Ondan hoşlanıyorsun traducir francés
409 traducción paralela
- Yani ondan hoşlanıyorsun.
Donc tu l'aimes bien.
Ondan hoşlanıyorsun, değil mi?
Il te plaît, c'est ça?
- Ondan hoşlanıyorsun, ha?
Il vous plaît bien...
Ama ondan hoşlanıyorsun, değil mi?
Mais cette fille te plaît, n'est-ce pas?
- Galiba ondan hoşlanıyorsun.
- Je crois qu'il te plaît. - Oui, c'est vrai.
Demek ondan hoşlanıyorsun.
Ça veut dire que tu l'aimes.
Ondan hoşlanıyorsun, değil mi?
Tu l'aimes, n'est-ce pas?
Aslında... Doğruyu söyle, ondan hoşlanıyorsun değil mi?
Au fond, tu aimerais qu'elle s'occupe de toi.
Ama, ondan hoşlanıyorsun, değil mi?
C'est naturel. Mais il te plaît.
Ondan hoşlanıyorsun.
Tu es amoureuse de lui.
Sen biliyorsun ve ondan hoşlanıyorsun.
Non, mais vous l'aimez, elle, pas moi.
- Tabii. Ama ondan hoşlanıyorsun.
- Bien sûr, mais tu l'aimes.
Ondan hoşlanıyorsun.
Tu l'aimes bien.
Sen ondan hoşlanıyorsun, o da senden.
Vous vous plaisez.
Ondan hoşlanıyorsun değil mi?
Il te plaît, n'est-ce pas?
Gerçekten zamanla ondan hoşlanıyorsun.
Avec le temps, on le trouve sympathique.
- Demek ondan hoşlanıyorsun.
- Donc il te plaît vraiment.
Sana güzel gelebilir tabii, çünkü ondan hoşlanıyorsun. Bırak dalgayı!
Jolie peut-être, mais pour toi seul, t'en pinces pour elle.
Ondan hoşlanıyorsun, öyle değil mi?
Tu l'aimes bien, hein? Ouais.
Ondan hoşlanıyorsun, değil mi?
Tu l'aimes bien, n'est-ce pas?
Ondan hoşlanıyorsun.
Il te plaît?
Paul. Ondan hoşlanıyorsun.
Paul te plaît?
Sen ondan hoşlanıyorsun, değil mi?
Il te plaît, non?
- Ondan hoşlanıyorsun.
- Elle te plait, hein?
Ondan hoşlanıyorsun, değil mi?
Tu l'aimes bien, hein?
Bence... Bence iyi bir adama benziyor. Ondan hoşlanıyorsun, değil mi?
Il me semble... qu'il est gentil, et tu l'aimes bien, non?
Önemsiyorsun çünkü ondan hoşlanıyorsun.
Vous y pensez parce qu'il compte pour vous.
Ondan hoşlanıyorsun sanmıştım.
Je croyais qu'elle te plaisait.
Ondan hoşlanıyorsun çünkü o bir çocuk öyle değil mi?
T'aimes ça parce que elle est comme une enfant.
Ne dersen de, bence ondan hoşlanıyorsun.
Bon. Je crois que tu l'as dans la peau.
Ondan hoşlanıyorsun.
Elle te plaît. Génial!
Ondan çok hoşlanıyorsun, değil mi?
Tu l'aimes beaucoup.
İlginç bir şekilde biriyle tanışıp ondan... hoşlanıyorsun.
C'est drôle comme on rencontre une personne qu'on aime de plus en plus.
Ondan hoşlanıyorsun.
Elle te plaît!
- Ona çok kötü davranıyorsun. - Ondan hoşlanıyorum ama çok genç.
Oh je l'aime bien mais il est trop jeune.
Ondan gerçekten çok hoşlanıyorsun, değil mi, anne?
Vous l'aimez vraiment bien, n'est-ce pas, maman?
Bence ondan birazdan daha çok hoşlanıyorsun.
Un peu plus que les autres?
Ondan çok hoşlanıyorsun, değil mi?
Il vous plaît?
Ta en başından beri ondan hoşlanıyorsun.
Dès le début, elle t'a plu.
Ondan, benden hoşlandığından daha fazla hoşlanıyorsun.
Elle te plaisait plus que moi.
Ondan hoşlanıyorsun! - Ona tapıyorum!
- ll vous plaît?
Kara listeden hoşlanıyor muyum sanıyorsun? Nefret ediyorum ondan.
Parce que tu crois que je l'aime cette liste noire?
Ondan sen de hoşlanıyorsun, değil mi?
Vous aussi, vous l'aimez, n'est-ce pas, Eve?
- Ondan fazla hoşlanıyorsun.
- Elle vous plaît trop.
Ondan daha çok mu hoşlanıyorsun?
Tu l'aimes plus?
Ondan hoşlanıyorsun, değil mi?
- Elle vous plaît bien, hein?
Ondan daha çok hoşlanıyorsun, ha?
Vous la préférez, hein?
Ondan gerçekten hoşlanıyorsun, ve bu seni korkutuyor.
Elle te plaît et tu es mort de trouille.
Sırf sen hoşlanıyorsun diye benim de ondan hoşlanmam gerekmez. Bu işler böyle olmuyor.
Elle n'a pas à me plaire... parce qu'elle te plaît à toi!
- Ondan mı hoşlanıyorsun?
Elle t'intéresse?
Ondan mı hoşlanıyorsun? A-haaa
Tu l'aimes bien, hein?
ondan 152
ondan korkmuyorum 32
ondan sonra 224
ondan korkuyorum 25
ondan sonra da 27
ondan uzak dur 185
ondan nefret ediyorum 223
ondan bahsetmiyorum 20
ondan kurtuldum 19
ondan hoşlandın mı 32
ondan korkmuyorum 32
ondan sonra 224
ondan korkuyorum 25
ondan sonra da 27
ondan uzak dur 185
ondan nefret ediyorum 223
ondan bahsetmiyorum 20
ondan kurtuldum 19
ondan hoşlandın mı 32