Ya burası traducir inglés
825 traducción paralela
- Dedim ya burası otel değil!
- I said this isn't a hotel!
- Ya burası?
- And this?
Ya burası ya da burası.
Here or here.
- Peki ya burası?
- What about here?
Dedim ya burası diye.
Here. I told you
Ya burası?
What about this one?
Ya burası?
Here?
Ya burası, burayı sen mi işletiyorsun?
What about this place, uh... you run it?
Ya burasıdır, ya da burasıdır.
Now, it either goes one of two places.
- Ya burası?
- And here?
Ya burası?
And here?
Ya burası?
How about here?
Burası özgür bir ülke ve insanlar saldırıya uğramadan soru sorabilirler.
'Tis a free country, and a man can ask questions without all this gusting.
Söyledim ya, burası evim.
I told you, where I live.
- Görüyorsun ya, burası benim yuvam.
- You see, this is my home here.
Burası ne tür bir otel ya?
What kind of hotel is this?
Evet. Burası kütüphane ya da okul gibi bir yer, öyle değil mi?
This is some kind of a library or school, isn't it?
Burası bir genç kıza, ya da herhangi birine uygun değil.
This is no place for a girl or anyone else.
Burası neredeyse Bayan Penrose'un saldırıya uğradığı yer, üç günde üç ölüm.
This is almost the very spot where Lady Penrose was attacked, three deaths in three days.
Orası ya da burası ne fark eder?
Here or there, what's the difference?
Burası Vaftizci John için şapel, kasapların piri ya da onun soylu kuzusunun yeri değil.
This is neither a chapel in honor to Babtist San Juan protection patron of the butchers, nor to its tender lamb.
Burası nehrin adının Ulanga'dan Bora'ya döndüğü yer olmalı.
This must be where the river changes her name from Ulanga to Bora.
İşte tam burası, Peter ile Roma'ya döndüğümüz yer.
In this very spot, Peter and I turned back to Rome.
Boşverin, iyi ya da kötü farketmez, gidebileceğimiz tek yer burası!
Never mind. Good air or bad, it's the only place we can go!
- Bize söylediklerinden... ya da yalanlarından 1 aylık maaşıma bahse girerimki burası karargahın yeri.
I'd bet a month's pay that that's their encampment.
Burası oradan ya da gittiğin herhangi bir yerden ne kadar farklı? Bir insan neden ikisinde de rahatça yaşayamasın?
What's so different about it here from over there or anyplace you go that one person couldn't live in both places just as easily?
Burası Bosna merkezinde, Tuzla'ya yakın bir mülteci kampı.
This is a refugee camp near Tuzla, en la Bosnia central.
Mekan burası mı? Ne mekanından bahsettiğini anlamadım.
I don't know what place ya mean, Buddy.
Burası ne ya?
Now, what is this?
Elimi aşağıya indiriyorum ve burası...
I put my hand on there and it's all...
Corfu'ya şöyle bir bakmış ve "Burası bana göre" demiş.
A baptism. He took one look at Corfu and said, "This is for me."
- Ya burası?
- There! Whazzat?
Burası ne tür bir otel ya?
What kind of inn is this?
Burası bildiğim Tokyo değil! Tokyo'ya gidelim.
Go back right now!
Artık yiyecek yetiştirmek için toprağı işlemek ya da uçsuz bucaksız araziye bakıp burası benim demek için içinde hiç istek, arzu kalmamıştır. Hayır, hayır.
You have no longer any desire, any temptation to dig into the earth to grow food or gaze at limitless land and call it your own.
- İşte esas nokta burası. Önce nazikçe aşağıya doğru ovuyoruz, sonra yukarıya,... ve tekrar aşağıya.
First we rub gently downwards, and then upwards, and then downwards again.
Ya burası, ne var orada?
Allow me.
- Meksika'ya gitti, burası sınıra yakın.
- Gone to Mexico. We're at the border.
Burası ya bir tarafın ya da diğerinin yönetiminde.
( Six ) It's run by one side.
Burası 1920 ya da 1925'lerdeki bildiğimiz Yeryüzü'ne benziyor.
This looks like old Earth around 1920 or'25.
Burası izleyiciler ya da düşmanın suç ortakları için bir yer değildir. Bu filmin belgemeye ve açıklamaya çalıştığı sürecin yazarları ve aktörleri için bir yerdir.
This is not a space for spectators, or enemy's accomplices, but for the only authors and main actors in the process that this film tries to document and explain.
Doğru ya, burası altın diyarı!
Why, hell, it's the golden country!
Burası saldırıya uğradı sanki.
The place was overflowing.
Uh, dinle, burası aslında benim yetki alanım değil, fakat ortalıkta dolaşmamın bir sakıncası var mı?
Uh, listen, this is not really my jurisdiction, but do... do ya mind if I browse around?
- Burası için Tanrı'ya şükretmeli.
- We should thank the lord for what we have here.
Burası pahalıya patlamış olmalı.
This must have cost quiet a lot.
İki galip, Brest-Litovsk'da bir araya geldi. Burası, Rusya'nın 1918'de Almanya'ya teslim olduğu şehirdi.
The two conquerors they had met in Brest-Litovsk, that it are the scene of the surrender Russian to Germany, in 1918.
Burası neresi ya?
What's this place?
Ha, yani burası şimdi Kasımpaşa'ya yakın mı yani?
Hmmm, then is this place close to Kasimpasa?
Bir ya da iki yıl içinde burası bir hayalet kasaba olacak.
In a year or two, this will just be a ghost town.
Burası nasıl bir yer böyle ya?
Hey, what kind of place is this here, anyway?
burası neresi 137
burası 1024
burası çok sıcak 100
burası güzel 53
burası benim odam 36
burası da neresi 23
burası benim evim 203
burası iyi 66
burası çok güzel 113
burası benim 31
burası 1024
burası çok sıcak 100
burası güzel 53
burası benim odam 36
burası da neresi 23
burası benim evim 203
burası iyi 66
burası çok güzel 113
burası benim 31
burası sıcak 33
burası soğuk 30
burası çok karanlık 29
burası mı 223
burası benim yerim 39
burası bizim evimiz 31
burası senin odan 23
burası senin evin 44
burası çok hoş 17
burası güzel bir yer 16
burası soğuk 30
burası çok karanlık 29
burası mı 223
burası benim yerim 39
burası bizim evimiz 31
burası senin odan 23
burası senin evin 44
burası çok hoş 17
burası güzel bir yer 16