English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ A ] / As a friend

As a friend traducir turco

2,613 traducción paralela
As a friend and peer, not as an underling.
Arkadaşım ve asil birisin, alt tabaka değilsin.
And now I'm not only the loser who's responsible for... ruining your dad's job possibility, I'm also the loser who lied to you about liking you as a friend.
Şimdi ise, babanın iş imkanının mahvolmasından sorumlu tek ezik olmamla beraber aynı zamanda senden arkadaş olarak hoşlandığımı söyleyerek yalan söylediğim için de ezik durumuna düştüm.
I mean, I like him as a friend and everything, but I'd never go out with him.
Yani, onu arkadaş olarak seviyorum ama asla onunla çıkmam.
All I know is Leslie's always talking about how lucky she is to have you as a friend.
Tek bildiğim, Leslie her zaman senin gibi bir arkadaşı olduğu için çok şanslı olduğunu söylüyor.
As a friend..
Arkadaş olduğumuz sürece,..
As a friend.
Arkadaş olarak.
So she reached out as a friend.
O yüzden bir arkadaş olarak benden yardım bekledi.
Well, now I think you're cool, and I really need you as a friend.
Pekala. Şimdi havalı olan sensin ve benim bir arkadaşa ihtiyacım var.
Your obsession with fireworks, and I'm saying this as a friend, concerns me and my mother.
Havai fişeklere olan takıntın, ki bunu arkadaşın olarak söylüyorum beni ve annemi endişelendiriyor.
I would describe him as a friend.
Arkadaşım o benim.
- As a friend.
- Arkadaş olarak.
As a friend.
- Arkadaş olarak.
I'm here as a friend.
Arkadasin oldugun icin buradayim
As a colleague or as a friend, For the sake of the team.
Arkadaşlık başka, iş başka takımın iyiliğini düşünmek zorundaydım.
As a friend?
Arkadaşlık başka, öyle mi?
As a friend.
Bir arkadaş olarak.
Can't you come as a friend?
Bir arkadaş gibi görünemez miydin?
Juan, I've come, since entering Rome, to trust you as a friend.
Roma'ya geldikten sonra sana zamanla güvendim Juan.
I'm not just telling you this as a friend.
Sadece arkadaşın olarak söylemiyorum.
Lily's great as a friend, but she wants more, and I want something else.
Lily arkadaş olarak her zaman iyiydi, ama bundan fazlasını istiyor, ama bende farklı birşey istiyorum.
Maybe you're just too invested in the guy as a friend to look at him objectively.
Belki de bu adamla arkadaş olarak çok yakınlaştın ki ona objektif olarak bakmıyorsun.
Anyone with half a brain could see that she was starting to think of you as a friend.
Yarım beyni olan biri bile seni arkadaş olarak düşünmeye başladığını görebilirdi.
I totally vouch for you as a friend, okay?
Arkadaş olarak sana kesinlikle kefilim, tamam mı?
Listen, okay, I understand that I'm supposed to, like, be Mr. Cool and not care about this sort of stuff, but I already liked you as a friend, okay?
Bak, Bay Soğukkanlı olmam gerektiğini ve bunları önemsemem gerektiğini biliyorum ama ben seni zaten arkadaş olarak sevdim, tamam mı?
It's advisable to see the illness as a friend, like something that wishes you well. It's like an alarm going off.
Hastalığı arkadaşınız ve size iyiliği dokunacak gibi kabul etmeniz tavsiye edilir.
As a spy, you get use to the idea, that today's enemy could be tomorrow's friend.
Bir ajan olarak bugünkü düşmanınızın yarın müttefikiniz olabileceği fikrini benimsersiniz.
I'm just gonna write it up As a consultation. No friend prices.
Danışma ücreti alacağım, indirim yok.
That Jimmy is secretly, deeply in love with his best friend Roger, even though he's assisted his sociopathic friend more than once in bashing what Roger here so sweetly calls,
Gördüğünüz Jimmy gizliden gizliye en iyi arkadaşı Roger'a aşık. Sık sık sosyopat arkadaşına moral verme maksadıyla şaplak atmasına rağmen... Roger bu hareketi saflıkla...
Sean's a nice guy, and if he's interested in you as more than a friend, you have to be honest with him.
Sean iyi biridir. Eğer seninle, arkadaş olmaktan daha fazlasını istiyorsa, onunla dürüst olmalısın.
My friend's up for an appointment as a federal judge.
Arkadaşım federal yargıç olmaya hazırlanıyor.
