Bir anlamı yok traducir español
2,485 traducción paralela
Aslında şirket batmak üzereyken bunun pek bir anlamı yok bana kalırsa.
No veo el sentido de hacer eso, cuando la compañía se está hundiendo.
- Bunun bir anlamı yok.
Eso no tiene sentido. Piensa, McToma.
Kot pantolon ve t-shirtgiymenin bir anlamı yok değil mi?
Pues no tiene sentido usar jeans ¿ Verdad? .
Onlarla ölmenin de bir anlamı yok.
Y no tiene sentido morir con ellos.
Hey, tek dediğim 20 davanın pek bir anlamı yok.
Yo sólo 20 casos no significan nada.
Bence aynı talep ile Baxter'a gitmenin pek bir anlamı yok.
Deberíamos intentar alejar los casos de él.
Bunun bir anlamı yok. Git, birkaç resim çek, tamam mı?
Es inutil, esta montando el numerito.
Kahramanı oynamanın bir anlamı yok.
No tiene sentido jugar al héroe.
Burada kalmanın bir anlamı yok.
No te quedes aquí
Büyük bir anlamı yok.
No hay una razon.
Evet ama, şey, bir anlamı yok.
Sí, pero, la verdad, no significa nada.
Bilmiyor, konuşmanın da bir anlamı yok.
Él no sabe, nosotros no hablamos.
Bir anlamı yok.
No significa nada.
Burada olmanın bir anlamı yok.
Mira, no tiene razón estar aquí.
Artık babanı korumanın bir anlamı yok.
Ya no es necesario seguir protegiendo a tu padre.
Bir anlamı yok, Bundan kaçamam...
No tiene sentido, no puedo escapar de...
Hayatımın artık hiçbir anlamı yok. Tek düşüncem ardımda bir iz bırakmadan çabucak yok olup gitmek sırra kadem basmaktı.
Mi vida dejó de tener sentido, mi único pensamiento era desaparecer, perderme, deprisa, completamente, sin dejar rastro.
Evet, bir diş buldu ama bunun bir anlamı yok, değil mi?
Encontró un diente, pero eso no significa nada, ¿ o sí?
Hiç bir anlamı yok.
Es absurdo.
Ally, bunun bir anlamı yok.
Ally, no tiene importancia.
-... konu şu ki, matematiğin bir anlamı yok.
- Pero no tiene sentido.
Bir anlamı yok ya. Kısa zaman önce birkaç arkadaşla yaptırmıştık.
Solo una tontería que inventamos mi amigo y yo hace un tiempo.
- Hoşuna gitmiyorsa, devam etmenin bir anlamı yok.
No, no, mira, no hay razón para continuar si no te gusta.
- Sen olmadan, nefes almamın bir anlamı yok.
Sin ti no hay razón para respirar.
Bunun hiç bir anlamı yok.
Eso no tiene ningún sentido.
- Bir anlamı yok. - Ne?
- No tiene sentido, de todas formas.
Yani, Ben olmadan, artık bir anlamı yok.
Quiero decir, sin ben, no es nada, así que...
Bunun bir anlamı yok.
No es nada.
Onsuz hayatın bir anlamı yok.
No vale la pena vivir sin ella.
Doktorluk lisansı olmadan alınan bir dereceninde hiçbir anlamı yok.
Y una licenciatura sin licencia no tiene sentido.
- Oda ışıkla doldu, bunun bir anlamı yok.
llena de luz. - Eso no significa nada.
Bir anlamı yok bile bu söylediğinin.
Eso no tiene sentido.
Dün gecenin senin için bir anlamı yok mu?
¿ Lo de anoche no significó nada?
Ayrıca, artık onları değiştirmenin bir anlamı yok.
Además, no tiene sentido cambiarlas ahora.
Vaatler, sorumluluklar, duygular bunların hiçbirinin senin için bir anlamı yok.
Promesas, compromisos, sentimientos.. .. no significan nada para tí.
Senin ; gerçek, anlam dolu, uzun bir ilişki.. yaşama yeteneğin yok. Çünkü işler zor giderse pes ediyorsun.
Eres incapaz de tener una relación a largo plazo porque cuando las cosas se ponen difíciles, sales huyendo.
Ve kadınların tam anlamıyla bir kimlikleri yok.
Las mujeres literalmente no tiene identidad.
Şu anda tam anlamıyla bir sigortam yok.
Ahora mismo no tengo exactamente un seguro médico.
Mavi Çekirdek ile Kırmızı Çekirdek bir araya gelirse ikiniz de ölürsünüz. Anlamıyorum, neden beni yok etmedi?
No lo entiendo.
Tam bir ezik gibi hissediyorsun ve kendinden iğreniyorsun, tiksiniyorsun hayatın hiç anlamı yok, her şey bitti aslında ölüsün, vs... vs...
De donde te viene este sentimiento de fracaso, Este asco, este desprecio, Y la vida no rima con nada, Todo está acabado, En una palabra, estás muerta, Y bla bla bla...
Tamam, bundan bir anlam çıkarmamızın hiç gereği yok şimdi.
No hay que ponernos dramáticos.
- Hiçbir fikrim yok, ama babana bir şey söylememesi, bir şeyler istemesi anlamına gelir.
- No tengo idea, pero si no se lo ha dicho a tu padre, significa que quiere algo a cambio.
Yeniden başka bir ülkeye gönderilebilirim, bu yüzden şu an için bir yere yerleşmenin anlamı yok.
Es sólo que probablemente conseguiré una destinación al extranjero de nuevo, es por esto que... no vale la pena Estoy echando raíces ahora mismo.
Bir anlam çıkarmaya gerek yok.
No tiene por qué significar nada.
O halde seni hayatta tutmanın bir anlamı da yok.
Entonces, no hay razón para mantenerte con vida.
İbne, çok kötü bir kelimedir. Homoseksüel anlamına gelir ve homoseksüel başka bir erkeği seven adamdır. Bunda yanlış bir şey yok.
"Marica" es una palabrota para hablar de un homosexual, y un homosexual es un hombre que ama a otro hombre.
Yalan söylemesinin bir anlamı yok.
- No tenía motivo para mentir.
- Sadece bütün bu olanlar değil sığınacak bir yer bulmamızında anlamı yok.
- Ahora no solo estamos fuera de curso, No tenemos los medios para encontrar un puerto.
Siz ikinizin nasıl Bravo'da bir programı yok, anlamıyorum.
¿ Porqué ustedes no tienen un show en Bravo? .
Serena, partiye neden bu adamla geldiğini anlamıyorum beni kıskandırmaya çalışıyorsan, bunun için bir sebep yok, seni buraya ben davet ettim.
Serena, no sé por qué estás aquí con ese chico. Es decir, si intentas ponerme celoso, no hay motivo para ello. Quiero estar aquí contigo.
- Anlamıyorsun ki, bir şeyden anladığın yok.
Tu que sabes. Tu no sabes nada.
anlamı yok 36
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yoktu 131
yok bir şey 967
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok bir şey 967
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73