As a mother traducir turco
1,432 traducción paralela
I obviously have failed as a mother, and I was only hoping to have one more chance as a grandmother.
Belli ki, bir anne olarak başarısız oldum ve bunu torunumda yapmamayı umuyordum.
I'm failing as a mother. I even blew it as a lesbian.
Lezbiyenliği bile elime yüzüme bulaştırdım.
You think that's as good... as a mother finding the kid she ditched?
Bu, bir annenin başından attığı çocuğunu bulması kadar iyi olabilir mi?
Do not talk about me as a mother
- Benim hakkımda bir anneymişim gibi konuşma.
I'm so sick to death of you talking about me as a mother.
Anneleriymişim gibi konuşmana çok sinir oluyorum - ve neleri yanlış yaptığımı söylemene! - Çocuklar kız kardeşinde mi?
I'm not much good as a mother.
İyi bir anne olduğum da söylenemez.
As a mother, it's fucking important he learn how to function in the real world.
Bir anne olarak fikrim, gerçek dünyada nasıl görev üstleneceğini öğrenmesinin önemli olması.
But every time he would get into trouble, I couldn't help but feel that, somehow, I had failed as a mother.
Ama başını belaya soktuğu her zaman, bunu hissetmek dışında yardımım dokunamadı, her nasılsa bir anne olarak başarısız oldum.
- Do not talk about me as a mother.
- Benim hakkımda bir anneymişim gibi konuşma.
I'm so sick to death of you talking about me as a mother
Anneleriymişim gibi konuşmana çok sinir oluyorum
- She's really not much good as a mother.
- Pek de iyi bir anne değil.
First as a girl, then as a mother.
Önce bir kız, sonra bir anne olarak.
Yes, Susan had failed many times as a mother.
Evet, Susan bir çok sefer bir anne olarak başarısız olmuştu.
I'd kill to have Ellis Grey as a mother.
Tanrım. Ellis Grey gibi bir annem olması için neler vermezdim?
As a mother, I know you can't put a price on a good education.
Bir anne olarak, iyi bir eğitimin bedelinin olmadığını biliyorum.
As a mother, I can tell you, if you're being invited to spend Christmas Eve at their house, you'd better make a good impression.
Anne olarak, şunu söyleyebilirim ; eğer Noel arifesi için davet edildiysen, iyi bir etki bırakmalısın.
Not under my roof. You have my word as a mother.
Çatımın altında olmayacak.
It's pretty bad taste to prop up a woman who can't speak as a holy mother.
Dilsiz bir kadını "Kutsal Anne" yapmak çok hoş değil.
In a worst of conditions wind, hail, slip, snow, bombs exploding, bullets flying and as if that weren't enough, mother nature has the audacity to create a little something called
En kötü koşullarda bile rüzgar, dolu, yağmur, kar bombalar patlarken, mermiler uçuşurken ve bunların dışında. Tabiat Ana bir türü yaratma gafletinde bulunmuş şahinleri.
As soon as we can we'll get a house and bring your mother here.
En kısa zamanda bir ev bulup, anneni buraya getireceğiz.
My $ 2000 ceramic Vektor my mother got me as a special gift you threw next to the car.
Annemin bana özel bir hediye olarak aldığı silahı arabanın yanına attın.
As my mother used to say, a meal is only limited by your imagination.
Annemin dediği gibi, bir yemek yalnızca hayal gücünüzle sınırlı.
A woman known only as Mother Firefly was taken into police custody today... after a violent gun battle with police that left four officers dead and seven wounded.
Anne Ateş Böceği olarak bilinen bir kadın bugün polis gözetimine alındı. Silahlı çatışmada dört polis memuru öldü, yedisi de yaralandı.
If you impress Mother and do exactly as she says she will send you to school to be a geisha.
Anne'yi etkiler ve her söylediğini yaparsan seni geyşa olman için okula gönderir.
This is probably not of interest to a strapping teenage boy as yourself, but perhaps your mother would like to join us.
Bu senin gibi dalyan gibi bir delikanlıyı muhtemelen ilgilendirmez. Ama belki annen bize katılmak isteyebilir.
And you can satisfy your secret urge to suffer as your mother did in a similar institution.
Ayrıca, içindeki gizli acı çekme arzusunu da giderebilirsin... Tıpkı benzer bir enstitüde annenin çektiği acılar gibi...
First Mother said I had been brought to her to fulfill my duty as a mistress of spices.
Süt annem, baharatların sultanı olarak görev yapmam için ona getirildiğini söylemişti.
You mean like a real mother as well?
Aynı zamanda gerçek bir anne olduğunu mu söylüyorsun?
My father, my mother... even with myself as a kid, I guess I'm enjoying it before I die.
Babamla, annemle, hatta kendi çocukluğumla bile. Sanırım ölmeden önce tadını çıkarıyorum.
Stan, darling, if I adopt a Third World child... can I claim an exemption as a single mother?
Stan, canımın içi, eğer Üçüncü Dünya Ülkelerinden birinden bir çocuk evlat edinirsem, bekar bir anne olarak muafiyet isteyebilir miyim?
Yes... as long as he agrees to pay my attorney's fees... and my mother's stay in a nursing home... he can have it.
Evet. Avukatlık ücretini ve annemin huzur evinde kalma ücretini ödediği sürece hepsini alabilir.
But me... me, who never once so much as laid a finger on another woman, me, your mother had to run away from after 47 years because I'm such an unconscionable prick.
