Çok değil traducir español
35,000 traducción paralela
- Çok değil. - Çok cılız birisiyim ya.
Oh, no mucho.
Ama çok değil.
Pero no muchas.
Şu an görevle arama girmedikleri sürece ne yaptıkları çok umurumda değil.
Ahora mismo, mientras no se interpongan entre mi misión y yo, no me importa lo que hagan.
İyi miydim? Seni çok hırpalamadım, değil mi?
No te lastimé mucho, ¿ verdad?
Bence çok önemli değil.
No creí que fuera de importancia.
Muhtemelen çok televizyon izlemiyorsun, değil mi?
Sí, probablemente no veas mucho la tele, ¿ verdad?
Evet, öğle yemeğinde çok Meksika yemeği yedim ve bu halde batıya ulaşmam mümkün değil.
Sí, comí demasiada comida mexicana y no hay manera de que pueda aguantar hasta el West Side.
Çok gizli, değil mi?
Muy astuto, ¿ eh?
Çok tatlı bir ihtiyardı alt tarafı. Belli değil mi?
Era una anciana dulce.
- Çok yüksek değil.
- No es muy alta.
- Durum çok iyi değil.
- No lo mejor.
Çok yorucu değil mi?
Suena agotador. Solo quiero saltármelo hasta llegar al final.
Çok baharatlı değil, değil mi?
No es muy crujiente, ¿ de acuerdo?
Çok anlayışlı davranıyorsun, hiç yapacağın şey değil normalde.
Estás siendo tan comprensiva. Esta no eres tú.
Çok içtiğimin farkındayım ama bu Bianca değil, değil mi?
Sé que he bebido mucho, pero esa ya no es Bianca, ¿ no?
Bu bir zayıflık değil ki, alsine güç göstergesi ve seni daha çok sevip saygı duymama sebep olur ancak.
No es una debilidad. Es una fuerza, Y me gustaría que y respetar más.
Çok güzel değil mi?
Es muy chulo, ¿ eh?
O kuzenlerini öldürünce ben çok iyi bir kurban olurdum, öyle değil mi?
Me he hecho una buena cabeza de turco para cuando mató a sus primos, ¿ no le parece?
Sürekli çok meşgul olmaktan şikayet ettiğinizi biliyorum, böyle çok rahat olur, değil mi?
Sé que siempre se quejan de todas sus ocupaciones, y esto sería más sencillo, y muy conveniente para ustedes, ¿ verdad?
Daha çok anladığımız zaman da zayıflıklarını öğrenmek için daha çok şansımız oluyor, değil mi?
Y cuanto más entendemos, más oportunidades tenemos de descubrir sus debilidades, ¿ verdad?
Çok çirkin, değil mi?
Tan hermosa como tu mamá.
- Tamam, çok uzak değil.
Está bien, eso no es el momento.
Bu proje sizin için çok önemli, değil mi?
El proyecto es tan importante para ti, ¿ verdad?
Çok da sıradışı değil.
No es tan raro.
Çok mühim değil.
No hay para tanto.
Çok abarttım, değil mi?
Lo he llevado demasiado lejos, ¿ no es así?
Evet, zamanlama çok iyi değil mi?
Fue tan oportuno.
Biz çok geç senin yüzünden değil.
Llegamos tarde por tu culpa.
Sonunda eve döndüm. - Ama çok sürmeyecek galiba, değil mi?
Estoy tan contenta de estar en casa, aunque imagino que no por mucho tiempo, ¿ no?
Çok çirkin, değil mi?
Es asquerosa, ¿ no?
Çok aptalım değil mi?
¿ Ahora cuán tonto soy yo?
O büyük bir jestti ama ebeveynlik daha çok her gün yapılan bir şey değil midir?
Ese es un gran gesto, pero la paternidad es más, cosas de todos los días.
Kaslı ama çok kalın değil.
Muscular, pero no demasiado gruesa.
Hava çok güzel değil mi çocuklar?
¿ No es agradable el clima, niños?
- Çok değil ama hatırlıyorum.
-... pequeño apartamento en la calle 72? - Sí, no mucho pero lo recuerdo.
Sıkı çalışıyorum ve bana özel bir yer verdiler. Çok da kötü değil, nazik davranmam gerekmiyor kötü şeyler söyleyip gönül almam gerekmedikçe.
Trabajo mucho y me dan un espacio privado así que no está mal, y tengo que ser muy buena persona cuando no estoy gritando cosas, para compensar.
Jürinin firari bir sanığa güvenmesi muhtemelen çok zordur, biliyorsun değil mi?
¿ Sabes que un acusado que se escapó de la cárcel sea probablemente alguien a quien un jurado encontrará difícil de creer, verdad?
Çok güzel, değil mi? Ama sonra bir gün birden biraraya toplanmamızı istediler.
Pero un día nos llevaron a alguna parte.
Çok fazla değil, çünkü IAEA'den bir kaç sene önce ayrıldım, fakat bir kaç kere gittim.
AGENCIA INTERNACIONAL DE ENERGÍA ATÓMICA No tantas porque dejé la agencia hace algunos años pero estuve ahí algunas veces.
Değil mi? O opsiyonlar istiyordu.. oluru olabilecek.. Yardımcısının ya da yardımcılarının bu çıkmazda kalma ihtimali çok düşüktü
Él quería opciones que hicieran menos probable que él o su sucesor o sucesores llegaran a ese punto en el que eso es todo que tienes.
Artık çok geç değil mi?
Bueno, ¿ no es demasiado tarde?
Bu bardaklar çok güzel değil mi?
¿ No son preciosas estas copas?
Kendini katıyorsun ama çok da değil.
Participas en ellas, pero no demasiado.
Çok heyecanlıyız, değil mi?
¡ Qué emoción más grande!
Inanmasi cok zor degil.
No es muy difícil de creer.
Şu anda ne hissettiğini söylemek çok zor değil mi?
Es difícil de explicar lo que se siente, ¿ verdad?
Çok iyi değil miyim?
¿ No soy un buen partido?
Ben "Önemli değil, çok hızlı gelseler bile ben durdururum" diyorum kendi kendime.
Y pienso, "No pasa nada. Aunque bajen demasiado rápido, podré detenerlos".
Önemli değil, çok rahatladım.
No pasa nada. Me siento tan aliviada.
Yaşadığınız sıkıntıların silahlı çatışmalardan çok hizmet kalitenizden kaynaklandığını düşünmek daha akla yatkın değil mi?
Pero ¿ no cree que es concebible Que esos problemas son la causa directa De su caída en los negocios, no violencia de las armas?
- Çöl çok sıcak değil mi sevgilim?
Es caliente en el desierto, ¿ verdad, cariño? Abrasador.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25