No, he's just a close family friend, but I've always known him as Uncle Johnny.
Hayır, sadece yakın bir aile dostu. Ama onu hep Johnny Amca olarak tanıdım.
That's lucky as Isabelle doesn't want to confide, even in a friend.
Tam lsabelle'in istediği gibi. Çünkü kimseye güvenmek istemez. Arkadaşına bile...
This may come as some of a shock to you, Emilie was the only friend that I had.
Bu sana şok gibi gelebilir ama Emilie sahip olduğum tek arkadaşımdı.
You know, my Bolivian friend in F and D said that there's a secret plan to clone little sheep we can eat as snacks.
Yemek ve Dağıtım'daki Bolivyalı arkadaşım abur cubur niyetine yiyebilmemiz için küçük koyunları klonlayacaklarına dair planları olduğunu söyledi.
Well, Davis probably had no idea his friend was using him as a weapon.
Davis muhtemelen kullanıldığının farkında değildi.
It's sweet that you care about your friend. And frankly, as you will find out sooner or later, my mother is a handful.
Arkadaşına değer vermen çok tatlı ayrıca eninde sonunda annemin katlanılmaz olduğunu anlayacaksın.
Anyhoo, tomorrow's the first of the month and as such a good friend, I was wondering if you could loan me 100 bucks for rent.
Her neyse, yarın ayın biri ve çok iyi arkadaş olduğumuzdan acaba kira için bana 100 papel borç verip veremeyeceğini soracaktım.
I'm sending you back to Spain, old friend, so that you may convince King Ferdinand to approve Cesare's elevation as Bishop of Valencia.
Seni İspanya'ya gönderiyorum eski dostum. Kral Ferdinand'a, Cesare'nin Valensiya Piskoposu olarak yükselişini onaylat diye.
- I've been watching you for a year now, and whatever you're doing, and whatever you think is helping you, I have a responsibility as your friend to tell you that it's not.
Bir yıldır seni izliyorum ve her ne yapıyorsan ve her neyin yardımcı olduğunu sanıyorsan şunu bir dostun olarak söylemem gerek bir işe yaramıyor.
And I'm certainly, as your best friend, no one I would recommend as a boyfriend.
Ve en iyi arkadaşın olarak söylüyorum sevgili olarak önereceğim biri hiç değilim.
Suddenly there's an admirer, a friend, a lover.
Birdenbire, bir hayran, bir arkadaş, bir aşık ortaya çıkıveriyor.
Had you not been my brothers'friend you would've left this house as a dead man.
kardeşlerim arkadaşlarım olmasaydı.. .. ölü bir adam olurdu.
You listen to me, Gary, if you don't talk, my friend Dyson here, he's gonna pin this murder on you anyway and as a condition of your life in human prison he's gonna make sure
Beni dinle, Gary. Konuşmazsan arkadaşım Dyson bu cinayeti senin üstüne atacak. Ve hapishanede ömür boyu kaldığın süre boyunca günde dört öğün yemek yemeni garanti edecek.
I eame to you as trusted friend, carrying news of tullius'renewed offer towards gannicus..
Tullius'ın Gannicus'a yaptığı yeni teklifi haber vermek için güvenilir bir dostun olarak kapına geldim.
As a friend.
Bir dost olarak.
You are a horrible friend!
Asıl sen şerefsiz herifin tekisin!
Trust you, as they would a friend.
Bir dostlarıymış gibi güvenmeliler.
But I say the real hard part of a relationship is when you have to start hanging out with each other's best friends, especially when that best friend is...
Ama asıl zorlu kısmı ise sevgililer ve onların en yakın arkadaşlarıyla bir şeyler yapmaktır. Özellikle kız tarafının en yakın arkadaşı... o ise.
So, if you've got one, you could make another one and give it to a friend as well as being able to print lots of useful things.
Yani, sizde bir adet varsa, daha çıkarabileceği birçok güzel şey gibi bundan bir tane daha yapıp arkadaşınıza verebilirsiniz.
By all accounts, Meredith - - or "mez," as she was called by her family and friends - - was a good student, a good person, and a good friend.
Söylentilere göre arkadaşları ve ailesinin "mez" diye adlandırdığı Meredith iyi bir öğrenci, iyi bir insan ve iyi bir arkadaştı.
As a woman and friend, she couldn't stand to see the nude, battered body she was responsible for.
Bir kadın ve arkadaş olarak çıplak ve parçalanmış cesede baka kalmayabilirdi. O bundan sorumluydu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]