That means a lot traducir turco
744 traducción paralela
And that means a lot to Stevie's sister?
Bu da Stevie'nin ablası için çok şey ifade ediyor.
That means a lot to me.
Bu benim için çok önemli.
A very moving one that means a lot to me.
Bu benim için çok önemli ve anlamlı.
Coming from you that means a lot.
Sen söylediğine göre, doğrudur herhalde.
Thanks, that means a lot to me.
Teşekkürler, bu benim için çok önemli.
That means none of the crops here will get picked for a decent profit... and that means a lot of money lost, Cross.
Bu, hiçbir ürünün uygun kâr ile toplanamayacağı ve bu da, çok para kaybedeceğimiz anlamına gelir Cross.
That means a lot.
Bu bana çok dokundu.
That means a lot coming from you.
Sizden duymak daha da önemli benim için.
And that means a lot up there, especially with the chicks.
Ve bunun anlamı yukarılarda çok, özellikle de piliçlerle.
Coming from you, that means... that means a lot.
Senin yanına gelmek, benim için daha önemli.
That means a lot to me.
Benim için çok şey ifade ediyor.
I went on to higher education, and I know that means a lot.
Ben daha yüksek bir eğitim aldım, ve biliyorum bunun anlamı büyük.
Thanks. That means a lot to me.
Bunun benim için anlamı büyük.
That means a lot to me.
Benim için çok anlamı var.
I wanna start with a song that means a lot to me.
Benim için gerçekten büyük bir anlamı olan bir şarkı ile başlamak istiyorum.
That means a lot.
Bunun benim için çok...
That means a lot to me.
Benim için anlamı çok büyük.
Oh, well, coming from you, George Banks, that- - that means a lot.
Bunu senden duymak çok anlamlı George Banks.
That means a lot.
Bu çok şey ifade ediyor.
That means a lot to me, Dax.
Bunun benim için anlamı çok büyük, Dax.
I shouldn't tell you at all, I suppose but before I take him along I want you to know that what happens to you means to a lot me.
Hatta sanırım hiç söylememeliyim. Ama onu götürmeden önce, bilmeni isterim ki başına gelenler benim için de büyük anlam ifade ediyor.
A lot of people think that means swearing.
Birçoğu bunu lanet okuma sanır.
That means, if one of us dies the other stands to get a lot of money.
Yani birimiz ölürsek, diğerimiz çok para alacak.
All it means to me is that you're terrified... hiding under a lot of rubbish about the functions of a robot.
Bütün bunların benim için anlamı... robotlaşmış saçmasapan bir sürü davranışın arkasına sığınmak.
mind of a child and all that. And yet, she means quite a... quiet a lot to me.
Neredeyse bir çocuk gibi ama benim için gerçekten çok şey ifade ediyor.
That saddle means a lot to me.
O semer benim için çok değerli.
I can see that it means a lot to you.
Görüyorum ki senin için çok şey ifade ediyor.
But what it means is that these people have it in their heads that your welfare is a hell of a lot more important and so is the music, than a dollar.
Bu insanların düşüncelerine göre, buradaki müzik ve onların rahatlığı paradan çok daha önemli.
It means leaving out a lot, like the make of the gun that was shoved against
Bu pek çok şeyi dışarıda bırakmak demektir.
I'm delighted that Chief Yang is here It means a lot to me
Şef Yang'ın burda olması şereftir namınız heryerde geçer!
That means for a lot of our viewers who don't have insurance to pay for these expensive treatments that are needed to cure cancer have a much cheaper alternative with Water of God, right?
Öyleyse, bizi izleyen ve kanser tedavisinde kullanılan o pahalı ilaçların bedelini ödeyecek bir sağlık sigortasına sahip olmayan izleyicilerimiz için'Tanrının Suyu', çok daha ucuz bir alternatif olacaktır, doğru mu?
Coming from a big star like you, Mr Hart, that really means a lot to us.
