Five o'clock traduction Turc
396 traduction parallèle
" Gentlemen, it is five o'clock.
" Beyler, saat beş.
- You'II leave in five days at seven o'clock.
- Sen beş gün içinde saat yedide bırakacaksın.
You meet me at five o'clock.
Benimle saat tam 5'te karşılaştın.
Next Wednesday at five o'clock at the Grand Duchess.
Önümüzdeki çarşamba saat 5'te grandüşesin evinde.
I'll be there Wednesday at five o'clock.
Çarşamba günü saat 5'te orada olacağım.
If a lady makes an appointment for five o'clock, you shouldn't expect her until six.
Eğer bir bayan saat 5 için randevu verdiyse onu saat altıdan önce beklememelisiniz.
Five o'clock sharp
Saat tam beşte.
Why can't you hang this guy at five o'clock instead of seven?
Bu adamı 7 yerine niye 5'te asmıyorsun?
I've seen five-o'clock shadow, but this is ridiculous.
Kirli sakal gördüm, ama bu resmen gülünç.
So we followed her all day until the five o'clock shadow showed.
Böylece kadını her gün izledik, ta ki kirli sakallı ortaya çıkana kadar.
How can I get a hold of you, say... say about five o'clock?
Sana nasıl ulaşabilirim? Saat 5 gibi olsun diyelim.
Do you realize it's almost five o'clock?
Saat beş olmuş.
- Five o'clock?
Beş mi?
At five o'clock the little church bell woke the ladies who usually slept all morning to rest from their busy nights
Saat sabah 5'te küçük kilisenin çanı, yoğun geçen gecelerin ardından genellikle tüm sabahı uyuyarak geçiren bayanları uyandırmıştı.
Five : he arrived home at about ten o'clock.
Beş : çocuk eve saat on gibi geldi.
I'll be here at five o'clock.
Saat 5'te burada olacağım.
At five o'clock.
Saat 5'te.
It must have been four or five o'clock.
Saat dört ya da beş olmalı.
At first light, sir, about five o'clock if the sea is not too rough.
İlk ışıklarla birlikte, efendim... saat 5 : 00 gibi, eğer deniz çok dalgalı değilse.
I calculate the five o'clock express to Brackhampton overtook my train somewhere about there,
Hesaplarıma göre Brackhampton'a giden beş ekspresi trenimi buralarda geçti.
It's five o'clock and we're getting nowhere.
Saat 5 oldu ve herhangi bir ilerleme yok.
Let's say... Five o'clock?
Saat Beş olur mu?
About 20. Five o'clock high.
20 kadar, 5 : 00 yukarı.
Three coming in at five o'clock :
Üçü 5 : 00 istikametinde.
The place is Paris, the time is five o'clock in the morning.
Yer, Paris. Saat sabahın beşi.
Tomorrow, five o'clock.
- Yarın, sizi saat 17 : 00 de bekliyoruz.
Five o'clock.
Gerçekten harika.
The Minister of State will call at five o'clock.
Devlet Bakanı saat 5.00'da çağıracak.
Tomorrow, five o'clock, in the bar.
- Yarın, Akşam beşte, barda buluşalım. - Sorumuza cevap vermeden olmaz.
Five o'clock, if you insist. But not a minute later, understood?
Saat beşte barda olacağız ama sorularımıza cevap vereceksin tamam mı?
- ( Man ) You have till five o'clock.
- ( Man ) Saat 5'e kadar sende kalacak.
At five o'clock that afternoon, the battle was irretrievably lost on all fronts.
Bu akşamüstü saat 5'te, savaş kaçınılmaz şekilde bütün cephelerde kaybedi ecek.
What time is it? Five o'clock.
Saat kaç?
Leo has to go to the castle at five o'clock, so he won't be back before six.
Leo saat beşte, kaleye gitmek zorunda. Yani altıdan önce dönemez.
You meet me at my office late this afternoon, about five o'clock.
Bugün öğleden sonra, 17.00 gibi ofisimde buluşalım.
- It's five o'clock,
- Saat beş.
- Five o'clock?
- Beş mi?
( both voices echo ) Five o'clock, five o'clock...
Saat beş, saat beş...
Five o'clock, Clanton.
Clanton 5'te.
But at five o'clock sharp, everyone must be back on board.
Ama saat tam beşte herkes gemide olmalı.
We said five o'clock.
Saat beşte demiştik, değil mi?
Five o'clock this afternoon.
Bu öğleden sonra saat 5'te.
- At five o'clock in the morning?
- Sabahın 05 : 00'inde mi?
- Five o'clock tomorrow morning.
- Sabah beşte, yarın işbaşı.
- Five o'clock.
- Beşte.
By the time they catch'em and drop us, it'll be five o'clock before we're in the cots.
Onları yakalayıp, bizi bırakana kadar, saat beş olacak. O zamana kadar uykusuz!
I lost the battle at five o'clock, but I won it back again at seven!
Saat beşte savaşı kaybettim, ama yedide tekrar kazandım!
That was fast, it's just five o'clock.
Çok hızlısınız, saat nerdeyse 5 oldu.
Did you say five o'clock?
Saat 5 mi dedin?
Five o'clock.
Saat beşte.
Thank you, Benson. Five o'clock, please.
Teşekkür ederim Benson.
o'clock 917
o'clock in the morning 42
five pounds 42
five minutes 1087
five minutes later 49
five years later 30
five years ago 306
five years old 36
five minutes ago 89
five hundred twenty 21
o'clock in the morning 42
five pounds 42
five minutes 1087
five minutes later 49
five years later 30
five years ago 306
five years old 36
five minutes ago 89
five hundred twenty 21
five more minutes 104
five days ago 38
five thousand dollars 43
five days 117
five hours 57
five thousand 86
five hundred 107
five months ago 26
five times 96
five bucks 48
five days ago 38
five thousand dollars 43
five days 117
five hours 57
five thousand 86
five hundred 107
five months ago 26
five times 96
five bucks 48
five hundred dollars 34
five grand 68
five years 415
five cents 33
five weeks 27
five months 56
five dollars 100
five years from now 22
five percent 35
five points 37
five grand 68
five years 415
five cents 33
five weeks 27
five months 56
five dollars 100
five years from now 22
five percent 35
five points 37