English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ N ] / Not for a second

Not for a second traducir turco

432 traducción paralela
I don't believe it, not for a second.
İnanmıyorum, bir anlığına bile.
Not for a second. I kind of always knew that behind the cigar ashes on your vest... you had a heart as big as a house.
Yeleğindeki küllerin ardında bir ev kadar büyük bir kalbin olduğunu biliyordum.
Not for a second.
Bir an bile gelmedi.
- Do you believe that? - Not for a second.
- İnanabiliyor musunuz?
Not for a second will my resolution weaken.
Tereddüt etmiyorum kararlılığım zayıflıyor.
We never doubted the father'not for a second.
Peder olduğunuzdan bir an bile kuşku duymadık.
No, not for a second.
Hayır, ayrılmadım.
Not for a second.
Bir an bile.
Not for a second did I see that moving van.'
Geldiğini bile görmedim.
Not for a second.
Bir dakika için olmazdı.
- Not for a second.
- Ben de öyle düşünmüştüm.
Not for a second.
Şu an değil.
But I will not hesitate. Not for a second.
Ama bir an için bile... tereddüt etmem.
No, not for a second or a minute.
- Sadece seninle konuşmam lazım. - Konuşmak istemiyorum.
- Not for a second.
- Bir an için bile değil.
No, Leeds, not for a second.
- Hayır Leeds, bunu aklına bile getirme!
I can't get her out of my mind, not for a second.
Onu aklımdan bir saniyeliğine bile çıkartamıyorum.
Not for a second.
Bir saniye bile.
- Not for a second.
- Bir an bile düşünmedim.
I've never loved you, not for a second.
Seni asla sevmedim, bir saniye bile.
In the morning you will send Mrs. Hudson for a handsome cab, desiring her not to take the first or second which may present itself.
Sabahleyin Bayan Hudson'dan bir araba çağırmasını iste, ama ilk veya ikinci olarak ortaya çıkanlar olmamasına dikkat etsin.
I never took me eyes off'im, sir, not for half a second!
Ondan gözlerimi asla ayırmadım efendim, yarım saniye bile!
How often do I have to tell you not to leave him alone for a second?
Sana kaç defa onu yalnız bırakmamanı söylemek zorundayım?
No, disturbances wouldn't disturb me, not for a single second.
Böyle rahatsızlıklar beni etkilemez, bir an için bile.
I don't want to see her, not even for a second, and I don't want to talk about this or her again.
Onu bir anlığına dahi görmek istemiyorum! Bir daha ne bu mevzunun ne de o kancığın muhabbetini yapmak istemiyorum!
Not a second, for three weeks.
Bir saniyeliğine değil, son üç haftadır.
I did not hesitate for a second.
Bi an bile tereddüt etmedim.
It is a true fact... that the greatest swordsman in Italy... would not fear the second greatest... but would fear the worst, for that one would be unpredictable.
İtalya'nın en büyük silahşörü ikinci en büyük silahşörden değil de en kötüsünden korkarmış en kötünün sağı solu belli olmadığı için.
Rich or poor, strong or weak who among us has not begged God for a second chance?
Zengin ya da fakir, güçlü ya da zayıf içimizden kim ikinci bir şans için Tanrı'ya yalvarmadı ki?
For a second you were genuinely scared, not so?
Bir an için korktun, değil mi?
You can't sit still for a second when you're not polishing your gems.
Mühevher perdahlamak dışında bir saniye oturduğun yerde oturmuyorsun.
We haven't a penny... lt's not enough even for second class.
Hiç paramız yok... Bu ikinci sınıfa bile yetmez.
If the lights had not gone out tonight, I wouldn't have had you to myself, even for a second.
Bu gece ışıklar sönmeseydi seni bir an bile, kendime alamayacaktım.
Couldn't you stop scribbling for a second, just put down your goddamn ballpoint pen?
Bir saniye not almadan duramadın mı? Kalemini bırakamadın mı?
So, given a constant frame of reference within which to experiment... according to Galileo's original principles... and accepting the hypothesis that light always travels... at 186,282.397... miles per second in all directions at once... the main point I've demonstrated... is that all measurements of time and space... are necessarily made relative to a single observer... and are not necessarily the same for two independent observers.
O halde, deney yapmak için bir referans noktası dikkate alındığında Galileo'nun Görelilik Prensibi'ne göre ve ışığın tüm istikametlerde hiç duraksamadan saniyede 299,792 nokta 458 km. hızla gideceği varsayımını kabul edersek örneklerle açıklamaya çalıştığım konu uzay ve zamandaki tüm ölçülerin tek bir gözlemciye göre oluştuğu ve diğer gözlemcilerle aynı olmak zorunda olmadığıdır.
Not for a guy in the second grade.
İkinci sınıftaki biri için pek güzel değil.
As I got off the bus, the thought crossed my mind... you know, just for a second, about not taking a cab at all.
Otobüsten indiğimde, aklıma bir fikir geldi... yani, bir saniyeliğine, hiç taksi tutmamak gibisinden.
And even though you know he's not gonna make it you root for him for a second.
Başaramayacağını bilmene rağmen bir müddet onu desteklersin.
Not for a second.
Bir an bile inanmadım.
Sometimes I will turn to say something to her, she's not there but just for a second, I don't know why she's not there.
Bazen ona bir şey söylemek için arkamı dönüyorum ama onu göremiyorum. Bir an için neden göremediğimi unutuyorum.
Not for a second.
Ah!
Listen, any second now a woman is gonna walk in here asking for me. Tell her I am not in, but she can speak to my brother Bart.
Dinle, buraya hangi kadın gelirse gelsin onlara benim burada olmadığımı fakat Bart ile konuşabileceğini söyle.
And the killer left a note for us at the second murder scene.
Îkinci cinayetin yer aldigi olay yerinde katil bize bir not birakmis.
- We're not falling for it a second time.
Aynı numaraya iki kez düşmeyiz.
Can we not talk about my brother for a second?
Hiç olmazsa bir saniye kardeşimle ilgili konuşmasak, olur mu?
Not for a second.
Bir saniye bile değil.
Wait a second, I'm not taking the fall for this, okay?
Bekle bir saniye, bunun için kabahati üstüme almıyorum, tamam mı?
Not even for a second.
Bir saniye bile.
But, right now, I can't think calmly, not even for a second.
Ama, şu anda sakin bir şekilde düşünemiyorum, bir saniye bile olsun.
For a second, I thought I was feeling better, but I'm not.
Bir anlık, daha iyiyim sandım ama değilmişim.
And there won't be a second chance here- - not for you, not for Cody.
Ve bir daha ikinci bir şans olmayabilir ne senin için, ne de Cody için.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]