English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ T ] / The road

The road traduction Turc

22,533 traduction parallèle
I hate to think we survived all that just to have you kill us both on the road.
Onca şeyi bizi yolda öldürmen için atlattığımızı düşünmek istemem.
Maybe... Maybe he came off the road.
- Belki de yoldan çıkmıştır.
Car's done, the tyre tracks are pretty well covered, but we just need to move that branch out the road then get this fence back up.
Araba halloldu, lastik izleri de bayağı bayağı kapanmış. Ama çiti desteklemek için şu dalı yoldan çekmemiz lazım.
We're going to have an iron fence up, officers at various checkpoints, monitoring the road in to ensure you're not in any danger.
Güvenlik önlemlerini arttıracağız. Birçok yere yolu gözleyip, güvenliğinden emin olmak için kontrol noktası koyacağız.
My men picked her up on the road to Paris.
Adamlarım onu Paris yolunda aldılar.
You ever miss life on the road?
Hiç yolda geçen hayatı özlüyor musun?
So you boys hitting the road, huh?
Çocuklar yola geri dönüyorsunuz demek.
Darlin'... If there's one thing I've learned in all my years on the road, it's when somebody's pining for somebody else.
Tatlım eğer yollarda öğrendiğim tek bir şey varsa birinin diğerini mecbur bıraktığıdır.
Elias, you have to go away. Get off the road!
Elias uzakta orada hemen gelen gerekir.
So, what, we follow the road now?
Bu yüzden, şimdi yol şeyleri takip?
- Some Laggan men are blocking the road.
- Birkaç tane adam yolu kapatmışlar.
He shouldn't be on the road alone.
Tek başına yola çıkmamalı.
Some men have blocked the road.
Birkaç adam yolu kapatmışlar.
Get back out on the road.
Var yoluna git.
A guy is driving a car up a hill and he sees a pig in the road.
Bir adam yokuş yukarı araba sürüyormuş ve yolda bir domuz görmüş.
And then the pig is in the car... no, the pig is in the road, and...
- Sonra arabadaki domuz... Hayır, yoldaki domuz, ve...
We just decided, you know, spur of the moment, to hit the road process and heal...
Anın heyecanıyla yola çıkmaya karar verdik, iyileşme süreci falan...
Unconscious in the middle of the road.
Yolun ortasında bilinç kaybı.
It went off the road, but I'm fine.
Yoldan çıktım ama iyiyim.
This is where he ran off the road, hit the tree.
Burada yoldan çıkmış ve ağaca çarpmış.
His mother's house is about 3 miles down the road.
Annesinin evi yoldan 5 km aşağıda.
I think he went off the road.
Yoldan çıkmış.
He thinks this is where he went off the road.
Burada yoldan çıktığını düşünüyor.
I thought Doyle said he was attacked somewhere on the road.
Doyle yolda bir yerlerde saldırıya uğradığını söylemişti.
Can you please watch the road?
- Hayır,... Gözün yolda olsun.
Please keep your eyes on the road.
Lütfen gözün yolda olsun.
across the road.
Karşıya geçince köşede.
You must be on the road.
Yolda olmalısın.
Why do you always get stuck on the road?
Neden her gün yolda kalıyorsun?
Go ahead, take "the road less traveled."
İlerlemeye devam et ve "en az kullanılmış yolu" kullan.
We were on the road.
Yoldaydık.
Call rolled off the road.
Arama kapanmış bir yoldan yapılmış.
The road at night is dangerous.
Geceleyin yol tehlikeli olur.
Though you have to admit, when the flesh hits the road, it is feeling just a bit challenging, is it not?
Ama kabul etmelisiniz ki zombilerin yolda yürümesi biraz zor oluyor, değil mi?
He sees Cassidy walking along the road.
Cassidy'yi yolda yürürken görüyor.
The vehicle can send information about what it is seeing to the internet. This can be useful to other vehicles on the road.
Araç, gördüğü şeyler hakkında internete bilgi gönderebilir bu da diğer araçlar için kullanışlıdır.
Not that we wanted to erase a memory or, not have pictures and stuff, but it was hard to go by the place on the road where he'd been killed and his old practice, which was now an administrative building.
Yaşanmışlıkları silmek, fotoğrafları kaldırmak falan istediğimizden değil ama otoyolda öldüğü yerden ve şimdilerde idare binası olan doktorluk yaptığı yerin önünden geçmek çok zor oluyordu.
We stand by the road.
Bizi yolumuzdan çıkarma.
Hi, I'm so sorry to bother you, but my car broke down up the road and my phone died.
Sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm ama arabam yolun yukarısında bozuldu ve telefonumun şarjı bitti.
I'm back on the road, and in a shocking turn of events, Damon needs my help.
Tekrar yola düştüm ve çok şaşılası bir şekilde Damon'ın bana ihtiyacı var.
We left the road, we're in the canyon.
Yoldan çıktık, vadinin içindeyiz.
Look at you, taking the high road.
Bak sen, büyük yol katediyorsun.
I worked on the rail road for 30 years across America.
Bütün Amerika'da otuz yıl boyunca demiryollarında çalıştım.
We've moved to a service road on the compound.
Yerleşkedeki servis yoluna geldik.
It seems like a car accident near the mountain road.
Sanırım dağ yolunda kaza meydana geldi.
If it's the mountain road...
Dağ yolu mu?
I am on a road which leads me back to the camp.
Kamp yerine dönmemi sağlayacak bir yoldayım.
So it's a title that was earned, but I took the hard road.
Yani kazandığım bir unvan oldu ama kazanması zor oldu.
They're road maps to let the juries know what evidence they can expect to hear.
Jürinin ne tür deliller beklemelerini gerektiği konusunda yol göstereceksiniz, o kadar.
Jumped off the main road in the canyon somewhere.
Ana yoldan vadinin bilmediğim bir yerine geliverdik.
This picture was taken on a road leading to a drug compound deep in the Columbian jungle.
Bu fotoğraf, ormandaki Kolombiya uyuşturucu tesisine giden bir yolda çekildi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]