English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ A ] / Anladınız

Anladınız traducir español

7,880 traducción paralela
Anladınız mı millet? "Sakin".
¿ Lo entendéis? "Silencio".
Yani, onunla gerçek anlamda konuşmaya gittim.. içimdekileri dökmeye, anladınız mı?
- Fui a hablar con Sara para hablar con honestidad, y poner las cartas sobre la mesa.
Sanırım olayı kimin bildiğini artık anladınız.
Yo... Supongo que ahora tienes al hombre que realmente sabe.
Tam olarak ne anladınız?
¿ Qué ve exactamente?
Onun olduğunu nereden anladınız?
¿ Cómo sabe que fue él?
Görünüşe göre öğrettiğim dersi anladınız.
Parece que ustedes aprendieron la lección que quería.
Anladınız mı?
¡ ¿ Saben? !
Anladınız mı? - onu görmenize izin veremeyiz, çünkü sen de hastasın.
Entiendes, no podemos dejar que la veas, debido a tus síntomas.
Konumuz hediye falan değil, anladınız mı?
No tiene nada que ver con los regalos, ¿ de acuerdo?
- Ne dediğimi şimdi anladınız mı?
- ¿ Ven lo que hice ahí?
İntihar olduğunu neyle anladınız?
- ¿ Con qué evidencia concluyó que fue suicidio?
Bu ziyareti neden yaptığımızı anladınız mı?
Entiende por qué me veo obligado a visitarlo.
Polisler ağızlarındaki çörek pudrasını silene kadar arabamıza binip yola çıkmış olsak iyi olur. Anladınız mı?
permanecemos en el auto y en el camino antes de que se limpien el azucar de dona de sus bocas. ¿ Me entienden?
Anladınız mı lan?
¿ Me entienden o no?
Dünyanın bu kısmındaki mallar benimdir, anladınız mı?
Yo tengo la franquicia para esta parte del mundo,
- Benim için özel. Anladınız mı?
- Es especial. ¿ Comprendes?
Biz ailemizde bir gelenek olarak Noel'den önceki gece Noel'den Önceki Gece okuruz. Anladınız mı?
Por lo tanto, tenemos una tradición en nuestra familia donde leemos La Noche Antes de Navidad la noche antes de Navidad. ¿ Lo entienden?
Üzerine komik gözler ve beyaz pamuk sarmıştım, neden bahsettiğimi anladınız mı?
Tenía los ojos saltones en ello y los detalles de algodón blanco, ¿ saben de lo que estoy hablando?
- Ben olduğumu nereden anladınız?
¿ Cómo sabía que era yo?
- Anladınız mı?
- ¿ Me oyen?
- Beni anladınız mı askerler?
- ¿ Me oyen? - ¡ Sí, señor!
... ben nereye siz oraya. Anladınız mı beni?
¿ Me oyen?
Şimdi anladınız mı?
De esto les hablo.
Anladınız mı?
¿ Entendieron?
Resim yaptığımı nereden anladınız?
¿ Cómo sabes que pinto?
- Nasıl bir duygu olduğunu anladınız şimdi.
Ahora saben qué se siente.
Anladınız mı?
¿ Entienden?
Anladınız mı?
¿ Me entiendes?
Son birkaç mahkûm daha eklendi. Yaralar hala açık olsa da siz anladınız işte!
Los últimos presos acaban de ser unidos... y aunque las heridas aún están frescas...
Beni ve ağabeyimi rahat bırakın, anladınız mı lan?
Déjeme en paz, deje a mi hermano en paz, ¿ me escucha maldita sea?
Anladınız mı?
¿ Entiendes?
Bugün orada olanların sorumlusu benim anladınız mı?
Lo que pasó hoy aquí es mi culpa. ¿ Entendido?
Anladınız mı?
¿ Entendido?
Anladınız mı?
¿ Es suficientemente simple?
Anladınız değil mi?
Uds. me entienden, ¿ verdad?
- Anladınız mı?
¿ Entiendes?
Anladınız mı, Bay Hale?
¿ Está claro, Sr. Hale?
- Eğer kendini öldürürsen gerçekten hayatını kaybetmeyi hak ediyorsundur, anladınız mı?
Si te matas, te mereces literalmente perder la vida. ¿ Sabes a que me refiero?
Anladınız mı?
¿ Entendido? Bien.
Anladığım kadarıyla USPIS'teki koca adamlardan yardıma ihtiyacınız var.
Tengo entendido que necesitan una ayudita de los tipos grandes del USPIS.
Bebek neyi sevip neyi sevmediğini bana söyler. Bebekleri anladığınızı sanmıyorum, Bayan Wick.
No creo que sepas mucho de niños, Srta. Wick.
Anladınız mı?
¿ Ven?
Hiç fark etmez Jason asla birlikte olamayacaksınız, bunu anladığını sanıyordum.
- Eso no cambia nada, Jason. Nunca podrán estar juntos... Creí que lo habías entendido.
Ama sadece güvende olmak için birbirimizin rahatsız edici özelliklerinin bir kaçını yazabiliriz, sınırların dışında olmasını istediklerimizi, anladın mı?
Pero solo para asegurarnos, podríamos escribir algunos de los molestos comportamientos del otro que no queremos que haga, ¿ sabes?
Protestocuların istekleri karşılandığından ekip tehlikeyi atlatmış olmayı umuyordu. Ama kısa süre sonra yalnız olmadıklarını anladılar.
Pero poco después se dieron cuenta de que no estaban solos.
Efendim, kriz mesajından sonra kamuoyu yoklamalarında çoğu kişi durumun ne kadar kötü olduğunu sadece sizin anladığınızı söylüyor.
Al medir el mensaje de crisis en las encuestas... mucha gente está diciendo... que usted es el único que ve lo mal que están las cosas.
Kızını anladım, peki, eşine ne oldu?
¿ Qué le pasó a su esposa?
Gizeml... Gizemli kız falan yok, anladın mı?
No hay chica misteriosa, ¿ de acuerdo?
Sonra anladık ki dekanın 17 yaşındaki kızıymış.
Resultó ser la hija de 17 años del decano.
Mekk Burger'deyken beni neden yalnız bıraktığını şimdi anladım.
Yo sé por que me dejó en MEKKBurger.
Ne demek istediğimi anladınız ama Tony anlayamadı. - Ömür boyu mu?
- de por vida.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]