Ama ben... başka bir kadınla bile yatmayan ben... 47 yıl sonra annenin kaçtığı kişi, ben... Çünkü ben bir çeşit.vicdansız çüküm
"Millman had been glugging red wine... and let off a tirade of abuse at the innocent child and the stunned mother, who he claimed was" as mad as her son ". - I didn't say that! - Someone did.
- Millman kırmızı şarap deviriyordu ve masum çocuğu ve onun sözleriyle "Oğlu kadar deli olan" şaşkın annesini uzunca azarladı.
- You know, Mother Lucille... there's a psychological concept... known as denial that I believe you're evincing.
- Lucielle Anne senin şu anda yaşadığını düşündüğüm inkâr denilen psikolojik bir konsept var.
You know, as long as I do this job, I can never understand how a mother can kill her child.
Biliyorsun, uzun zamandır bu işi yapıyorum, Hiç bir zaman anlayamadım bir anne çocuğunu nasıl öldürür.
I plan on getting really fat, as a tribute to your mother.
Epey şişmanlamaya çalışıyorum, annene inat olarak.
As your mother, I have the right to be concerned... especially when it looks like you're taking your life down... a completely disastrous path.
Annen olarak endişelenmeye hakkım var. Özellikle de hayatını bir felakete doğru sürüklüyorsan araya girerim...
Here's the big issue. Chase is a hospital employee, and Kayla is a sympathetic mother of those two jury-friendly moppets, Caleb and Cody.
Asıl mesele şu, Chase hastane personeli ve Kayla ise, Kayleb ve Cody adında iki çocuk annesi olarak jüriye oldukça sempatik görünecektir.
It's really nice to know that as a toddler, your own mother couldn't wait to get rid of you.
Küçük bir çocukken bunu bilmek çok hoş, öz annen senden kurtulmak için sabırsızlanıyordu.
But if, as I suspect, these dreams, these voices, even the dead people in our bedroom have more to do with the stress associated with being a mother of three while trying to get into law school and work an internship at the DA's,
Bu özel bulmayaca için bilimsel metotlar uygulamayı isterim. Önerim basit. Bana anlattıkların hakkında senaryolar yazalım.
I like to think of it as a living thing, like a baby growing inside a mother's womb.
Yaşayan şeyler olduklarını, bir annenin karnında büyüdüklerini düşünmek hoşuma gidiyor.
So, you're saying my intimacy issues stem from my Mother, who dressed me as a sailor until I was 10 years old?
Yani yakınlık ve bağlılık sorunlarımın nedeni annemin bana 10 yaşımda denizci elbisesi giydirmiş olması mı?
Good news is as of about a half an hour ago the mother and the kid are still alive, so... how are you so sure?
İyi haber, en azından bir buçuk saat öncesine kadar anne ve kızının hayatta olduğunu biliyoruz. Bundan nasıl emin olabiliyorsun?
Which hardly qualifys you as a better mother than Ms. Peterson, biological or otherwise.
Biyolojik ya da değil, bu durum Bayan Peterson'dan daha iyi bir anne olmadığınızı gösterir.
And making it seem as if I'm a lousy mother.
Beni berbat bir anne gibi gösterdin.
Her own mother gave her up to Antwon before she OD'd.
Annesi aşırı doz almadan önce, kızı Antwon'a verdi.
And I needed some time to work through my anger about that Before I could be a good mother to that little girl, who I love. I love as much as my own baby and who I am taking home.
Kendi bebeğim gibi sevdiğim ve az sonra eve götüreceğim o küçük kıza iyi annelik yapabilmem için önce öfkemi yenmem gerekiyordu.
Well, uh, I saw a great deal of your mother, as a matter of fact.
Aslında annenle bayaa uğraştım.
As a divorced mother of two taking unpaid leave from her crap waitress job, could I please suggest we get on with it?
Boşanma geçirmiş bir anne ve ayrıIdığı iki garsonluk işinden de para alamamış bir anne olarak devam etmeyi önerebilir miyim?
Fred Ellis was as old and droopy as his basset hound and single mother Carla Stern was a dead ringer for her Pomeranian.
Fred Ellis köpeği Basset tazısı gibi yaşlı zayıftı. Dul anne Carla Stern'da. Pomeranian süs köpeği gibi ölü vaziyette.
Her mom asked me personally if we could have Marjorine over, and besides, her mother told me that she works as a state official and that I should... respect her authroitay.
Annesi özellikle benden onu davet etmemi istedi. Ayrıca, resmi memur olduğunu ve onun otoritesine saygı göstermem gerektiğini de söyledi.
as always 696
as a matter of fact 1864
as a result 233
as a reward 26
as a friend 236
as a rule 74
as a spy 29
as a man 62
as an adult 26
as a team 51
as a matter of fact 1864
as a result 233
as a reward 26
as a friend 236
as a rule 74
as a spy 29
as a man 62
as an adult 26
as a team 51
as am i 139
as a couple 32
as a child 135
as a family 98
as a parent 25
as a woman 81
as a 74
as agreed 52
as a gift 25
as an artist 17
as a couple 32
as a child 135
as a family 98
as a parent 25
as a woman 81
as a 74
as agreed 52
as a gift 25
as an artist 17
as are we 19
as a boy 50
as a father 46
as an actor 22
as a joke 40
as a cop 35
as a person 27
as are you 63
as a scientist 41
as a precaution 31
as a boy 50
as a father 46
as an actor 22
as a joke 40
as a cop 35
as a person 27
as are you 63
as a scientist 41
as a precaution 31