Time for dinner traducir turco
580 traducción paralela
I was just offering to let you tag along since it's almost time for dinner.
Yemek vakti olduğu için benimle yemene izin veriyorum.
Hope we will all be back in time for dinner.
Umarım hepimiz akşam yemeği için zamanında döneriz.
- Grandpa, I am in time for dinner, no?
- Büyükbaba, yemeğe yetiştim, değil mi?
- You are in time for dinner, yes.
- Yemeğe yetiştiniz, evet.
- Grandpa, I am in time for dinner, no?
- Büyükbaba, yemeğe yetiştim mi?
Time for dinner.
Yemek vakti.
If we started now, we could get there in time for dinner.
Şimdi çıkarsak, akşam yemeğinden önce orada olabiliriz.
Oh, it's time for dinner already.
Oh, akşam yemeği zamanı.
Time for dinner.
Yemek zamanı.
You're just in time for dinner.
Akşam yemeği için tam zamanında geldin.
Will he be in time for dinner, sir?
Akşam yemeğine gelecek mi efendim?
You're just in time for dinner.
Akşam yemeğine tam zamanında geldin.
Just make sure you're dressed in time for dinner.
Sen sadece akşam yemeği için vaktinde giyindiğinden emin ol.
He's got no time for dinner.
Onun akşam yemeğine zamanı var mı?
Will he be back in time for dinner?
Yemeğe gelecek değil mi?
Time for dinner.
Akşam yemeği zamanı.
Almost time for dinner.
Neredeyse akşam yemeği zamanı.
There's no time for dinner or dancing or things like that.
Akşam yemeği ya da dans ya da onun gibi şeyler için vakit yok.
I must go. You won't be down in time for dinner, I suppose?
Sanırım siz yemeğe yetişemezsiniz John?
It's time for dinner!
Akşam yemeği zamanı!
Well, now, I think, it's time for dinner.
Sanırım şimdi yemeğe gitme zamanı.
- Yes I'll be back in time for dinner.
- Evet, yemek zamanı burada olacağım.
Come, it's time for dinner.
Gelin, yemek zamanı geldi.
9 : 00, time for dinner.
Saat dokuz. Yemek zamanï.
Time for dinner.
yemek zamanı
I'll have you back in time for dinner.
Akşam yemeğine yetiştiririm seni.
Mama, it's time for dinner
Fernando! Yemek vakti.
No time for dinner tonight.
Bu akşam yemeğe vaktim yok.
Sends his compliments and humbly requests the honourable presence of Miss Megan Davis for dinner for the third time.
Saygılarını ve bayan Davis'in de bulunmasını istediği naçizane yemek teklifini üçüncü kez yolluyor.
It's time to dress for dinner.
Akşam yemeği için giyinme vakti. Giyinmek mi?
There's just time for a bite of dinner if you hurry.
Acele ederseniz biraz bir şeyler bile yiyebilirsiniz.
Do you remember the last time you came to my house for dinner?
Evime akşam yemeğine geldiğin en son zamanı hatırlıyor musun?
Time for dinner.
Saat neredeyse 6, akşam yemeği vakti.
Well, I daresay she'll be back in plenty of time to dress for dinner.
Korkarım ki akşam yemeği için hazırlanmasına daha çok var.
The only time I regret being a bachelor is when I have to dress for dinner.
Ne zaman yemek için resmi giyinsem, bekâr olmadığıma pişman oluyorum.
Girls, don't forget to be back in time for Sunday dinner, now.
Kızlar, akşam yemeği için zamanında gelmeyi unutmayın.
Time for a hundred up before dinner. - Coming?
Akşam yemeğinden önce kros yapalım.
You got time for a 10-course dinner.
- Esaslı bir yemek yiyebilirsin.
One time you were late for dinner, and I...
Bir seferinde yemeğe geç kalmıştın, ben ise...
We'll be just in time for a good hot dinner at the shelter.
