar sağlam olduklarını kanıtlayınca, C planına geçilmiş.
When she heard somebody saw our little daughter... getting into a car in Plano, she just knew, and there was no convincing her otherwise.
Birinin küçük kızımızı gördüğünü duyduğu an Teksas'dan bir arabaya atlıyor. Sadece biliyordu ve onu diğer türlüsüne inandırma imkanı yoktu.
But she couldn't describe her assailant. And there was no dna evidence recovered.
Saldırganı tarif edemediği gibi DNA da yok.
There was this boy! She's been seeing this boy and I...
Görüştüğü bir genç var.
Her old court documents from when she was a prosecutor have case numbers, criminal code numbers, and then there are zip codes.
Savcılığından kalma dosyalarının dava numaraları, kriminal kodları ve posta kodları var.
She painted this symbol on the bricks on the chimney, and inside there was all this spooky stuff, black candles.
Bacanın tuğlalarına o sembolü çizmişti ve içinde, bütün o ürkütücü eşyalar vardı. Kara mumlar.
She reached out and found something I didn't even know was there.
O ise, benim bile orada olduğunu bilmediğim bir şeye ulaştı.
Was there something in particular that she and Count Leoline were fighting about?
Kont Leoline ile özellikle kavga ettikleri bir konu var mıydı?
And as she got out, she slipped on the soapy water, and fell with a crash, and the towels missed her completely, east and west in the air, and there was the great Marlene floundering about on the floor,
Çıkarken sabunlu su yüzünden kaydı ve yere düştü. Havlular onu ıskalamış, sağda solda uçuşuyorlardı. Koskoca Marlene yerde çıplaktı... ve çırpınıyordu.
When she died, there was an urgent call to New York, for he was in New York at the time, and he had to fly back, because it was in the contract he had to make her up when she was dead.
Marilyn ölünce New York'a acil bir telefon geldi. Çünkü Whitey o sıra New York'taydı. Acilen geri dönmesi gerekti.
There was an emergency procedure And she responded badly to the anesthesia.
Acil durum prosedüründe anesteziyi vücudu kabul etmedi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]