English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ Y ] / You had a

You had a traducir turco

38,238 traducción paralela
If you had a gun, you could stop me.
Silahın olsaydı beni durdurabilirdin işte.
I know you had a stepdaughter named Charlotte who was an intern in Congressman Ellsworth's office.
Charlotte adında bir üvey kızın varmış Kongre Üyesi Ellsworth'ın yanında stajyermiş.
You had a son?
Bir oğlun mu vardı?
You had a switch vehicle stashed there.
Güvenli bir kaçış için ikinci bir araç vardı.
"We" meaning "you." You said you had a handle on what we should sell at our social.
Kitlemize ne satacağımızı çok iyi bildiğini söyledin.
You had a play date.
Oyun oynamak için arkadaşına gitmiştin.
You know, if you'd have told me you had a crush on Ms. Milner before we came here, I could've told you to wear a different color shirt ;
Buraya gelmeden önce, Bayan Milner'a abayı yaktığını söyleseydin başka renkte bir gömlek giymeni söylerdim.
I thought you had a shift.
Vardiyan var sanıyordum.
You had a hit?
- Sayı mı yaptın sen?
That... that hit you had at right field, that was a bomb. You're amazing.
Sağ taraftan yaptığın sayı inanılmazdı.
You had a hair in your eye.
Saçın gözüne giriyordu.
You had a history of harassing your neighbors, including dumping a bucket of dog waste on someone's front porch.
Komşularını rahatsız etme konusunda geçmişin var. Birinin verandasına köpek boku dökmek de buna dahil.
The guard said you had a beef with that guy.
Gardiyan o adamla alıp veremediğin varmış dedi.
Mr. Student council president, Have you had a chance to look at my proposal Updating the honor code to address cyber-bullying?
Öğrenci Konseyi Başkanı Bey siber zorbalıkla ilgili ahlak kuralını güncelleme konusundaki teklifime bakma fırsatı buldun mu?
Hey. If you had a second before we meet,
Toplantıdan önce vaktin var mı?
I didn't know that you had a...
Ben de sizin...
Um, you know... I had a great time the other day.
Geçen gün harika vakit geçirdim.
You think the two of them ever had a chance?
Sence ikisinin hiç şansı var mıydı?
And we know that you tried to harm Joe, so for a girl your age, there had to be a really big reason, and I just need to know...
Ve senin Joe'ya zarar vermeye çalıştığını biliyoruz. yani senin yaşında bir kız için çok büyük bir nedenin olmalı... ve bu yüzden bilmem gerekiyor...
Last night I had a dream that... that the queen did cast her curse, and I was the Savior, as you told me.
Geçen gece bir rüya gördüm Kraliçe laneti yapmış ve bana anlattığın gibi Kurtarıcı bendim.
You know, we had a deal, and you broke it.
- Anlaşmamızı bozdun.
Maybe the gas had a delayed effect on you.
Belki gaz seni geç etkiledi.
One thing that concerns me is that you chose to adapt an existing test, rather than creating a new one as I had requested.
Dikkatimi çeken bir şey, istediğim gibi yeni bir test yaratmak yerine var olanı uyarlamayı seçmendi.
I had a hunch you picked up a vibe last night and I didn't want you in your head about it.
Dün gece bir şeyler sezdiğin hissine kapıldım ve seni bu konuyla rahatsız etmek istemedim.
This would've been a whole lot easier if you had been considerate enough to die on your own.
Eğer kendi başına ölmeyi başarmış olsaydın ikimiz için de her şey daha kolay olurdu.
I had to restore my credentials as a doctor, and thanks to you, I've lost it all again.
Doktor olarak kazandığım güveni tekrardan kaybettirdiğiniz için size teşekkür ederim.
All that matters is that we had a family, and you destroyed it.
Tek isteğimiz bir aile olmaktı ve sen onu yok ettin.
We had a daughter, and you took her from us.
Bir kızımız vardı ama onu bizden aldın.
I learned that my mom had trouble communicating with you for a reason.
Annemin seninle iletişim sorunları olmasının bir sebebi olduğunu öğrendim.
We had a deal. You said you'd help me campaign.
Bana kampanyada yardım edeceğini söylemiştin.
You know, I finally had a breakthrough with Melissa.
Melissa ile sorunlarımızı hallettik.
She said last week you two had a fight.
Geçen hafta ikinizin kavga ettiğini söyledi.
You may have had enough for a... a warrant, but if you had enough to arrest me, you already would have.
Bunlar arama izni için yeterli olabilir ama beni tutuklamak için yeterli olsalardı, çoktan tutuklamıştınız.
I've never had a place that was just mine, you know?
Sadece bana ait bir evim hiç olmadı anladın mı?
Oh, okay, and here I was thinking you were so great because you didn't pressure me about what Barrett had on me, and yet here you go getting all judgy about what so happens to be a very elegant form of expression.
Pekala, Barrett'ın beni kendi tarafına çekmesinden dolayı bana kızgın olmadığın için ne kadar mükemmel birisi olduğunu düşünüyordum ama şu anki yargılayıcı ifadenin bu forma pek uymadığını fark ettim.
Too bad, I had a Rolex watch for you, it's yours, take it.
Ne kötü, sana bir Rolex saat armağan edecektim
You had me scared for a minute.
Bir an için korkuttun beni.
You know who else had crazy hunches? I'll give you a hint.
Başka kimin böyle çılgınca önsezileri vardı biliyor musun?
We knew we had to get a line out to you with our location.
Size yerimizi bildirmemiz gerektiğini biliyorduk.
The same way you had me run a background check on Raimy's softball coach?
Raimy'nin koçuna geçmiş araması yaptırdığın gibi mi mesela?
Steve Fishman had a restraining order against you.
Steve Fishman sana karşı yasaklama emri çıkartmış.
You had no idea what a jackpot you'd hit with me.
Benimle nasıl bir 12'den vuruş yaşardın bilemedin.
She had a rich, full life because of you.
Sayende zengin ve doyasıya bir hayat yaşadı.
Hey, listen, my dog just had puppies, and I thought, since you're covered with feces and I barely know you, I'd give you a delicate, snow-white, newborn puppy.
Dinleyin, köpeğim yavruladı ve düşündüm de her yanınız dışkı olduğuna göre ve sizi çok az tanıdığım için size bu narin, kar-beyazı yavru köpeği veriyorum.
I had a feeling you'd show up.
Geleceğine dair içimde bir his vardı.
I should have punched you right in the esophagus when I had a chance.
Hala şansım varken, senin ümüğünü sıkmalıydım.
- Had you drawn a picture poo-poo, would that have been a good gift for my Cece?
- Bir kaka resmi de çizdin mi, bu benim Cece'm için iyi bir hediye olur muydu?
Maybe I-I think I'm upset because this started out as a job that you had to take.
Kızgınım çünkü bu şey kabul etmek zorunda olduğun bir iş olarak başladı.
You know, Henry, we had a deal.
Biliyorsun Henry, bir anlaşma yapmıştık.
You know, Henry, we had a deal.
Biliyorsun Henry, bir anlaşma yaptık.
You never had a brain freeze before?
Soğuk bir şeyden başına ağrı girdiği olmadı mı hiç?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]