English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ T ] / That way

That way traduction Turc

81,491 traduction parallèle
Well, I'm sorry you feel that way.
Böyle düşündüğüne üzüldüm.
I don't want you to feel that way.
Senin böyle düşünmeni istemiyorum.
Yes, it would appear that way.
Evet öyle gibi duruyor.
Been that way 50 years.
50 yıldır böyle.
It doesn't work that way!
Bu işler öyle olmaz!
Well, my Sophia, I would love to stay and help you brainstorm, but I gotta go let Dax buy me dinner, because I'm totally regressive that way.
Sophia'cığım, kalıp beyin fırtınana yardım etmek isterdim ama Dax'e bana yemek ısmarlaması için müsaade etmeliyim, çünkü geri kafalıyım.
Notorious extraterrestrial, probably her brother, assuming their pods divide that way.
Kötü namlı dünya dışı varlık, muhtemelen erkek kardeşi, kozalarının o şekilde bölündüğünü varsayıyorum.
- You going that way?
- O tarafa mı gidiyorsun?
- Yeah. No, it doesn't really work that way I don't think.
Hayır, sanırım bu işler öyle yürümüyor.
That way, Sophia would be the only one linking to an external website.
Bu durumda, dışarıdaki bir sitenin linkini paylaşan tek kişi Sophia olur.
I'm like normal people that way.
O konuda normal insanlar gibiyim.
It doesn't work that way.
İşler o şekilde yürümüyor.
That way you get your pick of parking spots.
Böylece park yerinde yer seçebilirsin.
See, it doesn't really work that way, boss.
Bak öyle olmuyor işte patron.
It's designed that way in case the hydrazine blew.
Hidrazin patlar diye güvenli olması için dizayn edildi.
Alpha Station is that way.
Bu yol Alfa İstasyonu.
But I told you that I wouldn't stop looking for a way to keep her in her home, and I think I found one.
Ama, onu evde tutmak için bir yol aramaya devam edeceğimi söylemiştim ve sanırım buldum.
- If that's your idea of increasing performance, then you ought to rethink your career, because that thing has crashed more times than Mel Gibson on his way home from a Saturday night.
Buna performans artırmak diyorsan kariyerini gözden geçirmen gerek çünkü bu şey, Mel Gibson'ın cumartesi gecelerindeki halinden daha beter oldu.
- Listen to me, if you think you're gonna pull some kind of trick to get you to be able to sit next to him and hold his hand, there's no way that's gonna happen, because you were deemed a fraud, and no judge in the world is gonna let you turn his court into a joke.
Dinle beni, eğer onun yanına oturup yardım edebilmek için değişik hilelere başvurabileceğini zannediyorsan bu olmayacak çünkü sahtekâr olduğun kanıtlandı ve dünyadaki hiçbir hâkim mahkemesinin oyun salonuna dönüşmesine izin vermez.
- No way, that had to have already been in there. The Donna :
İmkânı yok, zaten ekli olması gerekirdi.
- I know that, but if I'm going to be a real lawyer, I have to get better in trial, and the only way to do that is to get back on the horse.
Biliyorum, ama eğer gerçek bir avukat olacaksam duruşmada daha iyi olmalıyım ve bunun da tek yolu...
We don't know everything about each other, but that just means we need to get to know each other better, and what better way to get to know each other then by preparing to bring our child into the world?
Birbirimizin hakkında her şeyi bilemeyiz ama bu birbirimizi daha fazla tanımamız gerektiğini gösteriyor ve bunu yapmanın en iyi yolu çocuğumuzun dünyaya gelmesine hazırlık yapmak.
My suspicion is that when I was rebooted, I bonded with Jason in a way that I have never bonded with anyone before.
Resetlendiğimde boşluğa düşmüştüm bu sırada Jason'la kimseyle kuramayacağım bir bağ kurdum.
So I drew up plans for this foundation that would help kids all over the world, would advance human rights, revolutionize agriculture, and just improve every nation and every society in every possible way.
Dünyanın her yerinden çocuklara yardım edecek bir vakıf planı yapmaya başladım. İnsan haklarını gözetecek tarımı destekleyip geliştirecek ulusları ve toplumları her açıdan yükseltecek bir vakıf.
