English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ N ] / Ne yapacağını biliyorum

Ne yapacağını biliyorum traducir francés

197 traducción paralela
Ne yapacağını biliyorum sen sen beni zor zamanımda terk edeceksin.
Je sais ce que tu vas faire M'abandonner dans ma misère!
Ne yapacağını biliyorum.
Je sais à quoi m'attendre.
Başka? Ne yapacağını biliyorum. Ama önce bir şey söylemek istiyorum.
Je sais ce que vous allez nous faire, mais je veux vous dire quelque chose.
Roark, ne yapacağını biliyorum.
Roark, je sais ce que vous allez faire.
Senin ne yapacağını biliyorum. Beni işaret ederdin!
Je sais que toi, tu me dénoncerais.
Ama ben onun yarın ne yapacağını biliyorum.
Mais je vais vous dire ce qui va se passer.
Her yıI yeni bir araba alıyorum, çünkü senin ve onun gibilerin ne yapacağını biliyorum.
Chaque année, j'en change. Parce que j'anticipe vos réactions.
Ne yapacağını biliyorum.
Je sais ce que tu vas faire.
- Ne yapacağını biliyorum.
- Je sais.
Ama Cross'un ne yapacağını biliyorum.
Mais je sais ce que Cross va faire.
Ne yapacağını biliyorum. Ben değil.
- Je sais ce que vous allez faire.
Atalarımın ne yapacağını biliyorum.
- Nos pères savaient quoi faire.
- Hayır. Ne yapacağını biliyorum.
Je sais ce que vous allez faire :
Sam, ne yapacağını biliyorum.
Sam, je sais ce que tu vas faire, mais...
Ne yapacağını biliyorum.
Je sais ce que tu mijotes. - Rien.
Ne yapacağını biliyorum şubeler açmak istiyor.
Je sais ce qu'il a en tête, il veut ouvrir des filiales.
Ira'nın hiçbir zaman blöf yapamayacağını anladım çünkü o söylemeden ne yapacağını biliyorum.
Il n'arriverait pas à bluffer. Je devine ce qu'il va parier avant lui.
Ne yapacağını biliyorum.
Je sais ce que tu ferais.
Baba, kim olduğunu bilmiyorum ama nerede olacağını ve oraya gitmeden önce ne yapacağını biliyorum. Ne yapayım?
J'ignore qui il est, mais je sais où il sera et ce qu'il va faire.
Bende ne yapacağını biliyorum.
Et moi je sais ce que tu vas faire.
Ne yaptığını çok iyi biliyordu ve ben de ne yapacağımı biliyorum.
Il savait ce qu'il faisait et je sais ce que j'ai à faire.
Henüz karışmadı ama o da insan, ne yapacağımı biliyorum.
Ce n'est qu'une femme. Je vais jeter un homme à sa tête.
Sabıkamı biliyorum. Beni herhangi bir suçlamayla akıl hastanesine geri gönderebilirsiniz. Bana ne yapacağınız umurumda değil.
Vous pouvez me renvoyer à l'asile.
Ben yarın, öbür gün ve ondan sonraki gün ne yapacağımı biliyorum.
J'ai fait beaucoup de vœux. Je sais ce que je vais faire demain, après-demain et l'année prochaine.
Ben yarın, öbür gün ve ondan sonraki gün ne yapacağımı biliyorum.
Effectuer quelques voyages d'affaires à New York.
Ben ne yapacağımı biliyorum.
Je n'en crois pas un mot.
Seni tanıyorsam, ne yapacağını da biliyorum demektir ;
Nous attendrons l'heure De notre bonheur
Seni tanıyorsam, Ne yapacağını da biliyorum demektir.
Nous attendrons l'heure De notre bonheur
Ama seni tanıyorsam, Ne yapacağını da biliyorum demektir.
Nous attendrons l'heure De notre bonheur
Seni tanıyorsam Ne yapacağını da biliyorum demektir.
Nous attendrons l'heure De notre bonheur
Ama onun ne yapacağını biliyorum!
Il va aller trouver ces messieurs et l'affaire va se terminer à la mondaine, d'abord en correctionnel en suite, et en tôle pour finir! Mais lui, votre ahuri, je le sais!
