For this reason traduction Turc
2,073 traduction parallèle
For this reason, the patriotic organizations exhort the international community to stop delivering arms to the rebels.
Bu sebeple, vatansever örgütler uluslararası toplumu, asilere silah vermeyi kesmeleri konusunda uyardı.
I start leaning on his money, soon enough he gonna be talking about ain't no reason for me to keep this bar going.
Parasına sırtımı dayamaya başlarsam hemen, bu barı işletmeye devam etmem için..
And the reason we're here in the Namib desert is that this is a great analogue for the surface of Mars.
Ve burda Namib Çölü'nde olmamızın sebebi, Mars'ın yüzeyiyle olan muazzam benzerliği.
This might seem like insane showing off, but they're doing it for a reason.
Bu çılgınlık gösterisi gibi gelebilir, ama bunları bir sebepten dolayı yapıyorlar.
You know, I knew this place felt right for a reason. I'm Kate.
Bu sandalyenin, beni çekmesinin bir nedeni olduğunu biliyordum.
What I think is happening is this... The shadows want Melinda and Aiden, But for some reason, they're leaving Aiden alone.
olduğunu düşündüğüm şey... gölgelerin Melindayı ve Aiden'i istemesi, ama bazı sebeplerden dolayı Aiden'a bulaşmıyorlar.
I threw this out for a reason. I know.
Bunu bir sebepten dolayı attım.
My whole reason for running is to stop this legacy control of the state's attorney's office.
Adaylığımı koymamın bütün amacı eyalet savcılığının süregelen bu sistemini bitirmek.
This is the reason for the secret council.
Gizli Konsey'in kurulma amacı bu.
There's a little vampire switch you can just pift for this very reason.
- Bu durumlar için kapatabileceğin küçücük bir düğmen var.
Well, Mrs. Santiago cleaned this room for a reason.
Bayan Santiago, odayı bir nedenden dolayı temizledi.
I think you know the reason this group has been chosen for this job... to atone.
Sanırım bu iş için bu grubun seçilme sebebini biliyorsunuz.
I blocked all this stuff out for a reason.
Tüm bunları engellememin bir sebebi vardı!
The entire reason for this symposium is the escalating violence from the local drug wars.
Bu sempozyumun tek amacı, uyuşturucu patronları yüzünden artan şiddet.
And for some reason, just out of the blue, I had this image of you.
Ve bir nedenden dolayı, durup dururken gözümün önüne geldin.
We had people looking at, a whole group of people looking at this, for whatever reason
- Sanırım araştırıldı. İlgili çalışanlarımız...
Some societies, we know, practiced binding parts of the body- - feet or heads- - and tried to make certain shapes, and this was done for whatever reason.
Bazı toplumların vücutlarının, bazı bölümlerini ; ayaklarını veya kafalarını zorladıklarını, belli şekiller vermeye çalıştıklarını biliyoruz. bu bi çeşit nedenden dolayı yapılıyor.
It's hard to find the reason for this, though.
Buna bir sebep bulmak da zor gerçi.
This ship was named "Destiny" for a reason.
Bu gemiye Destiny ( Kader ) adının verilmesinin bir sebebi var.
Would you pass the news on to Agent Nash, since, for some reason, he felt this meeting was optional?
Haberleri Ajan Nash'e iletebilir misiniz, yada bazı nedenleerden dolayı toplantıyı seçmelimi olduğunu sandı?
The people who are behind this, they took her just like they took you for the same reason, to force your dad to do what he did.
Bu olayın arkasındaki kişiler onu da seni kaçırdıkları sebeple kaçırmışlar. Babanı bu yaptığı şeye zorlamak için.
I hope there's a good reason for this.
Umarım iyi bir sebebin vardır.
Come on, guys, this bear is going to be euthanized for no reason.
Hadi, millet, bu ayıya boşu boşuna ötenazi uygulanacak.
And the reason for this extraordinary effect is the mass of the Earth.
Bu olağanüstü etkinin nedeni ise Yeryüzü'nün kütlesidir.
The reason for its pristine condition is this rock face.
Bozulmamış durumuna sebep, işte bu kaya yüzeyi.
We wanted to tell stories For a very specific reason this year Where the island was not in play.
Bu yıl çok özel bir sebeple adanın oyunun neresinde olmadığının hikayesini anlatmak istedik.
Maybe this is happening for a reason.
Belki bunun olmasının bir nedeni vardır.
For a long time, Jack has been searching for the reason That he was brought to this island and the reason
Jack uzun zamandır adaya getirilmesinin nedenini arıyordu, ve kurtulduktan sonra da tekrar adaya..
And I am here today so that no man need be kissed on his sweetmeats by this man ever again, unless they have arranged it beforehand for some reason.
Bugün burada karşınızdayım çünkü bu adam bir daha hiç kimsenin kaba etini öpememelidir. Tabii önceden anlaşırlarsa başka.
