Not for them traducir turco
2,327 traducción paralela
You're not for them?
- Onlardan değilsin, değil mi?
This journey is not for them.
- Bu yolculuk onlar için değil.
I know it sounds insane, but I've been seeing therapists for decades, and not one of them has ever given me even a fraction of the insight she has.
Saçma gelecek ama yıllardır terapi görüyorum. Buna rağmen görüştüğüm terapistlerden hiçbiri beni onun kadar anlamadı.
I got to say, you know, when the election goes the wrong way for them, it's not legitimate.
Bunu soylemem lazim, ne zaman secimler onlarin aleyhine gitse bu secim mesru degil diyorlar.
She's got kids, but she won't ask them for help because she's not comfortable feeling vulnerable around them.
Çocukları var ama onlardan yardım istemiyor çünkü yanlarında kendini zayıf hissetmek istemiyor.
It's not safe for either of them.
- Onunla olmalıyım.
I'm not ready for them to start seeing me as the middle-aged lesbian, okay?
Beni "orta yaşlı lezbiyen" olarak görmelerine henüz hazır değilim, tamam mı?
Well, maybe not here, but we did some research, And there's a huge demand for them In Europe and parts of China.
Belki burası olmayabilir, ama bir kaç araştırma yaptık ve Avrupa ile Çin den oldukça talep geliyor.
That is if we who bear witness to them are not too jaded, too spent and too stupid to recognize them for what they are.
Tabi eğer bunlara tanık olan bizler onları anlayamayacak kadar bitkin, yorgun veya aptal değilsek.
You let them snatch the keys. Were it not for you, I wouldn't be standing here!
Anahtarı çaldıran sizsiniz.
You're not going to sell them for profit, right?
Onları satmayacaksın, değil mi?
We should not run, or wait for them to come.
Kaçmamalı veya onların gelmesini beklememeliyiz.
I'm not gonna kill you, and you aren't gonna call that Marshal and get sent away for all them burglaries you've done.
Seni öldürmeyeceğim. Sense federalleri arayıp girdiğin evler için hapse düşmeyeceksin.
I wouldn't have a career if not for Red Bedroom so I told them I wanted to help out.
Red Bedroom olmasaydı, benim de bir kariyerim olamazdı, o yüzden ben de yardım etmek istediğimi söyledim.
It's not safe for them to know the truth.
Gerçeği bilmeleri onların zararına olur ben de onlardan saklıyorum.
And I'm sure you did a thorough job. But let's go over them again, this time not looking for a suspect. What?
Detaylı incelediğine eminim ama bu sefer bir şüpheli aramadan tekrar tarayalım.
For example, we know that devastator bullets have chemicals in them, And sometimes they do not detonate on impact.
Mesela, tahrip edici mermilerin içinde kimyasallar olduğunu biliyoruz, ve bunlar bazen temas edilince patlamaz.
- That should keep them out. - Not for long.
Tamam, bu onları uzak tutar.
I'm sure you've got a reason for not giving them what they wanted.
Onlara istediklerini vermemenin kesin kendi sebebin vardır.
They're entitled to have all of these emotions, and not only that, they're entitled for the world to care about them. That's what this generation is about.
Bütün bu duygulara sahip olma hakları var ve sadece bu kadar da değil dünyanın onları önemsemesini istemeye de hakları var.
You know, it's easy for people to just see the powers and not the person behind them.
İnsanları sadece gücü görüp arkasındaki kişiyi görmemesi kolaydır.
I would like to invite them more often to court, not only for my sake but so they might more often see their father.
Sırf kendi isteğim için değil, aynı zamanda babalarını daha sık görebilmeleri için.
Forgive them, for they know not what they do.
Onları affet çünkü ne yaptıklarının farkında değiller.
I'm not sure, William, but you know how rarely opportunities come along for a woman in my field. I can't ignore them on the off-chance that...
- Bilmiyorum William ama benim alanımda kadınların önüne ne kadar ender fırsat çıktığını bilirsin.
The brothers are making me take notes for them.
Kardeşlerim için not tutuyorum.
I did not do that. Then you took the artifacts and you sold them to raise money for Al-Jamal terrorist activities.
- Sonra da eserleri alıp Al-Jamal terörist aktivitelerine para göndermek için onları sattın.
See, you're still thinking about what you want, not what's best for them.
Bak işte, hala kendi çıkarlarını onların da üstünde görüyorsun.
Spotted : Dan and Blair exiting Sant Ambroeus with espresso doppio for two. But we hear it's not the caffeine that's got them talking a mile a minute, it's a mission.
Dan ve Blair iki tane duble espresso ile Sant Ambroeus'da dolaşırken görüldü, ama duyduğumuza göre onları harıl harıl konuşturan şey kafein değilmiş.
It's frustrating not being able to really root for them, you know, because we're in hostile territory.
Düşman bölgesinde olduğumuz için tam anlamıyla destekleyememek ; çok kötü.
I hope you're not paying them for this pep talk.
Umarım, bu moral konuşması için, onlara ödeme yapmıyorsundur.
