English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ T ] / The real

The real traduction Turc

33,154 traduction parallèle
I have no idea who wrote those guidelines, but I'm trying to prepare these young women for success in the real world where they aren't gonna be coddled by some namby-pamby vice principal.
O kurallari kim uydurdu, bilmiyorum. Ben bu kizlari miyminti müdür yardimcilarina siginamayacaklari gerçek dünyada basarili olmalari için hazirliyorum.
Wouldn't you rather go on a quest for treasure, but then discover that the real treasure is the love between a father and his son? How's next weekend work for you?
Böyle hazine arayışına girme gireceksen baba oğul birlikte aşk hazinesini arayışa çıkalım?
Welcome to Long Island, the real New York.
Gerçek New York'a, Long Island'a hoşgeldiniz.
That includes Harvey Levin and every cast member that's ever been on The Real World / Road Rules Challenge.
Buna Harvey Levin ve The Real World Road Rules Challenge şovunda bulunmuş tüm cast üyeleri de dahildir.
They are the real victims, the ones the unsub wants to hurt.
Şüphelinin zarar vermek istediği asıl kurbanlar onlar.
The real estate equivalent of a unicorn.
Bir tek boynuzlu atın emlaktaki karşılığı.
You can watch the real Gabriel in here right now and Desmond's going to insist that he's Tara's brother.
Gerçek Gabriel'ı buraya getirsen bile Desmond Tara'nın kardeşi olduğunda ısrar edecek.
And you think I don't,'cause I'm just a sheltered girl who doesn't know anything about the real world.
Ve sen benim bilmediğimi sanıyorsun... çünkü ben kuytularda yaşayan bir kızım... ve gerçek dünya ile alakalı hiçbir şey bilmiyorum.
Gina Linetti is the real hero here.
Asıl kahraman Gina Linetti'dir.
Well, that is the real genius in my plan.
Planımın asıl dahiyane kısmı da bu zaten.
Um, don't be sad though, the-the real Pilgrim Rick is... Is right behind you.
Ama üzülmeyin, gerçek Seyyah Rick, tam arkanızda.
The police rushed to judgment, the husband was convicted and spent 12 years in jail before the real killer was found.
Polis yargılamada acele etti gerçekkatil bulunmadan önce, koca suçlu bulunup hapishanede 12 yılı geçti.
Nobody even looked for the real killer, because the whole world had already condemned the husband.
Hatta hiç kimse gerçek katili aramadı çünkü tüm dünya çoktan kocayı mahkum etmişti.
This video is the real deal.
Bu video gerçektir.
Not till I find out the real identity of SweetVicki.
SweetVicki'nin gerçek kimliğini öğrenene kadar hayır.
Somebody who can comb through his texts, see if there's any way to ferret out the real sender.
Mesajları göndereni ortaya çıkarmak için bir yol olup olmadığını görelim.
But we have to give the press another story, because the real truth is...
Fakat basına farklı bir hikaye anlatmamız gerekiyor. Çünkü gerçek... Sekreteri tarafından silinmiş.
Have to give the press another story, because the real truth is this doc is more important than anyone knows.
Basına başka bir hikaye anlatmamız lazım. Çünkü asıl gerçek bu dok, herkesin bildiğinden daha önemli.
You're the real Thor!
Sen gerçek Thor'sun!
Is this the real reason you wanted to come to this pool and not the other?
Bu havuzdan başka bir havuza gitmeme sebebin bu mu?
Meet the real Postmaster Walter J. Becker.
Gerçek postane Müdürü Walter J. Becker İle tanışın.
I have the real plaque! Unh, unh!
Gerçek plaket bende!
Once I had faked the skating mishap, I swapped out a dummy plaque for the real one.
Sahte paten kazasını yaptıktan sonra sahte plaketle gerçeğini değiştirdim.
Possibly, though, I could also... give help in... catching the real murderer?
Aslında muhtemelen... gerçek katili yakalamak için yardım bile edebilirim.
That's why you need to find the real killer, quickly.
İşte bu yüzden, katili bulmalısın. Hızlıca.
But the real queen, not this sniveling, pathetic, diluted creature I see before me.
Ama gerçek bir kraliçeye öncesinde gördüğüm ağlayıp sızlayan etkisi kalmamış acınacak haldeki mahlûka değil.
I wonder how you feel like that affected your work. Yeah, the love story of Conjugality was... was compelling and sweet, and it... and it was real.
Evet, Evlilik'teki ask hikâyesi sürükleyici ve hostu ayrica gerçekti.
I think there's an argument to say no, because the second book, I ended up meeting somebody else so was that love real?