Bay Hart, sizin gibi büyük bir yıldızdan bunu duymak bizim için çok önemli.
Namely, that the state, and that means the police, does more to help and protect the rights of people who already possess a lot anyway.
İşin özü, devlet, yani polis,... çoktan mülk zengini olmuş insanların haklarını koruyup kollamaya daha çok yardım etmektedir.
That game means a lot to us.
Bu maçın bizim için önemi çok büyük.
The absence of a signal on a channel that is not receiving a broadcast... means that it can receive a lot of noise from many things, like short waves.
Bir kanal herhangi bir sinyal almıyor ve bir televizyon yayını göstermiyorsa... kısa dalga gibi pek çok gürültüyü iletebilir.
It means that what our fathers taught us... is a lot of nonsense... and that we should be modern.
Manası ; bize babalarımız bir sürü saçma şey öğretmiştir, şimdi modern olmalıyız.
Look, Jesse, I just want you to know that having you and Joey here really means a lot to me.
Bak Jesse, ben sadece senin ve Joey'nin benim için önemli olduğunuzu bilmenizi istiyorum.
No, Carla, it means a lot more to me than that.
- Hayır, Carla.
But I think it also means that I'm gonna die a lot sooner.
- Ama sanırım bunun bir diğer anlamı da çok daha erken ölecek olmam.
Now, he ran around with a lot of women if that means anything.
Şimdi, bir çok kadınla dolaşıyordu, eğer bu bir anlam ifade ederse.
- That really means a lot to me.
- Bu benim için önemli. - Benim için de.
- Certainly not. That bike means a lot to me, it does.
O bisiklet benim için çok önemli.
Out in the real world that means nothing... and here at the Washington Navy Yard it doesn't mean a whole lot more.
Gerçek dünyada bu hiçbir şey ifade etmez burada Washington Donanması'nda pek fazla bir şey ifade etmez.
While that might not mean jack shit to you, it means a hell of a lot to me.
Bu senin umurunda olmayabilir ama benim çok umurumda.
That means you have a lot of responsibility, William.
Bu da demektir ki çok fazla sorumluluğun var, William.
I know that your job means a lot to you.
İşinin senin için ne kadar önemli olduğunu biliyorum.
It really means a lot to me that these huge and beautiful creatures Which came so close to extinction are on their way back
Yok olmaya çok yaklaşmış bu kocaman ve güzel yaratıkların tekrar yollarına devam etmeleri bana gerçekten çok anlamlı geliyor.
Rita, you and I, we see things different, we know that, but that don't have to be a bad thing, it just means we have a lot to learn from each other.
Rita, sen ve ben, her şeyi farklı görüyoruz, bunu biliyoruz ancak bunun kötü bir şey olması gerekmez, sadece birbirimizden öğreneceğimiz çok şey var demek.
Call her machine, and if she has a lot of beeps that means she didn't get her messages yet.
Onun telesekreterini ara, cihaz çok fazla biplerse senin mesajını henüz almamıştır.
That means a lot to me, Chief.
Bu benim için çok değerli, Şef.
It means a lot to me that all of you are willing to do this.
Hepinizin bunu yapmaya gönüllü olması benim için çok anlamlı.
that means a lot coming from you 16
that means a lot to me 54
that means 406
that means nothing to me 16
that means something 38
that means nothing 33
that means no 21
that means that 18
that means you 69
means a lot to me 20
that means a lot to me 54
that means 406
that means nothing to me 16
that means something 38
that means nothing 33
that means no 21
that means that 18
that means you 69
means a lot to me 20
means a lot 21
a lot has happened 22
a lot 1589
a lot of people 80
a lot of things 80
a lot of work 19
a lot of money 87
a lot of times 55
a lot better 53
a lot more 90
a lot has happened 22
a lot 1589
a lot of people 80
a lot of things 80
a lot of work 19
a lot of money 87
a lot of times 55
a lot better 53
a lot more 90