English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ K ] / Kârı

Kârı traducir español

2,624 traducción paralela
Bir Unut Gitsin kârımız oldu değil mi beyler?
Yo, yo, yo... Éstas ahorran Olvídame-ya, ¿ cierto, amigos?
- Peki bundan benim kârım ne olacak?
- ¿ Qué hay en eso para mí?
Kârımızın büyük ölçüde yükseldiğinin altını çizmen gerçekten çok önemli.
Y es crucial que resaltes que los beneficios son enormes.
Kısa günün kârı.
Te diré que fue un gran día de trabajo.
Cumhuriyet Şehri'nin savaşa girmesini ve kârının büyük bir kısmını kendine alacağı işleri elde etmek istiyor.
Quiere a Ciudad República en la guerra, y quiere controlar el negocio para sacarle el mayor beneficio.
Araba kokularının kârı yüksekti, değil mi?
Los desodorantes ambientales dan buenas ganancias, ¿ cierto?
Ama eğer haklıysam, Bay Goldman,... siz de kendinizi bu cinayet ve adam kaçırmadan kazandığınız kârı açıklayamazsanız siz de yanarsınız.
Pero estoy en lo cierto, Sr. Goldman... y si usted sólo se queda sentado admirando los dividendos del secuestro... y asesinato, usted también arderá.
Eğer satılırsa, kârı ben alırım.
Si se vende, me quedo con las ganancias.
Peki. Kışlık kârım da gidiyor.
Bien, bueno, ahí va mi beneficio para el invierno.
- Yok. Bize ne kârı olur ki?
¿ Qué lograríamos con eso?
şirketin kârının yüzde onudur.
Mis honorarios son del diez por ciento de los beneficios de la empresa.
Aklına, bakmamız akıl kârı olan birileri geliyor mu?
¿ Puedes pensar en alguien que deberíamos investigar?
Bağışla. İş avukatı olduğundan sadece işin kârına odaklanıyor.
Perdónalo, Gerard es un abogado de negocios tiende a ver todo desde el punto de vista del beneficio.
Tümüyle, kâr odaklı üretime ve sürekli büyümeye yönelik bir toplum olduk, peki, ne uğruna?
Somos una cultura adicta a la ganancia, la producción, y el crecimiento perpetuo, pero ¿ a qué costo?
Çok uluslu şirketler, ölü bir gezegenden artık kâr sağlanamıyacağını ne zaman öğrenecekler?
¿ Cuánto tiempo hasta que las corporaciones multinacionales entiendan que no pueden obtener un beneficio de un planeta muerto?
Kâr güdüsüne inanırım.
Creo en el motivo de ganar dinero.
- Kâr payları!
- ¡ Dividendos!
Ve herkese bunun bir kaza olduğuna inandırdığını ve yanına kâr kaldığını.
Y que hiciste creer a todos que fue un accidente y te libraste.
Aster Şirketler Grubu bu sene rekor kâr artışı sağlamış durumda.
Aster Corps ha visto incrementar los records en ganancias este año.
Kâr ve kurumsal hırsın sürüklediği distopyan bir kâbus yapım aşamasına gelmiş durumda.
Motivados por las ganancias y codicia corporativa, es una pesadilla espantosa en gestación.
Ve bu olayın yanına kâr kalmasını sağlarsam da adam değilim. Bunu o masum kızın haysiyetini korumak ve annesine daha fazla acı çektirmemek için yapacağım.
Será mi maldición el que permita que se ahora se salga con la suya solo porque tratamos de proteger la reputación de una chica inocente, y hasta ahora solo para causarle a su madre aún más dolor.
Hayallerini kırmak istemem, ama bu kâr amacı gütmeyen bir tiyatro.
Siento quitarte la ilusión, pero esto es teatro sin beneficios.
Yanına kâr mı kalacak?
¿ Él se sale con la suya?
Yani, yaptığın yanına kâr kalsaydı anlatır mıydın?
