English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ A ] / Anladın

Anladın traducir español

45,137 traducción paralela
Hayır, her şeyi yanlış anladın.
No, malinterpretaste todo.
Anladın mı?
¿ Entendiste?
- Ne demek istediğimi anladın.
Sabes a lo que me refiero.
Anladın mı?
¿ Entiendes?
beğenmezsen iade edemiyoruz. Anladın mı? - Anladım.
- no podemos volver atrás, ¿ de acuerdo?
Yakışıklı olduğunu ilk ne zaman anladın?
¿ Cuándo te diste cuenta de que eras tan guapo?
Beni anladın mı?
¿ Me entiendes?
Anladın mı?
¿ Lo entiendes?
- Yanlış anladın.
- No te equivoques.
Anladınız mı?
¿ Lo entendéis?
Bunlar gerçeği ortaya çıkarmamıza yardım edecek, anladın mı?
Van a llevar a la verdad, ¿ vale?
Ne? Anladın mı?
¿ Me has entendido?
Asla da olmayacak. Anladın mı?
Y nunca lo sabrá. ¿ Entendido?
Bunun ne olduğunu anladın mı?
¿ Comprendes lo que es esto?
Anladın mı?
¿ Vale?
- Sanırım yanlış anladın.
Creo que has tomado el camino equivocado.
- Anladın mı?
- ¿ Me entiendes?
Açıkçası şeklini koruması için, ambalajın üzerinde durması gerektiğini düşündüm, anladın mı?
Saben, creí que había que dejarlo, por lo que se quedaría en esa forma, ¿ saben?
Şimdi anladınız mı?
¿ Tú entiendes?
- Dizim artık beş para etmez, anladınız mı?
Mi rodilla es basura ahora, ¿ de acuerdo? ¿ Tu rodilla?
Anladınız ya, adamın Tumblr hesabı var ve adam beceriksiz. Bu kafiyeli fikrini gerçekten beğendik.
Sí, ¿ es posible tener Showtime gratis durante las próximas dos horas para ver si me gusta?
Anladın mı?
¿ Entiendes eso?
Anladın mı?
¿ Lo sabes?
Bence anladın.
Me escuchaste.
Bu boktan neden bahsetmediğimi şimdi daha iyi anladın.
Quizá veas por qué no quería hablar de esta mierda.
Nereden anladın?
¿ Cómo?
Peki, şimdi anladın mı?
Bueno, ¿ lo ves?
Web sitesinin nereden geldiğini anladın diye, O yüzden durduracaksın.
Porque averiguaste el origen de la página y vas a ponerle fin.
Anladınız mı?
¿ Me entiende?
Anladın mı?
¿ Lo entendiste?
Nereden anladın ya?
¿ Cómo puedes saberlo?
O zaman onun doğru kişi olmadığını anladım.
Y ahí fue que supe que no era el indicado para mí.
Bunu anladığını sanmıyorum.
- ¡ No! No creo que entiendas.
- Anladığınıza sevindim.
Me alegra que entienda.
- Anladığınıza sevindim.
Me alegra que lo entiendas.
Lucy ve arkadaşlarının neden hayalet gibi göründüklerini anladım galiba.
Creo que comprendo por qué Lucy y sus amigos parecen fantasmas ahora.
Ama benim anladığım kadarıyla 10K olduğun sürece benim işime yaramazsın.
Pero hasta donde puedo ver, hasta donde llega Diez Mil, no me sirves.
Beni anladığını hissediyorum, değil mi, Mr. Hyde?
Presiento que me comprende, ¿ o no, Sr. Hyde?
Sonra da bizim kahramanımız her şeyi olduğu gibi anladığından herifin kıçına doğru konuşuyor " Orada mısınız Bay Hendrickson?
"Tengo al jefe metido en el culo", y nuestro héroe... que se lo toma todo literalmente, ¿ no? Acerca la boca al culo del tío y dice : " ¿ Está usted ahí, Sr. Hendrickson?
Bana ne yaptığınızı anlattıktan sonra da sonunda bir şeyler yapma şansım olduğunu anladım.
Y luego, cuando me contaste todo lo que habías hecho... por fin vi mi oportunidad de hacer algo por mí.
Mesajımı anladığınıza sevindim.
Me alegra que haya reconocido mi mensaje.
Kendini iyi anladığın zaman
Cuando nosotros mismos nos entendemos bien..
Bu hafta sağlık sigortası planına başvuru sona eriyor. Ayrıca anladım ki, evliliği öneren son arkadaşın olmalıyım ilki değil. Ama ilki oldum.
La inscripción abierta termina esta semana y me doy cuenta que debería ser el último de sus conocidos que sugiriera el matrimonio, no el primero, pero ahí está.
Alkolle almaman gerektiğini söylediler, ama aslında alkolle birlikte kullanmalısın. Evet, anladım. Ayrıca baktığım bebek için bir çift lazım.
Oye, Quagmire, eres nuestro amigo, ¿ de acuerdo?
Anladığın kadarıyla onlara mı ait yoksa bir aracıya mı?
A tu entender, ¿ les pertenece a ellos o a un intermediario?
Sinyal gücünü ölçerek hangi Wi-Fi sinyalinin onların olduğunu anladım, sonra da bir gökkuşağı tablosu ile password'lerini sıfırlayıp kendime tam giriş izni verdim.
He usado un indicador de fuerza para determinar cuál red de Wi-Fi era la suya, y luego usé una tabla arcoíris para reiniciar la contraseña y darme acceso completo.
Bunun Halloween kostümü olmadığını anladım.
Se dieron cuenta que no era un disfraz de Halloween.
Ailemi gördüğümde aklımın bana oyun oynadığını sanmıştım ama şimdi bundan fazlası olduğunu anladım.
Creí mi mente me estaba jugando trucos cuando vi la visión de mi familia, pero ahora me doy cuenta de que es mucho más que eso.
Anladın mı?
¿ Lo ves?
Gerçekten öyle olduğumu anladığındaki bakışlarını görmek istemiyorum
No quiero ver su mirada cuando se entere que lo era.
Neler olduğunu anladığım zamanlarda, Çarpık adamın gerçek olduğunu, çok geçti.
Para cuando me di cuenta de qué ocurría, el hombre torcido era real y era demasiado tarde.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]