Not for nothing traducir turco
814 traducción paralela
It is not for nothing that I asked you to begin your story from when you arrived in Reims.
Reims'a varışından itibaren hikayene başlamanı istemem haybeden değildi.
Not for nothing!
Hiçbir şekilde!
You're arrested again, Wakefield, and this time not for nothing.
Yine tutuklandın, Wakefield, bu sefer boş yere değil.
It's not for nothing you have those big, hungry eyes.
Bu iri ve arzulu gözlere boşuna sahip değilsin.
I've seen this monster, and it's not for nothing he's called the grim and gruesome grisly Griswold.
Ben o canavarı gördüm, ve ona gaddar, korkunç tüyler ürpertici Griswold demeleri boşuna değil.
- Not for money. Not for nothing.
-... için eldiven giymem.
The storming of the Bastille in 1789 was not for nothing.
Bizler boşuna Bastille duvarlarını yıkmadık!
Not for nothing has she made a comprehensive study of depravity.
Kızın serserilik deneyimi işine yaramamış değil.
After scouring the country for food, the Little Fellow had to admit he had seen nothing, not even a field mouse.
Yemek bulmak için çevreyi tarayan Little Fellow, hiçbir şey bulamamıştı, tarla faresi dahi yoktu.
I'm not chief of London police for nothing.
Ben boşuna Londra Polis Şefi olmadım.
Do not worry him for nothing. Oh, no, no, no.
Bir hiç yüzünden endişelenmesin.
It's not true He said nothing... but she's no good for him... as he's nearly better
Bu doğru değil, çocuk bir şey söylememişti ama kız ona uygun değil oğlum daha iyilerine lâyık.
I have not done it for six years, but I forget nothing.
Altı yıldır güreşmiyorum, ama hiçbir şeyi unutmadım.
Well, I didn't expect much more, so I asked for nothing, and I'm not asking for much now.
Sen bana üzüntüden başka birşey vermedin. Senden birşey beklemedim, istemedim de
- Well, let's go look for him. - Look nothing.
Ben ona not bile bırakmazdım.
I do not give her up for nothing.
Onu bedavaya bırakacak değilim.
I'm not going to have it all dug up again for nothing.
Boşu boşuna yeniden araştırılmasına izin vermeyeceğim.
Nothing. I'm not looking for nothing.
- Hiç, hiçbir şey.
But you're wrong... they're not hanging on to it for nothing, you know.
Ama yanılıyorsun... hiçbir şeyi sallamazlar, biliyorsun.
Can I talk to her and not have that worrying about nothing... And know when... what you feel for her.
Ben artık bunu onunla tartışabilirim, çünkü onun için ne denli güçlü duygular beslediğini duyduğunda merak edeceğim bir şey kalmayacak.
Do not worry for nothing.
Hiçbir şeyi merak etme sevgilim.
You're not one of those who can speak and yet say nothing, but unfortunately that's what is called for.
Konuşabilen ve aynı zamanda hiçbir şey söylemeyenlerden biri değilsiniz. Ama ne yazık ki, asıl ihtiyaç duyulan da bu.
My client is not frightened of McLeod for nothing.
Müvekkilim, McLeod'dan sebepsiz yere korkmuyor.
Nothing will wake him, not for hours.
Hiçbir şey onu uyandıramaz. Saatlerce uyuyacak.
I'm sorry I'm not a well-behaved, little nothing that never challenges you but if that's what you're looking for, you might as well just leave right now.
Sana meydan okumayan iyi huyIu bir kız oImadığım için üzgünüm... ... ama eğer aradığın buysa, derhaI buradan gitsen iyi oIur.
Probably nothing would have happened had it not been for those jewels... lf only they weren't the ones he gave me for our wedding.
Bu mücevherler olmasaydı, muhtemelen hiç bir sorun çıkmazdı... Keşke bunlar bana nikâhımız için verilmeseydi.
I tell you, there is nothing that Billy's friend will not do for his widow.
