English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ T ] / The real deal

The real deal traduction Turc

939 traduction parallèle
This is the real deal!
- Bu harika bir şey!
She was the real deal, you know?
En iyiIerindendi, biIiyor musun?
I'm the real deal.
Ben gerçek bir meseleyim.
This is the real deal.
Albayım çok önemli.
This is the real deal.
Bu gerçek.
They all believed it was the real deal.
Hepsi gerçek bir anlaşma olduğuna inandılar.
You Know, The Real Deal.
Güzel maldır.
It's gonna be the real deal.
Harbi mücadele olacak.
Don't worry, it's the real deal.
- Rio'nun dostlarından. Korkma, sağlam mal.
There's another cyborg runnin'the real deal.
İşi götüren başka bir cyborg var.
It's the real deal, Mike.
Esas amacım bu, Mike.
The real deal.
Gerçeği.
He is the real deal.
Adam işinin erbabı.
It's the real deal lizard skin.
- Evet. Rolex. Gerçek timsah derisi.
- Proved to the world... what I've always known. You're the real deal, Hank.
Sen gerçek bir habercisin Hank.
It's the real deal.
Hem de gerçeğinden.
" What is the real deal with Mr. Burns's assistant, Smithers?
Bay Burns'ün asistanı Smithers'ın tercihi nedir?
As you can see, the real deal with Waylon Smithers... is that he's Mr. Burns's assistant.
Gördüğünüz gibi Smithers'ın tercihi Bay Burns'ün asistanı olmaktan yana.
I'm goin'tell you the real deal what it goes on in the hood.
Ben size asıl gerçeği anlatacağım burada neler olduğunu.
Now... here's the real deal.
Şimdi gerçek antlaşma.
- Oh, I'm the real deal.
- Oh, ben gerçekten büyük bir bombayım *
You are the main thing, the real deal, you know!
- Sen asıl şeysin, gerçekten iyisin, biliyor musun?
That and a phone call should convince him this is the real deal.
Bunlar ve telefon, onu olanların gerçek olduğuna ikna etmeye yetecektir.
This is the real deal, and nothing you do can come between us.
Gerçek bu, tatlım ve yapacağın hiçbir şey aramızı bozamaz.
- lf this is the real deal, then my dad's money has nothing to do with you wanting to marry him, right?
- Gerçekten durum buysa babamın parasının evlenmek istemenle ilgisi yoktur, değil mi?
Listen. These guys are the real deal.
Bu adamlar gerçekten telikeli.
The real deal?
- Gerçek kefen bezi.
Your dad was the real deal.
Gerçek bir dosttu.
BUT HE'S THE REAL DEAL, FOX.
O son derece gerçek, Fox.
This is the real deal.
Bu gerçek iş.
He's the real deal!
O gerçek olanmış!
We're gonna bring on a guy now who's the real deal, the genuine article. In fact, he taught us everything we know.
Buraya size gerçek bir sihirbazı, gerçek bir dahiyi getireceğiz - doğrusu... bize bildiğimiz herşeyi öğreteni.
I've been around a good deal, and I... I think I can spot the real thing a mile away.
Ben epey bir yer gezdim ve gerçek bir erkeği bir kilometreden sezebilirim.
Your real estate office handle the deal?
Alımı emlakçiniz mi gerçekleştirdi?
Shocks such as the one you had last night whether the cause is real or imaginary can deal the mind a very serious blow.
Sebebi ister ger § ek, ister hayali olsun dLin geceki gibi § oklar akllna § ok ciddi hasar verebilir.
Like the old faith healer of Deal who said, " Although pain isn't real, when I sit on a pin and it punctures my skin,
Eski şifacılardan biri demiş ki ; "Acı gerçek olmasa da bir iğnenin üstüne oturduğumda derimi delip geçiyor hissettiğim şey hoşuma gitmiyor."
So unless it's all the real stuff, we've got no deal.
Hepsi gerçek olmadığı sürece anlaşmamız iptal.
Hang this man, send Alexandra to Livadia and deal with the real problems.
O adamı as ve Alexandra'yı Livadiya'ya gönder ve gerçek sorunlarla uğraşmaya bak.
The idea... is... that destiny... is a very real, concrete thing that every person has to deal with.
Burada... ana fikir... kaderin... her insanın uğraşacağı ve çok gerçek, kesin olduğudur.
Song and Dance, Last McCoy, the Real McCoy... Square Deal, Female Touch.
Song Dance, The Real McCoy, Square Deal ve The Female Touch.
This is the real deal.
- Gerçekl.
Here, R.K. Maroon is seen clinching the deal with Cloverleaf's bankers and execs in one of the biggest real estate deals ever in California history.
R. K. Maroon'u, Cloverleaf'ın müdürleriyle anlaşırken görüyorsunuz. Kaliforniya tarihinin en büyük emlak anlaşması gerçekleştirildi.
So she told me that the two of you made 250 grand... on a real-estate deal like this.
Bana bunun gibi bir yerden ikinizin 250 bin kazandığını söyledi.
You see, to me... the real truth is always a bigger turn-on... and it doesn't have to be a big deal.
Görüyorsun ya,... gerçekler beni her zaman daha çok heyecanlandırır... çok önemli birşey olmasa da.
A deal to make big bucks real quick... the kind of dough we need.
Çabucak büyük paralar kazandıracak bir anlaşma... İhtiyacımız olan parayı.
to die a slow death felling the frozen trees documentaries deal with people who live real lives people who trusted us and told us the truth about their lives but this truth was often used against them the more invisible our tools were
Şahsi ortamda yapabilirdik, ama Rusya'da, donmuş ağaçları keserken yavaş bir ölümü bekleyeceğin Sibirya'ya gönderilme riski vardı. Belgeseller gerçek yaşamlar yaşayan insanlarla ilgilidir. Bize güvenen ve yaşamları hakkında gerçekleri açıklayan insanlar...
Secrets are the only real currency we deal in.
Bizim uğraştığımız şeyler, sırlardır.
So we can stop insulting each other and deal with the real issue the real oppressor.
Birbirimize hakaret etmeyi kesip gerçek sorunlara yönelelim diye gerçek baskıcılara.
We have to deal with that... or face the very real possibility of our own extinction.
Bu sorunu halletmezsek kendi türümüzün soyunun tükenmesi tehlikesiyle karşı karşıya kalırız.
Okay, how many of you would like Itchy Scratchy to deal with real-life problems, like the ones you face every day?
Pekâlâ, kaçınız Itchy Scratchy'nin, her gün karşılaştığınız sorunları ele almasını istiyor?
This is the real fuckin'deal.
Üzerinde anlaşılacak tek bir konu var, o da bu!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]