English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ E ] / Except for us

Except for us traduction Turc

209 traduction parallèle
- Sure, except for us.
- Tabii, bizim için hariç.
There is no escape now, except for us!
Biz hariç kimse ondan kaçamayacak.
Except for us two... of course.
Biz ikimiz dışında tabii.
- Don't open it for anyone except for us.
- Bizden başka kimseye açmayın.
Except for us chief vassals, not only the enemy, but our own men believe the lord is here.
Biz büyük hizmetkârları dışında sadece düşman değil, kendi adamlarımız bile onun burada olduğuna inanıyor.
- Yeah, everyone's a toad, except for us.
- Zaten herkes yılan, tek doğru biziz.
I mean, nobody was lining up, except for us.
Sanırım, bizden başka hiç kimse ön sırada bulunmak istemiyor.
I never asked for anything except for us to be together.
Beraber olmamiz disinda hicbir sey istemedim.
Of course, no one knew that except for us.
Tabi bizim dışımızda kimse bunu bilmiyordu.
Every great power in the Alpha Quadrant has been invited to participate except for us.
Bizim dışımızda Alfa Çeyreğinin bütün büyük güçleri katılmak üzere davet edildi.
Except for us.
Biz hariç.
Except for us.
Bizden başka.
Except for us... dead.
Bizim dışımızda... öldü.
Except for us.
Bizim dışımızda.
Trust no one except for us.
Bizim dışımızda kimseye güvenmeyin.
It felt like something everyone knew in the room about except for us.
Biz hariç sanki herkes biliyor gibi bir his var içimde.
Scheck owns the whole block now, except for us.
Scheck bizim ev hariç tüm sokağın sahibi.
Nobody can see us except for ourselves.
Hiç kimse bizi göremez.
Except for that handsome prince... not one attractive man came near us at the party.
Şu yakışıklı prens hariç çekici bir tek adam partide yanımıza gelmedi.
Well, then what's left for us, except -
Öyleyse tek çaremiz...
But for us, what do we have... except the fact that God divided us into two sexes... like the lower orders, only more so?
Bize gelince, Tanrı'nın bizi... alt tabakalar gibi iki farklı cinsiyette... yaratması dışında, başka neyimiz var ki?
And here, despite the fire which rages all around us, everything has been pushed into the background except for the two lives which are at stake :
Yangın olanca şiddetiyle sürüyor. Ancak, bunu bastıran bir gelişme oldu : İki kişinin hayatı tehlikede gibi.
Except for one of us - me.
Ama birimiz gitmiş olacak, ben.
He's the same as us, except for that color.
O da bizim gibi, tabii rengi hariç.
The entire cast... all the performers, except one... acting away like crazy for us without getting paid for it...
Tüm ekip... Bütün oyuncular, biri hariç... para bile almadan fevkalade performanslar sergilediler...
There's no place for us except where we be right now!
Olduğumuz yerden başka bir yerimiz yok!
Except for the wristwatch they gave us.
Kol saatinin haricinde
We're all criminals here, there's nothing for us except an execution outside.
Burada hepimiz sabıkalıyız, Dışar ki dünyada idamdan başka seçeneğimiz yok.
When I'm no longer responsible for the safety of 20 homeless children... who have nothing in life except this place and us.
Hayatta buradan ve bizden başka hiçbir şeyi olmayan 20 evsiz çocuğun güvenliğinden sorumlu olmadığım zaman.
Except for this little favor you're going to do for us.
Bize yapacağın küçük bir kıyak hariç.
AIN'T NOBODY AROUND FOR 60 MILES EXCEPT US.
Yüz kilometre içinde bizden başkası yok.
Despite the compliance of the Indians we have not found gold in quantity except for the few artefacts they gave us as a sign of their submission.
Yerlilerin uyum ve işbirliğine rağmen, alçakgönüllülüklerinin bir işareti olarak bize verdikleri işlenmiş altınların dışında dişe dokunur bir şey bulamadık.
Except for the fact that Mom and Dad are too cheap to take us. So they go and then tell us about it.
Tabi annemin ve babamın filme bizi götürmeyecek kadar ucuzcu olmaları dışında güzel.
We didn't see much of them except for Billy, who kind of adopted us all.
Onları pek görmüyorduk. Billy hariç, o hepimizi benimsemiş gibiydi.
They had no spoken language, no culture, except the use of fire and stone weapons, but they did have a respect for the land and for other living creatures that impressed us deeply.
Ne konuşabildikleri bir dil, nede kültürleri vardı, sadece taştan silahları ve ateşi kullanmayı biliyorlardı, ama yaşadıkları yere ve etraflarındaki diğer yaratıklara olan saygıları, bizleri derinden etkilemişti.
There's nothing left for us now except justice.
Bizim için artık adaletten başka bir şey kalmadı.
But the court says I'm supposed to hang here with my brother until I'm eighteen... just the three of us, except for once a week visits from my parole officer.
Mahkeme, 18 yaşıma kadar onun yanında kalmama karar vermişti ve haftada bir gözaltı memuruna görünmem gerekiyordu.
" They're stronger and faster than any one of us, except for Worf
Hepimizden daha güçlü ve daha hızlılar. " Worf hariç.
One can't ask for anything better, except for some howling Redskins not taking us for their targets.
Uluyan kızılderililerin hedefi olmamaktan başka daha güzel bir şey olamaz.
- If they discovered her... - It'd be no different than landing... on a system controlled by the Federation... except that the Hutts aren't looking for her... which gives us the advantage.
- Federasyon tarafından kontrol edilen bir sisteme inmekten bir farkı olmaz ama Hutt'lar onu aramıyor bu da bize avantaj sağlıyor.
Except for Glen, none of us do.
Glen hariç hiç birimizde yok.
That's why God gave us eyes and ears, to find out, except for some things that are none of our goddamn business.
İşte bu yüzden Tanrı bize göz ve kulak verdi Bob, keşfedebilmek için, üstümüze vazife olmayan şeyler hariç tabi.
What can I say except thanks for the predictable champagne... pizza that's hardly numero uno... and ice cream cake which reminds us... why make 31 flavors when you can't get vanilla right?
Ne diyebilirim ki? Markası önceden tahmin edilebilen şampanyanız, 1 numara sayılamayacak pizzanız ve "Daha vanilyalıyı doğru yapamazken neden 31 ayrı tat yaparsınız?" dedirten dondurmalı pastaniz.
They threw us out of England, threw us out of France, but here we are, flourishing really, except for the minor inconvenience of despising everything about your country.
Bizi İngiltere ve Fransa'dan kovdular. Artık buradayız gelişiyoruz. Ülkenizi sevmediğimi saymazsak tabii.
Except for those of us who have to get rid of him.
Onu yok etmek zorunda olan bizler dışında.
They're too clever to leave clues, except for the ones they want us to find.
Bizim bulmamızı istedikleri hariç... ipucu bırakmamakta çok zekiler.
Except for when one of us is late for practice, right, Pop?
İçimizden birisi idmana geç kaldığı zamanlar hariç, değil mi Koç?
Except for when we pulled over AC / DC's bus... ... and they flew us down to Jamaica to party with them.
AC / DC'nin otobüsünü durdurduğumuz ve alem yapmak için bizi Jamaica'ya götürdükleri hariç.
Except for the ships that attacked us.
Bize saldıran gemiler dışında.
And except for Larry, none of us want it.
Ve Larry dışında hiçbirimiz bunu istemiyoruz.
None of us threatened to blow up the school because of it except for the terrorist over there.
Ama hiçbirimiz okulu havaya uçurmakla tehdit etmedik tabii şuradaki terörist hariç.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]