Time jobs traducir turco
226 traducción paralela
Well, get part-time jobs and help Dad out.
Yarı zamanlı işlere girip babanıza yardım eder misiniz?
I'm sorry, but company regulations forbid us from taking part-time jobs.
Üzgünüm, fakat şirket kuraları gereği kısa süreli işler almamız yasak.
He does small time jobs now.
O şimdi küçük işler yapıyor.
Which means that even with a dozen or so part-time jobs and my scholarships... excuse me...
Bu demek oluyor ki bir düzine ya da daha fazla part time işle bile veya burslarımla bu üniversiteye hala...
If you think that I am gonna go back to the bottom... and work two part-time jobs and settle my dream again... so you can whistle your way through a midlife crisis... you're horribly mistaken.
Ve herşeyi sıfırdan alıp iki part-time işe başlayıp... rüyalarıma kavuşacağımı, senin de orta yaş krizinde... rahatça dalgalanacağını sanıyorsan... fazlasıyla yanıIıyorsun.
Did we talk about your 1 0,000 part-time jobs?
Senin 10,000 tane sıkıcı part-time işlerinden bahsettik mi? Evet.
They served time together worked on jobs together.
Çoğu zaman birliktelermiş... birlikte aynı dümeni çevirmişler.
We've all gone to the limit at one time, but that was for small, unplanned jobs.
Bu güne kadar hepimizin sınırları zorladığı zamanlar oldu. Ama hepsi küçük, plansız işlerdi.
- Oh, that reminds me, if you've any little jobs to do, now's the time.
- Oh, şimdi hatırladım, Yapmanız gereken ufak tefek işleri şimdi yapsanız iyi olacak.
The time in between the jobs is by far the most amusing part...
İnsanın çalışırken verdiği mola kadar tatlı bir şey olamaz.
It's a perfect time to change jobs.
İş değiştirmen için en uygun zaman.
The time between jobs is by far the most amusing part...
İnsanın çalışırken verdiği mola kadar tatlı bir şey olamaz.
Aren't you tired of your part-time touristy jobs?
Kısa süreli turistik işlerinden bıkmadın mı?
I'm between jobs and last time I heard hotels cost money.
Şu an işsizim ve en son oteller de paralıydı.
Last I'd heard he'd spent some time in jail and was now doing odd jobs around Castle Rock.
Son haber aldığımda hapse girip çıkmıştı. Şimdi Castle Rock civarında ufak tefek işleryapıyormuş.
Hey, I look in the papers it's just by the time I get up, all the good jobs are taken.
Gazeteye bakıyorum ama ben kalkana kadar iyi işler kapılmış oluyor.
Next time you see that lineswoman ask her how those ball boys get those jobs.
Çizgi kadını görmeye gittiğinde top toplayıcı çocukların nasıl seçildiğini sor.
But that was a long time ago and I was in-between teaching jobs.
Ama uzun zaman önceydi ve ben eğitim işlerindeydim.
And every time one of these greedy little whack jobs calls, that is one less agent looking for your child.
Ve bu paragöz sersemler aradıkça, ajanlarım telefona yanıt verdiği için oğlunuzu aramaya fırsat bulamıyor.
All this time, all them jobs is going to white people.
Bunca zaman o işleri hep beyazlar aldı.
Ben, at my age, staying healthy is a full-time job and I am too old to work two jobs.
Ben, benim yaşımda sağlıklı kalmak tam günlük bir iş ve ben iki işte birden çalışamayacak kadar yaşlıyım.
The people with these government jobs sit on their asses, taking their time.
Özellikle hükümet adına çalışan bu insanlar lanet kıçlarının üstünde oturup, zaman geçiriyorlar.
Anyone asks, you're between jobs and taking some time to figure things out.
Biri sorarsa, işler arasında kaldığını ve düşünmek için zaman ayırdığını söylersin.
This time it's two jobs.
Bu sefer iki göreviniz var.
This time next week they'll be out of jobs.
Haftaya bu vakitler işten atılmış olacaklar.
You wanna take some time, why don't you cut back from one of your other jobs?
Tatil istiyorsan diğer işlerinden birini bıraksana.
They'd never have time to do their jobs. Miss Woo.
Böyle bir durumda işlerini yapacak vakitleri kalmaz.
After years of rotting away in demeaning, go-nowhere jobs and spending our entire free time living in the past, we were wiseguys again.
Tüm boş zamanlarımızı geçmişte yaşayarak geçiriyorduk. Tekrar zeki adamlar olmuştuk.
According to this data, most of you did borderline jobs as parents- - namely cs.Z but, Ms. pinto- - yes, Howard, you and Dana fed yours and rocked it and gave it plenty of nap time,
Yani C'lik. Ama, Bayan Pinto... Evet, Howard.
But honestly, if I'm gonna have a meltdown every time I have no idea where he is then none of us are gonna be able to do our jobs.