Billy'nin dul eşi için, arkadaşının yapmayacağı şey yoktur.
There's nothing for you to be afraid of,'cause I'm not going.
Keşke özgür olabilseydim.
I get all that dough for not doing nothing?
Bu kadar parayı hiçbir şey yapmadan mı alacağım?
I'm not going to lie for nothing.
Ben yalancı tanıklık yapamam.
No, you were too smart for that. But not smart enough to realize that he'd have nothing to do with your sort.
Hayır, bunun için çok akıllısın vede gerçekte başkalarını da kandırabilirsin senin gibilerinin ne tür olduğunu bilmeyenleri...
I'm not a corporation lawyer for nothing.
Ben boş yere şirket avukatı olmadım.
But not for a while. so you don't have to try nothing desperate just yet.
Ama hemen değil, umutsuzluğa kapılıp birşeyler yapmayı denemene gerek yok henüz.
You do not have that spear for nothing.
O kılıcı boşuna taşımıyorsun.
There's nothing I wouldn't do for you, but I will not compromise my principles.
Biliyorsun, senin için yapamayacağım şey yok ama kendi prensiplerimi çiğneyemem!
It's not his fault he can't get to bed at night because he got a bunch of crazy, loudmouth, good-for-nothing people, running their mouths in what's supposed to be his bedroom after 10 : 00 at night.
Gece 10'dan sonra yatağında olması gereken bir çocuğun bir sürü manyak ve işe yaramazın gevezelikleri yüzünden gecenin köründe uyumak zorunda kalması kendi suçu değil.
But aristocrats are not aristocrats for nothing.
Ama aristokratlar boşuna aristokrat değildir.
But knowing her, I'm sure he's not a gambler or some good-for-nothing lout.
Ancak Tane'yi tanıyorsam, eminim ki kumarbaz ya da boş beleş birisi değildir.
You're not one who gives away so much for nothing.
Karşılığında birşey almadan o kadar şey verecek biri değilsin sen.
No, not all for nothing, Miss Marple.
Bir hiç uğruna değil, Bayan Marple.
Sir, it is as easy for a man not to have been at school and know something as it is for a man to have been at school and know nothing.
Hiç okula gitmemiş bir adamın bir şeyler bilmesi mümkündür tıpkı okula gidip de hiçbir şey bilmeyen adamların olması gibi.
But I'm not asking you to tell me this for nothing.
Tabii ki bunu karşılıksız söyleyin demiyorum.
If you're not careful - You'll lose your life for nothing
Dikkatli olmazsanız, hayatınızı bir hiç uğruna kaybedeceksiniz.
Nothing, not even Lara... has more importance for me.
Hiçbir şey, hatta Lara bile daha önemli değil.
You're not here for nothing.
Buraya boşuna düşmemişsindir.
It's not called The Prodigies for nothing.
Adı boşuna Mucizeler değil ya.
As for the secretaries of state, I order you to sign nothing, not so much as a safeguard or passport, without my consent.
Bakanlara gelince, benim rızam olmadan, bir güvenlik önlemi ya da pasaport gibi şeyleri imzalamamanızı emrediyorum.
Nothing. I wanted to apologize for not noticing sooner.
Seni daha önce farkedemediğim için özür dilemek istedim sadece.
Are you going to hit it or not, you good for nothing...
Vuracak mısın vurmayacak mısın? Seni işe yaramaz- -
He's not an efficiency consultant for nothing, are you, sweetness?
Hiçbir konuda verimlilik uzmanı değil ama değil mi şeker şey?
I do not work for nothing.
Ben profesyonelim, bedavaya çalışmam.
not for sale 39
not for me 755
not for long 420
not forever 58
not for everyone 22
not for you 342
not for a while 87
not for 69
not for the moment 17
not for a moment 29
not for me 755
not for long 420
not forever 58
not for everyone 22
not for you 342
not for a while 87
not for 69
not for the moment 17
not for a moment 29