¿ Creo que si pudieras... tu sabes, si pudieras manejar eso, dirias algo?
"Tanrı... Ve kâr için."
"Con Dios... y el beneficio".
Bu kâr, vizyondan gelir.
Y ese beneficio surge de la visión.
Etrafta Daniel'ın ölmesini isteyenler var anne. Eğer yanına kâr kalacaklarını bilseler bunu kendi elleriyle yapacak insanlar var.
Mamá, aquí hay gente que quiere ver a Daniel muerto, gente que lo haría por sí misma, si pensasen que pudiesen salirse con la suya.
Burası olay mahalli ve sen bundan kâr etmeyi mi istiyorsun?
Esta es una escena del crimen e intentas convertirla en una ganancia?
Otel, kâr...
El hotel...
- Bu yanına kâr kalmaz.
- Jamás te saldrás con la tuya.
Bu yanına kâr kalmaz.
Nunca te saldrás con la tuya.
Bu yanına kâr kalmayacak.
No te saldrás con la tuya.
Bu yanına kâr kalmayacak.
Nunca te saldrás con la tuya.
Bir karı kocanın arasına gireceksin ve bu yaptığın yanına kâr mı kalacak?
¿ Crees que puedes meterte con un hombre y su esposa y salirte con la tuya?
Yanına kâr kalmasına izin veremeyiz.
No podemos dejar que se salga con la suya.
Yaptığın yanına kâr kalmayacak.
No te saldrás con la tuya, ¿ sabes?
Laura Sheppard bizim kâr amacı gütmeyen bağışçı destekli kuruluşumuzla ilişkilendirebileceğimiz bir isim değil.
El nombre de Laura Sheppard no puede estar vinculado a una organización donante sin ánimo de lucro.
Hiç terlemeden % 60 kâr yapacaksın.
Estas viendo un un margen del 60x100 / und.
Kâr ve kurumsal hırsın sürüklediği distopyan bir kâbus yapım aşamasına gelmiş durumda.
Guiados por beneficios y ambición corporativa. Es una pesadilla distópica en el hacer.
Şirketin kâr etmeye devam etmesini istiyorsan...
Si queremos que la compañía tenga ganancias...
Yani, kendilerine "kâr amacı gütmeyen" sıfatını yakıştırdıklarına göre seni çıkarmaya yetecek kadar paraları var demek ki.
Digo, cuando se llaman a sí mismos "sin fines de lucro" es que que tienen dinero para sacar tu trasero de aquí.
Büyük halam Verna bir set radyal lastikten 20 dolar kâr etmek için Cordia'dan Macon'a kadar 100 km yol yapıyor.
Mi tía Verna condujo 96 Km. de Cordia a Macon para ahorrar $ 20 en un juego de neumáticos.
Kâr ve kurumsal hırsın sürüklediği distopyan bir kâbus yapım aşamasına gelmiş durumda. Aster Şirketler Grubu'ndaki iyi arkadaşlarımız gururla sunar.
Guiada por las ganancias y la avaricia corporativa es una pesadilla distópica siendo entregada a ustedes por nuestros buenos amigos aquí de Aster Corps.
Kâr haneni artırmak için anneni bile sırtından bıçaklarsın.
Apuñalarías por la espalda a tu propia madre con tal de aumentar tus beneficios.
Ama o kadın bunu senin yanına kâr bırakmaz.
Ella no permitirá que eso siga en pie.
Tüm bu yenilemeleri karşılayacak kadar büyük bir kâr.
Bastante grande como para pagar todas estas renovaciones.
- Benim kârım ne?
- ¿ Pero?
Evet, ayrıca kâr da etmiş oluyor.
Y saca muy buen provecho.
Kâr getirmeyen bir sürü davan var.
Tiene un montón de casos no rentables.
Kâr edeceksin.
Harás un beneficio.
Yanlarına kâr kalmasına izin veremeyiz!
No podemos dejar que se salgan con la suya.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]