English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ N ] / Ne yapacağını biliyorsun

Ne yapacağını biliyorsun traducir francés

432 traducción paralela
Ne yapacağını biliyorsun Bateman.
Vous savez quoi faire, Bateman.
Hoşuna gitmiyorsa, ne yapacağını biliyorsun. Kes sesini!
Si ça ne te plaît pas, tu sais ce qu'il te reste à faire!
Bulunca da ne yapacağını biliyorsun.
Vous savez ce qui se passera s'il les trouve.
Ne yapacağını biliyorsun... alkolsüzler burada ve alkollüler orada.
Tu sais comment faire. Là, les boissons. Là, les alcools.
Ne yapacağını biliyorsun.
Tu sais ce que tu dois faire.
Zuckie, ne yapacağını biliyorsun değil mi? Elbette Cody.
Tu sais ce que tu as à faire?
Yani ne yapacağını biliyorsun?
Alors tu sais quoi faire?
Fitz, ne yapacağını biliyorsun tabii?
Fitz, tu sais ce que tu as à faire?
Ne yapacağını biliyorsun.
Tu sais ce que tu as à faire.
Pekala, Secord, ne yapacağını biliyorsun.
Très bien. Vous savez quoi faire.
Onlarla ne yapacağını biliyorsun ya (!
Donne-moi des joueurs. Tu saurais quoi en faire?
Eğer onlar gelirse ne yapacağını biliyorsun.
- C'est comme chez nous, y en a partout.
Ne yapacağını biliyorsun.
Tu sais quoi faire.
Ne yapacağını biliyorsun, Monji.
Tu sais quoi faire, Monji.
Ne yapacağını biliyorsun, yap onu.
Assumez vos responsabilités!
Ne yapacağını biliyorsun.
Surveille-les bien.
Ben ateşi üstüme çekeceğim. Beni yakalarlarsa ne yapacağını biliyorsun.
S'il m'attrappent tu sais quoi faire.
- Ne yapacağını biliyorsun Bob.
- Vous savez que faire.
O bulaşıkları ne yapacağını biliyorsun.
Tu sais quoi faire de ta vaisselle.
O Amerikalı'nın ne yapacağını biliyorsun, değil mi?
Tu sais ce que l'Amerloque va faire?
Eğer Sabata gelecek olursa, ne yapacağını biliyorsun. Tamam!
- Si Sabata vient, vous savez quoi faire.
Ne yapacağını biliyorsun!
Vous savez quoi faire.
Ne yapacağını biliyorsun! Ben haber vermeye gidiyorum!
Les Japonais arrivent!
Onun ne yapacağını biliyorsun
Tu sais où il est, nous connaissons la loi
Kahrolası fıstıklarını ne yapacağını biliyorsun.
Vous savez ce que vous pouvez en faire?
Şimdi, ne yapacağını biliyorsun, değil mi Jasbo? - Yoksa seni buraya bağlamalı mıyım?
- Tu sais quoi faire ou je t'attache?
Ne yapacağını biliyorsun, değil mi?
Je maîtrise. Vous savez ce que vous devez faire?
Ne yapacağını biliyorsun, değil mi?
Tu sais ce que tu peux faire?
- Ne yapacağını biliyorsun,
- Tu sais ce que tu as à faire.
Bak, ne yapacağını biliyorsun.
Regarde, tu sais quoi faire.
Ben yokken ne yapacağını biliyorsun öyle değil mi?
Tu sais quoi faire, pendant mon absence?
Bunun bana ne yapacağını biliyorsun?
T'as une idee de ce que ca peut faire a un gars de mon age?
Ne yapacağını biliyorsun.
Tu sais ce que t'as à faire.
Eğer bir şey olurda Thornton ortaya çıkarsa kim olduğunu ve ne yapacağını biliyorsun.
S'il arrive quelque chose, si Thornton arrive, vous savez quoi faire.
Ne yapacağını biliyorsun.
C'est à vous, Pitts.
Ve her ne olursa olsun, ne yapacağını biliyorsun değil mi?
Si quelque chose arrivait, tu saurais quoi faire, n'est-ce pas?
Bence sen ne yapacağını biliyorsun.
Je croyais que tu savais installer ce truc.
Dışarı çıkınca Leo'nun ne yapacağını biliyorsun.
Parce que tu sais ce qui va se passer avec Leo quand on va sortir d'ici.
Beceremezse, ne yapacağını biliyorsun.
S'il flanche...
Ama biliyorsun... Buraya da gelmeyecek olsam ne yapacağımı şaşırırdım.
Mais, tu sais... je ne saurais quoi faire de moi, si je n'avais pas cet endroit où aller.
Ne yapacağımı biliyorsun. Bayan Artemia'ya telefon edeceğim. Ona bu numaraları yapamayacaksın.
Je vais appeler Mme Artemia, tu feras moins la difficile avec elle.
Ne yapacağını biliyorsun.
Tu sais comment procιder.
Onlarla ne yapacağını biliyorsun.
Mets-les où je pense!
Bu kadın, biliyorsun, arabayı çarpabilir... evi yakabilir. Yüce Tanrım. Onun ne yapacağını bilmiyorum.
Elle peut se jeter sous une voiture... mettre le feu à la maison est-ce que je sais, moi!
Ne yapacağını biliyorsun!
- J'ai peur.
Öyleyse neyi ne zaman yapacağını nasıl biliyorsun?
- fais comme moi. compte. - moi, je ne compte pas.
O bahis parasının senin olduğunu öğrenirsem... ne yapacağımı biliyorsun, Basil.
Si j'apprends que cet argent est le tien, tu sais ce que je ferai.
Ne yapacağını iyi biliyorsun.
Vous connaissez la procédure.
Ne yapacağınızı biliyorsun, Joyce.
C'est bon. Tu sais que faire, Joyce.
Biliyorsun, bu çok tuhaf o kadar uzun zamandır intikam peşindeydim ki hayatımın geri kalanında ne yapacağımı hiç bilmiyorum.
Vous savez, c'est très étrange. Il y a si longtemps que je ne me soucie que de vengeance. Maintenant que c'est fait... je ne sais pas quoi faire du reste de ma vie.
Filmler, dergiler ve televizyon sana ne yapacağını söylüyor... ama sen ne yapman gerektiğini biliyorsun.
Vous avez les films, les magazines, et la TV, qui vous disent quoi faire... mais vous savez ce que vous avez à faire.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]