English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ V ] / Vakit yok

Vakit yok traducir español

1,419 traducción paralela
Bugün çok güzel bir gün olacak, yine de abuk sabuk şeyler için vakit yok.
Hoy va a ser un gran día, pero no hay tiempo para pequeñeces.
- Hayır. Vakit yok.
- No, no hay tiempo.
Kültür için vakit yok.
No hay tiempo para la cultura.
Egzersiz yapmak için vakit yok.
No hay tiempo para el ejercicio.
Aşk için vakit yok.
No hay tiempo para el amor.
Açıklama yapmaya vakit yok.
No hay tiempo para explicaciones.
Vakit yok!
No nos queda tiempo.
Göğüs boşluğu kurumadan önce, Travma'ya götürün. Çok vakit yok!
Llévenlo a Trauma antes de que entre en la cavidad pleural. ¡ No hay tiempo!
Kırmızı saten için vakit yok, Lilly.
Pero no hay tiempo para seda roja, Lilly.
- Baba, artık vakit yok.
- Papá, no queda tiempo.
- Artık vakit yok, baba.
- No queda tiempo, papá.
Krep için vakit yok, tatlım.
- ¡ No! No hay tiempo para tortitas, cariño.
Vakit yok.
- No hay tiempo.
Vakit yok! Kralı uyarmalıyız.
No hay tiempo para eso, tenemos que avisar al rey.
Danny, bekle! Dinler misin? Vakit yok.
- Danny, espera, escucha- - - ¡ No hay tiempo!
General, vakit yok!
¡ General, no queda tiempo!
Vakit yok bu gece insanları öldürmeye başlayacağını söylüyor.
No tenemos tiempo, dijo que empezará a matar esta noche.
İkincisi için vakit yok.
No tendréis tiempo para darle otro.
Takımının yapması gereken çok şey var ama vakit yok.
Su equipo tiene mucho que hacer y tiene poco tiempo.
Lütfen Bay Jackson... fazla vakit yok.
Ahora, por favor, Sr. Jackson... no hay mucho tiempo.
Ama kutlamaya vakit yok.
Pero no es tiempo de celebraciones.
Giyinecek vakit yok.
- No. No hay tiempo de vestirse.
Eh, dans edecek vakit yok.
Sí, no tengo tiempo para bailar.
- Kahraman olmaya vakit yok.
No es momento de ser héroe.
- Vakit yok!
- ¡ No hay tiempo!
Hoşçakal demeye vakit yok.
No hay tiempo para despedirse.
Yürümeye vakit yok.
- No hay tiempo para caminar.
Vakit yok, Şef!
¡ No tenemos tiempo, Jefe!
Hayır, vakit yok.
No. No hay tiempo.
Eğer belediye başkanı brifing isterse, ona söyleyin sadece bir kere brifing verebilirim ikinci kez için vakit yok, tamam mı?
Si el concejal quiere un informe, dile que le dare uno despues de la conferencia de prensa asi no tengo que informarlo dos veces, okay?
- O kadar vakit yok.
No hay suficiente tiempo.
- Vakit yok. Emmeyle çıkarmalıyız.
No hay tiempo.
Düşünecek vakit yok! Aklınıza ilk geleni söyleyin.
Digan lo primero que se les ocurra.
- Tahlilleri baştan aşağı tekrarlamalıyız. - Vakit yok!
- Necesitamos otro examen de cortisol- -
- Hayır, hiç vakit yok.
- No, no hay tiempo.
- Danny, üzgünüm ama vakit yok.
Danny, no hay tiempo. Lo siento.
- Jack and Kate - - Vakit yok!
- Jack y Kate- - - ¡ No hay tiempo!
- Ama vakit yok.
No hay tiempo.
Yemek için vakit yok, Christian.
No tengo tiempo, Christian.
Vakit yok. Şoka girmek üzere.
No hay tiempo, va a entrar en shock.
Harcayacak vakit yok!
¡ No hay tiempo que perder!
- Ama... - Üzgünüm Ruth strateji toplantısına vakit yok.
- Lo siento, Ruth, no hay tiempo para más...
- Vakit yok.
- No hay tiempo.
Ya silahın nerede olduğunu biliyor ve bizimle oynuyor ya da hiçbir fikri yok, bu durumda vakit kaybediyoruz.
O sabe donde está el arma y está jugando con nosotros, o no tiene ni idea. En cuyo caso estamos perdiendo el tiempo.
Vakit öldürmeye gerek yok!
Deja de bromear.
-... tekrar kontrol etmeliyiz. - Vakit yok, Şef!
¡ No tenemos tiempo, Jefe!
Hiç vaktim yok... Neden vakit yaratmıyorsun.
¿ Porqué no se hace tiempo?
Yok, harika vakit geçiriyorum.
No, lo estoy pasando estupendamente.
Vakit yok, Lois. Mümkün olduğu kadar uzaklaşmak zorundasın.
Aléjate lo más que puedas.
Bunun için vakit yok.
¡ No hay tiempo para esto!
Vakit yok.
No hay tiempo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]