And the reason this conversation has Burton so upset is because it's doing the same for her.
Lâkin sonra asıl benliğim araya girdi. Bu konuşmanın Burton'ı bu kadar rahatsız etmesinin sebebi aynı şeyin onun için de geçerli olması.
This is America, man. Cops can't just bust into your house for no reason.
Bir neden olmadan polisler eve giremez.
She did this for a reason.
Bunu yapmasının bir nedeni vardı.
So there's really no reason for me to be doing... This.
Yani bunu yapmam için hiçbir sebep yok.
And when I first went looking for Stuart, I always knew this was a possibility. I almost didn't do it for that reason.
Stuart'ı ilk aradığımda sadece olabilir diye aramıştım neredeyse bunu yapmamın, hiçbir nedeni yoktu.
In this town they'll kill you for any reason.
Bu kasabada adamı sudan sebeplerle öldürürler.
This unsub raped the aunt and then beat her for no reason.
Şüpheli kızın teyzesine tecavüz etti ve sebepsiz yere dövdü.
The only reason the Fuentes brothers are forcing people to withdraw cash from the ATM, is to pay for table service at this club.
Fuentes kardeşler sırf bu kulüpte para harcamak için insanlara zorla ATM'den para çektiriyorlarmış.
We've been on this for weeks, and had nothing but our asses handed to us, and if for some reason the Fuentes brothers show up tonight, then they've already seen my face, so I'm useless.
Burada haftalardır bekliyoruz ve avucumuzu yalamaktan başka bir şey yapamadık. Hem Fuentes kardeşler bu gece ortaya çıksalar bile yüzümü önceden gördükleri için bir işe yaramam.
I had this elephant, for some reason, and I'd lost it.
Her nedense bir filim vardı ve onu kaybettim.
The point is that I have searched everywhere on earth for this guy, and I have finally figured out the reason why I can't figure it out.
Olay şu ki adamı dünya üzerinde aranabilecek her yerde aradım ve en sonunda bu işi neden çözemediğimi çözdüm.
God wouldn't have given me this terrible gift... for no reason at all.
Tanrı bana bu korkunç yeteneği vermeseydi bu acılar hiç olmayacaktı.
- That right there is reason enough for me to pull you off this assignment.
Sadece bu bile seni bu görevden almam için yeterli sebep.
Never show up in my office for no reason, and listen to this :
Ne sebeple olursa olsun artık büroma gelme, şunu da bil :
This vine snake, only a body length away from kill has failed to recognise its prey for a very simple reason.
Bu altın yuvarlak ağ örümceği, aldatıcı bir ipek ağını yönetiyor.
So there's no reason for me to bring Magnus into the loop on this, then?
Yani bu işe Magnus'u dâhil etmemin bir gereği yok mu o zaman?
When that million dollars runs out, investors are gonna throw money my way for the same reason I'm gonna throw everything I've got at this trial. Because their dad has it. Or their wife.
1 milyon dolar bittiğinde yatırımcılar benimle aynı sebepten dolayı paralarını ortaya koyacaklar çünkü ben de bu durum için her şeyimi ortaya koyacağım, yatırımcıların da babalarında var ya da eşlerinde.
Simon, this is my mum and dad, who happen to be stepping outside the front door for no reason just as we arrived.
Simon, bu annem ve babam. Tam biz gelmişken nedensiz yere kapının önüne çıkanlar.
There's no reason in this world that any sane person would accept for murdering a train of innocent people just to kill one man.
Aklı başındaki bir insanın tek bir adamı öldürmek için, bir tren dolusu masum insanı öldürmeyi kabul etmesinin hiçbir nedeni olamaz.
Is there a reason for this chemistry lesson?
Bu kimya dersinin bir nedeni var mı?
You'd better have a damn good reason for this or I'll have you back in uniform patrolling estates in a week.
Bunun için umarım iyi bir nedeniniz vardır yoksa sizi üniformalarınızın içine sokup bir hafta boyunca devriyeye çıkartırım.
and in this kit, the astringent is probably 80 % alcohol, so I'm thinking that our killer went directly to this makeup counter for a reason.
Bu yüzden bence katilin, doğruca makyaj standına yönelmesinin aslında bir sebebi vardı.
for this to work 27
for this 316
reason 73
reasons 43
reasonable 43
reasonable doubt 18
reasonably 25
for the love of god 422
for the record 849
for them 201
for this 316
reason 73
reasons 43
reasonable 43
reasonable doubt 18
reasonably 25
for the love of god 422
for the record 849
for them 201
for the sake of argument 37
for today 83
for that matter 510
for the time being 227
for the last time 470
for the rest of my life 110
for the life of me 58
for two hours 22
for the first time 465
for the greater good 31
for today 83
for that matter 510
for the time being 227
for the last time 470
for the rest of my life 110
for the life of me 58
for two hours 22
for the first time 465
for the greater good 31