Uygun değil traducir español
4,307 traducción paralela
Bilimin ve teknolojinin geldiği noktaya bakarsak, daimi hareket kuramının ardından koşturmak gerçek bilim adamları yerine idealist veya şairlere daha uygun değil mi?
Considerando el estado actual en ciencia y tecnología... ¿ el movimiento perpetuo no será más una búsqueda... para idealistas y poetas, que para verdaderos científicos?
Londra'nın havası bana pek uygun değil, yoksa kadınlar peşimden ayrılmazdı.
- Lo sé. El aire en Londres en realidad no me conviene, de lo contrario las mujeres por lo general se babearían por mí.
Küçük olanlar yemek için uygun değil, yalnızca yem olarak uygunmuş.
Pero no servían para comer. Sólo se usaban como cebo.
- Vücudum buna uygun değil.
- No, no tengo físico.
Burası park için uygun değil.
Eso no es un buen lugar.
Burası uygun değil.
Este no es el lugar.
- Kıyafetim pek uygun değil gibi.
- Realmente no estoy vestida para esto.
Dedektif, yaptığın hiç uygun değil.
Sargento, esto es inapropiado.
Uygun değil mi?
¿ Ella no es adecuada?
Akla uygun değil.
No tiene ningún sentido.
Sanırım Poirot'nin ahlakı bu iş için uygun değil.
Creo que Poirot tiene la moral inadecuada para ese trabajo.
Bu uygun değil.
Esto no es apropiado.
- Her neyse, uygun değil.
Además, no es conveniente.
Birinci kat yaşamak için uygun değil.
La planta baja no es habitable.
- Buluşamayacak olman akla uygun değil.
No es posible que no puedas.
Kaldığım yer size pek uygun değil.
El lugar donde vivo, no está a tu nivel.
Daha azı bizim için uygun değil zarar ederiz.
No es práctico para nosotros cobrar menos... Vamos a entrar en pérdidas.
- Katılıyorum ama Broadway'e uygun değil.
Estoy de acuerdo, pero no es para Broadway.
Aktris kavgaları, yönetmenin uçkuru, boşanma, aldatma... New York Times'e uygun değil.
Enemistades entre actrices, directores acosadores, divorcios, traiciones... y eso no está bien para el New York Times.
Sahneleyeceğimiz parça pek aileye uygun değil, tamam mı?
Vamos a hacer un número que no es precisamente para menores, ¿ sabéis?
Bak, çaldığın her şarkı harika ama Ronnie'nin sesine uygun değil.
Mira, todo lo que has tocado es genial, pero no es la voz de Ronnie.
Bu sadece uygun değil. Başka bir erkeğin sahibi olduğu göğüsler hakkında konuşmak.
Es solo que es inapropiado hablar de los pechos de otro hombre.
Bu hiç uygun değil.
Simplemente no es apropiado.
Şu an kanların çoğu ortalıktaki virüs yüzünden uygun değil.
Y la mayoría de la sangre ahora esta contaminada, por ese bicho.
Bu yasaya uygun değil.
Es ilegal.
Doğrusunu isterseniz 10-15 yıl okuyup da ondan sonra iş bulamamak bana uygun değil.
Y honestamente no me veo yendo a la escuela 10 o 15 años sólo para no poder encontrar trabajo.
Hayır! Nikki sana uygun değil.
Nikki permite que hagas lo que sea.
- Hayır! Nikki kesinlikle sana uygun değil.
Nikki no te hace nada bien.
Doğa ana bize uygun değil.
La madre naturaleza no está hecha para nosotros.
Bu sizin becerilerinizdeki bir adam için uygun bir yaşam değil.
No es vida para un hombre con tus habilidades.
- Hem kötü bir zaman, hem de uygun bir zaman değil.
Es un mal momento. es... Es inapropiado.
- Ancak, şu işe aldığın adam baştan sona yetersiz ve yeteneksiz ve bu pozisyona hiç de uygun biri değil.
Este hombre que contrataste era groseramente inepto e inadecuado para el puesto.
Burası bu konuyu konuşmak için uygun bir yer değil.
Quizá no sea el lugar apropiado.
Afedersin. Gelmek için uygun bir saat değil.
Lo siento, no es el momento adecuado para que vengan.
Çok uygun, değil mi?
Es de lo más agradable, ¿ n'est-ce pas?
- Şimdi uygun bir zaman değil. - Bazı işlerim var
Ahora no es un buen momento.
- Uygun, değil mi?
Es adecuado, ¿ no creen?
Burası yetişkin bir kadına uygun bir yer değil.
No es propiamente un domicilio para una mujer adulta.
Burasi sana uygun bir yer degil.
Este no es lugar para usted.
Askeri kamplar, bir leydiye uygun yerler değil.
Un campamento militar no es lugar para una dama.
Krallığın mali durumunu sahipsiz bırakmak için uygun bir vakit değil.
No es buen momento para dejar desatendidas las finanzas de la corona.
Onlar için uygun bir yer değil hiç.
La verdad no es lugar para ellos.
Çok şık değil ki bize çok uygun.
No es demasiado pomposo, lo cual es bueno para nosotros.
Birbirinize hiç uygun olmadığınız düşünülürse bir yıl epey büyük başarı, öyle değil mi?
Bueno. Un año es bastante notable, dado que son totalmente incompatibles, ¿ no?
Çok naziksin ama hiç uygun bir zaman değil.
Bueno, eso es... muy bonito, pero no es un buen momento.
- Uygun bir zaman değil.
¿ Saben qué? No es buen momento.
Şaka için uygun bir zaman değil.
Este no es momento para estar bromeando.
Bunu tartışmak için uygun bir gün değil.
No es el día para tener la discusión.
- Bence, o bize uygun birisi değil.
Bueno, no creo que ella sea la correcta para nosotros.
Sorun değil bence ona uygun.
Creo que está bien. Es apropiada para su edad.
Konuşmak için uygun bir yer değil evlat.
No es el mejor lugar para hablarlo, hijo.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25