Olmadigi iddia edilebilir çünkü ikinci kitapta baskasiyla tanistim, peki o ask gerçek miydi?
The fact remains that President Kirkman has no credentials, no accomplishments, no real experience.
Başkan Kirkman'ın ne bir referansı ne bir başarısı ne de tecrübesi var.
Not even the families of real terrorists. Pull over.
- Gerçek teröristlerin aileleri bile.
But Kirk's got properties all over the world- - private houses, commercial real estate, planes, boats...
Ama Kirk'ün bütün dünyada mülkü var- - şahsi evler, ticari gayrimenkul, uçaklar, botlar...
You are a real sandwich lady, and I want to scream your name across the ocean.
Sen gerçek bir sandviç bayanısın ve ismini okyanusun karşısına kadar bağırmak istiyorum.
But it all comes from a real desire to change the world.
Dünyayı iyi anlamda değiştirmek için yapıyor.
He set up the communication system between us and the International Space Station that allows us to do the surgery in real time.
Uluslararası Uzay İstasyonuyla aramızda iletişim kurulmasını sağlayacak. Böylece eş zamanlı ameliyat yapabileceğiz.
He's equipped with a four-chambered beating heart, which mimics the ejection fraction of a real one and even pumps blood.
Dört odalı atan bir kalbi var. Gerçek bir kalbin ejeksiyon fraksiyonunu taklit eder ve kan bile pompalar.
This could spread through the entire Bay Area real fast.
Bütün körfez bölgesine büyük bir hızla yayılabilir.
Well, Schmidty, you pulled a real Mr. Miyagi on the whole "no notes, tough love" routine.
Schmidty, tüm bu "Not yok, aşk zordur" rutininde gerçek Bay Miyagi'yi harekete geçirdin.
Now, we think this is a real shame, so Jeremy and I went off to Italy to do our own modern take on the Grand Tour.
Bunun çok üzücü olduğunu düşündük ve modern bir Grand Tour'a çıkmak için Jeremy'le İtalya'ya gittik.
Anyway, I'm glad we're still in Yorkshire, because last week we said there was no real motoring connection with the county, and it turns out that's not true. Er...
Er...
That is the soundtrack that Britain has been missing for 51 years - real American V8 muscle.
Bu İngiltere'nin 51 yıldır mahrum kaldığı ses gerçek Amerikan V8 muscle'ı.
You keep stoking the media fires against Oscar, and Sarah's real killer will never be caught.
Sen de Oscar'a karşı medya yangınına kömür atıyorsun Sarah'ın gerçek katili hiçbir zaman yakalanmayacak.
But, God, Rufus, it can't be real, because, I mean, if it is, the things that it says that I'm going to do...
Ama, Tanrım! Rufus, gerçek olamaz. Çünkü eğer öyleyse, söylediği şeyler yapacağım şeyler...
You know, the parents are real involved.
Aileler işi ciddiye alıyorlar.
Tandy, I usually have your back, but today you've been a real pain in the front.
Tandy, genelde arkanda olurum ama bugün gerçekten kafamızı şişirdin.
Some real estate investor, named Veronica Franklin, needs to have permit paperwork to the city by Monday morning, but everyone's gone because of the holiday weekend.
Veronica Franklin adındaki bir emlak yatırımcısının izin evraklarını Pazartesi sabahına kadar belediyeye teslim etmesi gerekiyormuş ama hafta sonu olduğu için herkes gitmiş.
The monkey was real.
Maymun gerçekti.
Jammies on real quick so Dad can read The Night Before Christmas, okay?
gerçekten hızlanmalıyız ki baban Noel Öncesi Gece, yi okuyabilsin okay?
Wyatt, it looks so real, and I've thought so since the Hindenburg, and if that's what I'm meant to be...
Wyatt, hepsi çok gerçekçiydi, ve Hindenburg'dan beri bunu düşünüyorum, ve eğer yapmam gereken buysa...
Guilty of trying to make a difference, guilty of seeking equality, guilty of wanting a real conversation between the police and the people of New York City.
Değişiklik yaratmaya çalışmaktan eşitlik aramaktan ve New York polisi ve halkıyla gerçek bir sohbet istediğim için suçluyum.
Oh, wait, um, real quick, um, some of the kids are allergic to nuts, okay?
Bekle, çabucak, çocuklardan bazılarının kuru yemişe alerjisi var, tamam mı?
What's the harm of letting a not-real me out of a not-real prison into a not-real world, hmm?
Gerçek olmayan dünyanın gerçek olmayan hapishanesinden gerçek olmayan beni çıkarmanın ne zararı olabilir ki?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]