I knew that was the only way I could get you here.
Seni buraya getirebilmek için öyle söyledim.
No way. That was a B.S. foul on Chapman.
B.S. Chapman'a faul yaptı.
All right, now I'm begging you, that money is the only way to get Danny back.
Bak, sana yalvarıyorum bu para, Danny'i almam için tek şansım.
- We both know that the best way to fight terrorists is to act like one.
Teröristlerle savaşmanın en iyi yolu onlar gibi davranmaktır. İkimizde biliyoruz.
Because I pray to God that I would honor his sacrifice a little differently than the way in which you've chosen to do it.
Çünkü ben olsam Tanrı'ya dua eder senin seçiminden daha farklı bir şekilde onu onurlandırırdım.
That you could get in our way?
Yolumuza çıkabilir misin?
Is that your way of saying I should go home?
Eve gidebileceğimi bu şekilde mi ima ediyorsun?
'That Jewish black magician envisioned the Dybbuk in a way that,''after the last Jew in this land is dead,''it would possess a body which would be fit to take revenge,''and cause the complete destruction of this land
Bu Yahudi kara büyücüsü, Dibbuk'u şu şekilde öngörüyordu : Bu ülkedeki son Yahudi öldükten sonra intikam almak ve bu ülkeyi tamamen tahrip etmek için uygun bir bedeni ele geçirecekti.
'The Dybbuk was envisioned in such a way that,''when the last Jew in this land is dead,''it will possess a body which is fit for revenge,'and cause the complete destruction of this land
Dibbuk, şu şekilde öngörüldü : Bu ülkedeki en son Yahudi öldüğünde, intikam almak ve bu ülkeyi tamamen tahrip etmek için uygun bir bedeni ele geçirecek.
I'm sorry, but I learned that the hard way.
Kusura bakma, ben bunu zor yoldan ogrendim.
That's just... That's the way it should be.
oyle de olmali.
Good. So anyway, now that we got the formalities out of the way...
Formaliteleri hallettigimize gore...
- Did you see the way that was...
- Gordun mu...
That's the way to go for an artist of your stature.
- İste cozum bu.
♪ There's something In the way that you talk to me ♪
KRALİcE COURTNEY
♪ The way that you look at me Boy, I can't see anything... ♪ Yo, man, your girl blew up.
Senin kiz patladi.
You may have found your acorn, my little blind squirrel, but there is no way that someone like you can make a living at it. Please.
Lütfen.
Okay, so, the way this works best is for you to be open to the fact that I have a gift.
Tamam, bunun en iyi şekilde işe yaraması için benim tanrı vergisi yeteneğim olduğuna inanmanız gerek.
I know that he would just find a way of making it seem like I was doing it all wrong and...
Eminim bir yolunu bulup her şeyi yanlış yapıyormuşum gibi gösterebilir...
Sophia, putting people in your top eight is the only public way to show that someone matters to you.
Sophia, insanları ilk sekizine koymak, onları önemsediğini göstermenin tek yolu.
I love a jacket that says, "Get the fuck out of my way, world."
"Yolumdan siktir git Dünya" diyen ceketlere bayılıyorum.
♪ That's what you get ♪ The only way I'm gonna get through your stupid shack in the woods is if I'm high as a goddamn kite. Whatever.
Her neyse.
And I'm telling you, maybe one day you'll overcome your court stuff, maybe you won't. Either way, this proves that you're a hell of a lawyer.
Mahkeme korkunu ileride belki atlatırsın belki de atlatamazsın ama hangisi olursa olsun, bu dosya çok iyi bir avukat olduğunun kanıtı.
Let me ask that another way.
Dur başka şekilde sorayım.
Your brain's way of distracting yourself from all the pain, same as the last time Marcel stabbed you with that blade.
Çektiğin ızdırabı hissetmemek adına beyninin başvurduğu bir yol bu. Tıpkı Marcel'in seni geçen sefer bıçakladığı gibi.
Although, I do like the way that I feel.
Gerçi hissettirdiği şeyi seviyorum.
Yeah, well, that's the way it goes sometimes.
Evet, bazen işler böyle yürür.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]