Barınaktaki sıcak akşam yemeğine tam zamanında yetişeceğiz.
Time to change for dinner.
Giysi değiştirmem gerek.
And I want them delivered in time for Christmas dinner.
Noel yemeğinin zamanında gitmesini istiyorum.
- I'll wait until you call... and I'll meet you when you come to buy the living room drapes at Bloomingdale's. Yeah, and then we'll have lunch downstairs... and we'll come up here till it's time to get dressed... and go out and buy lamb chops for his dinner.
Evet, sonra aşağıda yemek yiyeceğiz ve giyinme zamanı gelene kadar yukarı çıkmış olacağız ve akşam yemeği için kuzu pirzolası almak için dışarı çıkacağız.
I sleep at the wrong time, drink wine, and eat all sorts of messes for dinner.
Yanlış zamanda uyuyorum, şarap içiyorum ve akşam yemeğinde her çeşit ıvır zıvırı yiyorum.
It's time for that Sunday dinner at your parents'house.
Pazar akşam yemeğinde ailenin evindesin.
You still got time to make Suttonville before I have Voller give something else to his dogs for dinner.
Sen bu dediklerini yapana kadar Ben Onları çoktan, Voller'ın köpeklerine akşam yemeği olarak yedirmiş olurum.
You say I'm late for dinner, but I work until six and can't make dinner in time.
Hep yemeğe geç kalıyorsun dersiniz. Altıya kadar çalışıyorum, yetişemiyorum.
I came to tell you it's dinner time, they've been waiting for half an hour.
Akşam yemeğinin vakti geldi demeye geldim yarım saattir bekliyorlar.
He's gone out to dinner for the first time since... He'd be back by 10 : 00. Should be about that now.
O günden beri ilk kez yemeğe çıktı.... 10 : 00 gibi burada olacaktı.
And one night after a very bad time... my sister Meryl said to me... "Come on, let's go out for dinner or a concert."
Bir gece, çok kötü olduğum bir an... kızkardeşim Meryl bana "Hadi"..... dedi. "Yemeğe çıkalım, ya da bir konsere gidelim."
The last time he used that call... some duck hunters from the area almost had us for dinner.
Son seferinde kullandığında bölgedeki ördek avcıları neredeyse yemek için bizi avlayacaktı.
time for bed 134
time for breakfast 17
time for what 83
time for lunch 18
time for school 28
time for you to go 17
for dinner 97
dinner 777
dinner is served 118
dinner is ready 43
time for breakfast 17
time for what 83
time for lunch 18
time for school 28
time for you to go 17
for dinner 97
dinner 777
dinner is served 118
dinner is ready 43
dinner tonight 37
dinner time 43
dinners 25
dinner's on me 24
dinner for two 18
dinner and a movie 24
dinner's at 30
dinner's ready 204
dinnertime 36
dinner's almost ready 66
dinner time 43
dinners 25
dinner's on me 24
dinner for two 18
dinner and a movie 24
dinner's at 30
dinner's ready 204
dinnertime 36
dinner's almost ready 66
dinner at 23
time to die 52
time to go home 94
time flies 78
time is running out 68
time to wake up 54
time is money 74
time is of the essence 71
time is up 41
time travel 83
time to die 52
time to go home 94
time flies 78
time is running out 68
time to wake up 54
time is money 74
time is of the essence 71
time is up 41
time travel 83
time to go 627
time to sleep 29
time to eat 55
time is 18
time will tell 62
time to go to work 26
time to go to bed 19
time out 262
time to leave 25
time job 218
time to sleep 29
time to eat 55
time is 18
time will tell 62
time to go to work 26
time to go to bed 19
time out 262
time to leave 25
time job 218
time of death 270
time continuum 62
time to get to work 16
time thing 208
time to get up 91
time low 44
time lord 48
time is short 39
time machine 29
time continuum 62
time to get to work 16
time thing 208
time to get up 91
time low 44
time lord 48
time is short 39
time machine 29