Yalan değil traducir español
1,908 traducción paralela
Bu yalan değil.
No miente.
Bu yalan değil sadece kimlik gizleme.
No estás mintiendo. Solo ocultas tu identidad.
Söylediğiniz yalan değil.
No está equivocada.
- Yalan değil. Sen hatırlamıyorsun.
- Lo es, sólo que no te acuerdas.
Bay Jackson bu yalan değil!
Sr. Jackson, usted no está vivo.
Senden hoşlandım. Bu bir yalan değil.
Me gustaste, eso no era mentira.
Ama yalan değil ki.
Pero no estoy mintiendo.
Ben de doktorum, teknik olarak yalan değil.
Soy doctor, así que técnicamente no fue una mentira.
Yalan değil.
No es mentira.
Cidden yalan değil ama.
Pero en realidad, no estaba mintiendo.
Avukata nasıl yalan söylenir biliyorsun, değil mi?
Sabes cómo mentirle al abogado, ¿ verdad?
Yani, senin kıçını kurtarmak için değil, şirketi kurtarmak için yalan söylemeliyim.
Así que no debería mentir para salvar tu trasero. Debería mentir para salvar la compañía.
Şimdi, yalan söylese bile fark edemeyecektin, değil mi?
No verías eso si mintiera, ¿ verdad?
Bu beni korumak değil, bana yalan söylemek.
Eso no es protegerme, eso es mentirme.
Ama yalan söylediğini öğrenirsem üzüleceğim kadar değil.
lo estaré, pero no tanto como si me entero de que estás mintiendo.
Yalan söylüyorsun, değil mi?
¿ Estás mintiendo, cierto?
Yalan söyleyip beni korumaya çalışmıyorsun değil mi?
¿ No me estás mintiendo, para proteger mis sentimientos?
Yalan söyleme becerimizi yalnızca dış dünyaya karşı kullanacağız. - Birbirimize değil. - Anlaştık.
Sólo usaremos nuestro talento de mentirosos hacia el mundo externo, no entre nosotros
Sana yalan söyledim, çünkü o zaman babamı bulmak için her şeyi yapmaya razıydım. Ama artık değil.
Te mentí porque, en ese momento, estaba dispuesto a hacer lo que sea para encontrar a mi padre, pero ya no.
Mezar ölüler içindir, sağlar için değil. Demek yalan söylüyorsun.
Es para un muerto, no para un vivo, por tanto, mientes.
Sağ yalanı değil nasıl olsa ölü yalanı, mezarda kalır.
Es una mentira viva, señor, y ahora vuelve con vos.
- Bana yalan söylemezsin, değil mi?
- ¿ No me mentirías?
Yani gerçeği söylediğin tek zaman Rubin'e yalan söylerkendi, değil mi?
La única vez que decías la verdad es cuando le mentías a Ruben, ¿ no es así?
Sadece ona değil, bana da yalan söyledin.
No le mentiste a él. Me mentiste.
Yalan mı? Belki. Ama katil olduğumu değil.
Mentirosa... tal vez pero no asesina.
Ne zaman yalan söylediğini anladığımı biliyorsun, değil mi?
¿ Sabes que puedo saber cuando alguien miente?
Senin için yalan söylesin diye onu tehdit ediyordun, değil mi?
Estabas amenazando a Kristin para hacer que mintiera por ti, ¿ verdad?
Yalan söyledin, değil mi?
Estás mintiendo, ¿ cierto?
Tamam. Kim yalan söylüyormuş diye bilme yeteneğin var, değil mi?
Bien. ¿ Tienes habilidad para saber quién miente?
Yalan söylüyor, değil mi?
Miente, ¿ verdad?
Yalan söylediğini anlayabilirsin, değil mi? Tamam.
Puedes ver que miente, ¿ cierto?
Yalan söylediklerinin farkındasın, değil mi?
Te diste cuenta de que estaban mintiendo, ¿ verdad?
Asıl onlar yalan söylemediklerinin farkında değil.
Ellos no se dieron cuenta de que no estaban mintiendo.
Yalan söylediğini farz etmek adil değil.
Bueno, no es justo suponer que esté mintiendo.
Yalnızca bize değil kendine de yalan söylüyor.
No sólo miente, se miente a sí mismo.
Banliyö sakinleri sadece yabancılara değil birbirlerine de yalan söyleyeceklerdir.
Bueno, los habitantes del suburbio no sólo le van a mentir a los de afuera. Se mentirán entre sí y a sí mismos.
Yalan makinesindeki Susan Grady'yi tanıyorsun, değil mi?
Tu conoces a Susan Grady la del Poligrafo, ¿ verdad? Si.
Yalanın yükü çabuk artıyor, değil mi?
La mentira crece rápido, ¿ cierto?
Herif muhtemelen yalan söyleyecektir. Ama mahalle sakinleri, ondan pek memnun değil.
Aparentemente se dislocó el hombro jugando hockey esta mañana, en un vecindario que perdió su pista de patinaje hace cinco años.
Senin yüz ifadelerini okuyan yalan uzmanı Dr. Lightman olduğunu söyleyemezdim, değil mi?
No podía decir que eras el doctor Lightman, analista de rostros, ¿ no?
Barnes'ın yalan söylediği tek konu bu değil.
Eso no es todo sobre lo que Barnes mintió.
Bana yalan söylemiyorsun, değil mi?
- ¿ Me estás mintiendo?
Ama bu konuda yalan söylemiyordu değil mi?
Sin embargo, no estaba mintiendo sobre esto, ¿ verdad?
Demek istediğim, sana yalan söylediğini sanmıyorsun, değil mi?
Quiero decir, no estás preocupado de que ella podría mentirte, ¿ no?
Yalan makineleri de yanılabilir ama değil mi?
Esos detectores de mentiras no pueden ser engañados, ¿ no?
Yalan bilgi değil de, belki bir kostüm ya da öyle bir şey?
No venderte, pero ¿ un disfraz o algo así?
Tam bir yalan da değil. Bir görüşme oldu.
No es una completa mentira, hubo una entrevista
Hayatım, yalan söylediğini anlayabilecek kadar zekisin. Değil mi?
Cariño, eres suficientemente inteligente para saber que eso es mentira, ¿ verdad?
P.J. göründüğü kadar aptal mı değil mi bilmiyorum ama Nate o haberler yalan.
No sé si P.J. no es tan estúpido como parece. Pero Nate. Esos gestos no eran ciertos.
Bana ve aileme yalan söyledi. Üstelik sadece Li ile ilgilenme konusunda değil.
Ella nos mintió a mí y a mis padres, y no sólo sobre cuidar de Li.
- Yalan söylediğini biliyorsun değil mi?
- Bueno, sabes que mintió, ¿ verdad?
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil misin 154
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil misin 154
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66