I'm not actually taking them for ice cream.
Dondurma yemeye değil, Pierce'in annesinin yanına götürüyorum onları.
If you have any other things you'd like to decide when and how you talk about them, just give me a head's up, just let me know, just so- - it's not something I should have to ask you for.
Eğer konuşmamı istemediğin başka bir şey varsa onları da bana bildir ki ne hakkında konuşacağımı bileyim. - Bu senden istememem gereken bir şey.
No, I mean, for a guy who says he's not into kids, you're really good with them.
Yani çocukları sevmediğini söyleyen biri olarak onlarla aran çok iyi.
And I know in my gut, it's not safe for them to be so trusting.
İçgüdülerim ona bu kadar güvenmenin o insanlar için güvenli olmadığını söylüyor.
The best thing for them is not to grieve, but to thank them.
Onlara sevineceğim tek nokta acı çekmemiş olmaları, onlara teşekkür borçluyuz
From now on, I am not losing sight of them for two seconds.
Bu dakikadan itibaren iki dakikalığına bile olsa gözümün önünden ayrılmayacaklar.
I'm not driven by hatred for them...
Nefretle hareket etmiyorum.
It says, word for word, that these beings descended in flying vehicles from the sky. And we can find not only descriptions of the Anunnaki, but also depictions. And we can see them in statues, in carvings.
Metinler kelimesi kelimesine bu varlıkların gök yüzünden uçan araçlardan indiğini söylüyor, ve sadece Anunnaki'nin tasvirlerine rastlamıyoruz, aynı zamanda onların betimlemelerini heykellerinde, çizimlerinde görebiliyoruz, ve hepsinden öte bu varlıkların garip giysilerle modern uzay yolcularına benziyor olmaları
Darren, being nice for other people is not the same as being nice to them.
Darren, diğer insanlara için iyi olmak onlara karşı iyi olmakla aynı şey değil.
It would help if I could reassure them that we're not just. Going to pump them for information and then dump them on the next planet.
İstihbarat almak için ağızlarını arayıp sonra onları bir sonraki gezegende bırakmayacağımız konusunda güvence vermem işe yarayabilir.
Some of them not for long. A few days.
Bazıları çok kalmadı, en fazla bir gün.
Simon Lee may not just be a mole working for the sleepers. There's a chance he's one of them.
Simon Lee pusucular için çalışmakla birlikte onlardan biri de olabilir.
I ran into Russell and Timmy, and in order to not tell them we're getting married tonight, I told them that we're having an intervention for Jeff's drinking.
Timmy ve Russell ile karşılaştım ve onlara evlendiğimizi söylememek için bu gece Jeff'in içmesine müdahale edeceğimizi söyledim.
I'd like to do something nice for the volleyball team. I thought I take them to dinner when we traveled? It will not cost more than a thousand...
Güzel bişey yapmak istiyorum takım için?
Maybe this Pont d'Arc, in the mythology of the people, was not only a landmark but a mark also in the imagination, in the stories, in the mythology that was important for them to understand the world.
Belki de Pont d'Arc kemeri, bu insanlar için sadece bir yeryüzü işareti değil, onların imgeleminde ve hikayelerinde ve mitolojilerinde bir işaretti. Onlar için dünyayı anlamada önemli bir yol.
And they're not gonna know we're on the air until our first radio messages reach them, and that's gonna be in another 900 years. Listening for signals from the stars is a long shot.
Ve onlar, bizim ilk radyo mesajimiz onlara ulasmadan önce, ki bu da, 900 yil alacak, bizim yayin yaptigimizi bilemeyecekler.
They may not have much regard for each other, but neither one of them wants to see you hurt.
Birbirlerine o kadar da saygıları yok ama hiçbiri seni üzgün görmeyi istemiyor.
We're not in the business of doing the FSB's dirty work for them.
Hava şartları uygun olduğunda, elbette! FSB'nin kirli işlerini onlar adına yürütmüyoruz.
If we're framing them for murder, why not frame them for abduction?
Onları cinayetle suçlayacaksak neden adam kaçırmayla da suçlamayalım?
Because I don't want to look at them and blame them for not being where I want to be in my life, the way that you have always blamed me.
Çünkü onlara bakmak istemiyorum. Ve hayatımda olamadığım yerler için onları suçlamak istemiyorum. Senin, bunun için hep beni suçladığın gibi.
For four years, people In Bakhtia have not seen a single politician caring for them... but, here now there is one campaingning vigorously for their votes.
Bakhtia sakinleri dört yıldır sorunlarıyla ilgilenen tek bir siyasetçi görmemiş. Ama şimdi heyecanla onlardan oy isteyen bir siyasetçi var.
not for sale 39
not for me 755
not for long 420
not forever 58
not for everyone 22
not for you 342
not for nothing 87
not for a while 87
not for 69
not for the moment 17
not for me 755
not for long 420
not forever 58
not for everyone 22
not for you 342
not for nothing 87
not for a while 87
not for 69
not for the moment 17