Bir de bu traducir francés
115,295 traducción paralela
Yine de bu bir şeyi değiştirmez. Çünkü bir doktor için hastasıyla romantik ilişki kurması etik olmaz.
Ça ne change rien, car c'est un manque d'éthique complet d'engager une relation avec un patient.
Başka bir şirketi satın alma fırsatı buldum ve bu fırsatı elimden kaçırmak istemiyorum.
- J'ai l'opportunité de racheter une autre boîte, et je ne veux pas - rater le coche.
Bu, çabucak atlatabileceği bir şey değil.
Il ne s'en remettra pas rapidement de cette histoire.
Rachel bu harika bir haber ama Louis bundan gerçekten vazgeçecek mi yani?
Rachel, c'est super, mais tu es en train de me dire que Louis est vraiment prêt à passer la main?
Bu konu üzerinde düşüneceğini söyledi. Ama sonrasında bir şey söylemedi ve söyleyeceğinden de şüpheliyim.
Il m'a dit qu'il y penserait, mais il ne m'a encore rien dit et je ne sais pas si je l'aurai.
Bu yarım milyon dolarlık bir çek.
C'est un chèque de 500 000 dollars.
Flambemiz * geldiğinde nasıl hissedeceğin hakkında pek de iyi bir işaret vermiyor bu durum.
J'imagine mal comment tu te sentiras - quand nos flambés arriveront. - Ce n'est pas ça.
Benim bu konuda bir şey yapmaya yetkim seninse neden bahsettiğim hakkında en ufak bir fikrin bile yok.
Je n'ai pas l'autorité d'agir, et tu ne sais même pas de quoi je parle.
Davalarımın yarısı, klinikte yaptıklarım gibi olacak. Fakat bu sefer, büyük bir firmanın kaynakları arkamda olacak.
La moitié de mes affaires, comme fait la clinique, seulement cette fois, avec les ressources d'un grand cabinet derrière nous.
- Sen öne çıkmadan önce beraber son bir davada çalışmak istediğini anladım..... ama belli ki sen öne çıkmaya hazır değilsin, bu yüzden bu firma tamamen yok olmadan önce ücretsiz davalarımı almaya karar verdim.
- J'ai compris que tu avais dit que tu voulais une dernière affaire ensemble avant de prendre les rennes, mais tu n'es clairement pas prêt à prendre les rennes, Donc je vais prendre mes affaires pro Bono Avant que cet endroit n'existe plus.
Bu yüzden, yönetimi bir süre başkasının devralması en iyisi, ve bu iş için senden daha iyisini düşünemem.
C'est mieux que quelqu'un prenne la relève, et je ne vois personne de mieux que toi.
"Bu gerçekten doğru bir şey mi?"
C'est bien, de faire ce genre de chose?
Vietnam'ın Nghe An vilayetinden bu son görüntülerde bazılarının mucize dediği bazılarınınsa basit bir dalavere dedikleri şeyi görüyoruz.
Les images qui nous viennent de la province de Nghe An révèlent ce que certains considèrent comme un miracle. Alors que d'autres estiment qu'il s'agit d'un hoax.
Hazır buradayken bu gece için... her şey yolunda mı değil mi diye kısa bir kontrol yapayım.
Autant profiter de votre présence. Je vais m'assurer que tout est en ordre, pour ce soir.
Bu şekilde davranmak için bir sebebin vardı.
Tu avais une raison de réagir comme tu l'as fait.
Bu sebepten bir karara varmadan önce gerektiği kadar zaman ayıracağız. - Şimdi...
Nous débattrons aussi longtemps que nécessaire avant de statuer sur sa candidature.
Bu kurul sadece sahtekarları değil yıllar önce Neal Wiesner'ı da kabul etti. Cinayete teşebbüsten yıllarını hapiste geçirmiş bir adamı.
Le Barreau accepte des criminels et cette commission a admise Neal Wiesner, un homme qui a fait de la prison pour avoir commis un meurtre.
Özür dilemek istiyorum. Müvekkillerimden, iş arkadaşlarımdan... Son olarak da çocukluğumdan beri bir parçası olmak istediğim sizlerin oluşturduğu bu cemiyetten.
Et j'aimerais présenter mes excuses à mes clients, mes anciens collègues, et à la confrérie d'hommes et de femmes dont je voulais faire partie depuis mon enfance.
- Donna'nın yeni işine açılmış bir dava bu.
C'est une action en justice contre le nouveau business de Donna.
Kim olduğunu bilmiyorum ama herkesin bir zayıf noktasının olduğu ya da ahlaksız olduğu bir dünyada yaşamak güzel olmalı. Ama bu durumda ben sadece izin aldım ve yerimi değerli bir avukatla değiştirdim.
Je ne vous connais pas, mais c'est pratique de vivre dans un monde où chacun a un point faible et est véreux, mais dans mon cas, j'ai pris un congé, et me suis fait remplacer
Ama unutma bir öncekinde geç kalmak hoşuna gitmemişti bu sefer hiç de geç değil.
Souvenez-vous, vous n'avez pas aimé être en retard la dernière fois. Ne le soyez pas cette fois.
Bu ortaklığın için bir basın açıklaması.
C'est un communiqué de presse annonçant notre partenariat.
Adamın müvekkilini istiyor, karşılığı da isim ortaklığı ve bence bu büyük bir hata.
Il veut un des clients de ce type, le nom sur la porte est le prix à payer, et je crois que c'est une énorme erreur.
Hayır Harvey, bu senin kızacağın bir şey çünkü büyük resmi hiç bir zaman göremedin.
Non Harvey, c'est quelque chose qui t'énerverait parce que tu n'as jamais été capable de voir le plus grand plan.