Dürüstçe, eğer onun nerede olduğu bilmediğim her zaman eriyeceğim ve ikimiz de işimizi yapamayacak durumda olacağız.
If we do our jobs to the best of our abilities, by this time tomorrow it'll be like we never even knew each other.
İkimiz de işimizi en iyi şekilde yaparsak, yarın bu saatlerde birbirimizi tanımamış gibi olacağız.
You like hand-jobs fat bitches pissing on you all the time.
Elle muamele istersin. Şişko kızlar üstüne işesin istersin.
You're flying the ship, tracking the Restorians, operating life support, programming trajectories, a thousand and one jobs all at the same time.
Sen, gemiye uçuyorsun, Restorians'ı izliyorsun, yaşam desteğini çalıştırıyor, yörüngeleri programlıyorsun Aynı zamanda bin değişik iş
What about that time I said, " There's two jobs open at the block of stores.
"Bir blok dükkânda iki tane iş var" dediğim zamana ne diyorsun?
We all have regular jobs and this is what we do on our time.
Hepimizin bir işi var. Bunu sadece boş vakitlerimizde yapıyoruz.
This time next week they'll be out of jobs.
Gelecek hafta bu zamanlar işten atılmış olacaklar.
Were there any construction jobs during that time?
O dönemde okulda tadilat var mıydı?
It's time to give my men the space to do their jobs.
Şimdi adamlarıma işlerini yapmaları için izin vermeliyim.
I want to thank you all for coming down here, taking time off from your jobs.
İşinizi gücünüzü bırakıp buraya geldiğiniz için hepinize teşekkür etmek istiyorum.
A single mom who's working two jobs and still finds time to take her kid to soccer practice, that's a miracle.
İki işte çalışan bir annenin oğlunu futbol idmanına götürmeye zaman ayırabilmesi bir mucizedir.
Shit like that happened all the time on jobs.
Böyle şeyler iş sırasında her zaman olurdu.
Five jobs at one time, two of them on the Bridge.
İkisi Köprü'de olmak üzere bir seferde beş ayrı görev.
Every time I see what women do to themselves with these tit jobs... it makes me ashamed of what I do for a living.
Ne zaman kadınların göğüslerine yaptıklarını görsem kendi hayatımdan utanıyorum.
Some people reach a place in time where they've gone as far as they can... the place where wives and jobs collide with desire... that which is unknowable, and those who remain out of sight.
Bazılar insanlar zaman içinde, öyle bir yere varırlar ki burada istediklerini yapabilirler, burada karıları ve işleri bilinmeyen, görünmeyen bir arzu engeline takılırlar.
Well, we have a few vans out on jobs at once most of the time.
İş yaptığımız bir kaç kamyonumuz falan var işte.
I usually handle small-time stuff : Insurance jobs, divorces, things of that nature.
Genellikle sigorta işleri, boşanmalar ve buna benzer işleri alıyorum.
Yes, the Cylons keep coming after us time after time... and yes, we are still expected to do our jobs.
Evet, Cylonlar bizden sonra her an gelmeye devam ettiler ve evet, hâlâ işimizi yapmamız bekleniyor.
Creating jobs at a time of unemployment.
Bu işsizlik zamanında yeni iş imkanları yaratacağız.
Because we're just doing our jobs... and we don't really have time for juvenile games.
Çünkü biz sadece işimizi yapıyoruz... ve ayrıca bilgisayar oyunlarına ayıracak fazla vaktimiz yok.
Now, uh he has said that the future is so overwhelmingly overpopulated that there are simply no jobs in his time, and so he built a time portal and has come back to 21st century America, uh to find a job here.
Dediğine göre gelecekte nüfus o kadar fazlaymış ki artık iş bulmak imkânsızmış, böylece o da bir zaman geçidi yaparak iş aramak için 21. yüzyıl Amerikası'na gelmiş.
Hundreds of men who have lost their jobs to time immigrants are here having sex with one another.
İşini zaman göçmenlerine kaptıran yüzlerce adam burada birbiriyle cinsel ilişki kuruyor.
jobs 131
time to die 52
time to go home 94
time flies 78
time is running out 68
time to wake up 54
time is money 74
time is of the essence 71
time is up 41
time to go 627
time to die 52
time to go home 94
time flies 78
time is running out 68
time to wake up 54
time is money 74
time is of the essence 71
time is up 41
time to go 627
time travel 83
time to sleep 29
time to eat 55
time is 18
time will tell 62
time for bed 134
time to go to work 26
time to go to bed 19
time out 262
time to leave 25
time to sleep 29
time to eat 55
time is 18
time will tell 62
time for bed 134
time to go to work 26
time to go to bed 19
time out 262
time to leave 25
time job 218
time to get to work 16
time of death 270
time continuum 62
time to get up 91
time for breakfast 17
time thing 208
time low 44
time lord 48
time for dinner 25
time to get to work 16
time of death 270
time continuum 62
time to get up 91
time for breakfast 17
time thing 208
time low 44
time lord 48
time for dinner 25