Şimdi, eğer özür dilerseniz, ki bunu yapacağınızı biliyorum... Onu aslında kendisine gülmediğinize ikna edebilirim
Si vous vous excusez, comme je sais que vous allez le faire... je le convaincrai peut-être que vous ne le pensiez pas.
Mr. Edelman'ın sen ona yardımcı olmadığın takdirde... ne yapacağını bilmediğini söylediğini biliyorum.
- M. Edelman dit qu'il ne sait pas ce qu'il ferait sans toi ici.
Ne yapacağını da ne yapmayacağını da çok iyi biliyorum.
Je sais exactement ce que tu feras et exactement ce que tu ne feras pas.
Ne yapacağını ve ne yapamayacağını biliyorum, bunu yapma.
Je sais ce que vous allez faire et ne pas faire, ne faites pas ça.
Yapacağım şeyi onaylamazdınız biliyorum.
Ce que je vais faire ne te plaira pas.
Eğer 5 zehirler üstadı, çocukların erişte yemek istemediğini ve benim onlarla takas yapacağımı ön görebilip erişteleri zehirlediyse,... o zaman ölürken bile söyleyecek birşeyim yok bekleyin hadi yiyelim ne yapmaya çalıştığını biliyorum açlıktan ölmemizi istiyorsun böylece kolaylıkla kaçabilirsin bunu yememelisin, üstad Tian
N'importe quoi. Si Cinq-venins a été capable de deviner que les enfants n'aimeraient pas les nouilles, et qu'on ferait l'échange, je veux bien mourir empoisonné. Frères, tenez!
Biliyorum New York'ta geç oldu. Uyandırdığım için beni bağışla ama ne yapacağını bilmem gerek.
Je sais qu'il est tard à New York, mais je voulais que vous sachiez.
Ama hâlâ, gözümde bir değerin yok, diyemiyorsam, ne yapacağımı biliyorum :
Si tu es toujours fâchée, je n'ai qu'une solution :
Ne yapacağınızı biliyorum.
Je sais bien ce que vous allez faire.
Hayır efendim. Bana ne yapacağınızı biliyorum galiba ve burası da münasip bir yer olur gibi. Pekâlâ.
Je sais ce que vous allez sûrement faire et ça semble être l'endroit approprié.
Ne yapacağınızı biliyorum.
Je sais ce que vous allez faire.
Tamam. Bana tünelden geçerken kendini kötü hissedersen ne yapacağını söyle. Biliyorum, biliyorum.
Redis-moi ce que tu feras si tu te sens nauséeux dans le tunnel.
Ben ne yapacağımı biliyorum. Hayır, doktora ihtiyacım yok.
Je n'ai pas besoin de voir le docteur.
Bu fikrin hoşuna gitmediğini biliyorum. Ama bu evi satmalı ve alacağın parayı..... yapacağımız parka yatırmalısın.
L'idée ne te plaît pas, mais tu devrais vendre la maison et me laisser investir dans le parc de loisir.
Eğer çocuk kabul etmezse, tam anlamıyla ne yapacağını, iyi biliyorum.
Puis il s'est repenti de son erreur.
Bakın, biliyorum bu onu geri getirmez fakat size bir jest yapacağım.
Je sais que ça ne le ramènera pas... mais tenez! Un petit geste.
Biliyorum ülkeye girmemi bekliyorsunuz. Ama şimdi size ne yapacağımı söyleyeyim. O çantayı ölmüş bedenimden alacaksınız!
Vous êtes venus ici pour moi mais je vous préviens, faudra m'étendre pour avoir le sac.
Peki ala, T'Hain hakkında hiçbir şey bilmiyorum, ama bu hikayeyi, neyin ilginç yapacağını biliyorum, ve bu da, beklenmeyen şeyi yaparak olur.
Je sais. Et je ne voulais pas m'énerver après toi comme ça.
Gerçekten ne yapacağınızı biliyorum.
Si quelqu'un peut comprendre ce qui vous arrive, c'est moi.
Bazı adamların karılarını aldattığını biliyorum ama... benim babamın böyle bir şey yapacağını hiç düşünmedim.
Je sais que des types trompent leurs femmes, mais je ne croyais pas qu'il le ferait.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]