- Nasıl? Çünkü beni dinledin ve isteklerime saygı duydun bu da seni terapistin olarak değil ne desem, başka bir sıfatla dinleyeceğim demek.
Parce que tu m'as écouté et tu as respecté mes envies donc au lieu de t'écouter en tant que psy, je vais t'écouter en tant...
Oysa bunun tersi oldu, bu yüzden artık yasal bir yetenek avcısı olarak önceki işimden % 10 daha fazla kazanıyorum, şimdi izin verirseniz birazdan bir müvekkilimle buluşacağım.
Ça n'a pas été le cas. Alors maintenant j'essaye d'être une chasseuse de têtes légitime, avec un salaire équivalent à 10 % de celui d'avant, donc, si vous voulez bien m'excuser, j'ai rendez-vous avec un vrai client dans quelques minutes. Mme.
- İddiaya girelim bu şehirde erişiminizin olmadığı büyük bir kurum yoktur.
- Et nous parions qu'il n'y a pas de grosse société dans cette ville - à laquelle vous n'avez pas accès.
Peki, bu bir çok farklı şekilde yorumlanabilir.
Cette chose peut-être interprétée d'une douzaine de façon.
Bu, kutsal konumlarının bir sembolü.
C'est le symbole de leur position sacrée.
Hayır, bu ya bir fare güruhu...
Non, c'est soit une colonie de rats...
Biz bu rezilliğin içinde kıvranırken o bir yerlerde kraliçe muamelesi görüyor.
Pendant qu'on subit cette débauche, elle profite quelque part d'un traitement de faveur.
Bu bir asker taşıma gemisi.
C'est un transport de troupe.
Bu eski takım arkadaşlarımın dikkatini çekecektir ve onu kurtarmak için geçmişe geldiklerinde onlara içten bir karşılama yapacağım.
Cela devrait attirer l'attention de mes anciens partenaires, et lorsqu'ils voyageront dans le temps pour le sauver, je les accueillerai à bras ouverts.
Bu gece ikinizin de ölmesi için bir sebep yok.
Très bien. Il n'est pas nécessaire que vous mourriez tous les deux.
Bu akşam paralı askerler bir Noel sürpriziyle karşılaşacak.
Les Hessians recevront un cadeau de noël cette nuit.
JSA'nın bir üyesinin bu kadar ileri gelecekte ne işi var?
Que fait un membre de la SJA dans le futur?
Bu günlerde topraklarıma dadanan büyük bir kötülük var. Yuvarlak masa şövalyelerimi kaçırıyor.
Un mal hante mes terres ces temps-ci, kidnappant mes chevaliers de la Table Ronde.
Bu adamların hepsi savaşta ölmeye razı. Bir mızrak için değil, bir fikir için.
Ces hommes sont prêts à mourir sur le champ de bataille... par pour une lance, mais pour une idée.
Bay Rory'nin işlediği suç sayısından çok patentim var benim bu da bir şeyi anlatıyor.
J'ai plus de brevets que M. Rory n'a de crimes, ça devrait signifier quelque chose.
Bana bu devir ve vahşi hayatıyla ilgili bir kitap ver işim buymuş gibi seni bilgi bombardımanına tutayım.
Donne-moi un livre sur cette période et la faune de cette époque, et je te bombarderai de connaissance. - Nate?
Ve belki de bunu keşfetmek bu her neyse artık o kadar da kötü bir fikir değildir.
Et... peut-être qu'explorer ça... - n'est pas une mauvaise idée.
Bu başka birinin hayatını ellerine almak gibi bir his.
C'est sentir la vie de quelqu'un entre vos mains.
Hep yerli halk oyunu denemek istemişimdir, bu yüzden bende bizim için bir kulüpte rezervasyon yaptırdım.
J'ai toujours voulu essayer danser de la country, donc j'ai fait une réservation dans un club.
Şanslıyım ki, ölümcül uzaylılar iş yerimi çevrelediğinde önceliğimin bu olduğunu anlayan bir kız arkadaşım var.
J'ai la chance d'avoir une petite amie qui comprends que quand des aliens meurtriers assiègent mon lieu de travail, ça a la priorité.
Bu sefer sadece bir alıntıdan daha fazlasına ihtiyacımız var.
Cette fois-ci on a besoin de plus qu'une simple déclaration.
Bu dağın tepesine yerleştirilmiş dev bir uydu alıcısı dış uzaydaki zeki yaşam formlarının izlerini takip ediyor.
Un récepteur satellite géant enchâssé dans le haut de cette montagne surveille l'espace en cas de signes de vie intelligente.
Ve sen kızım bu aile ağacının bir parçasısın.
Et toi, ma fille, tu fais partie de cet arbre généalogique.
- Bu bir Vera Wang tasarımı.
C'est celle de Vera Wang.
Biliyorum bu şapşalca, ama o kadar Sevgililer Günü yalnızken sonunda bir ilişkiye sahipken ve her çift gibi sıradan kutlamalar yapacağımız için heyecanlıydım.
Je sais que c'est idiot, mais après tant de St Valentin seule, j'étais excitée d'avoir une relation qu'on pourrait célébrer comme le font tous les couples ringards.
Tamam. Bu ilişkide sadece bir deli için yer var.
Il n'y a de la place que pour un taré dans cette relation.
Aslında bu şanstan öte bir şey.
C'est plus que de la chance.
bir de bu var 20
bir defa 29
bir de bana sor 80
bir de 274
bir deneyelim 58
bir dene 145
bir derdin mi var 39
bir değişiklik var mı 16
bir deneyelim bakalım 17
bir deneyin 26
bir defa 29
bir de bana sor 80
bir de 274
bir deneyelim 58
bir dene 145
bir derdin mi var 39
bir değişiklik var mı 16
bir deneyelim bakalım 17
bir deneyin 26