The rock traduction Turc
7,404 traduction parallèle
You being blindly infatuated with me was the rock we were building this relationship on!
Bana körü körüne âşık olman ilişkimizi ayakta tutan şeydi!
Describe the rock face.
Kayanın yüzeyini tarif et.
I mean, you said he knew about the rock that hit you.
Kafana taşla vurulduğunu biliyormuş.
Nobody escapes The Rock, kid.
Kimse Kaya'dan kaçamaz evlat.
Lali the Rockstar.
- Lali bir Rock yıldızı.
Lali the Rockstar's saying this.
- Lali Rock yıldızı öyle diyor.
I thought you beclouding somewhere... Behind the rock!
Kayaların arkasında bir yere saklanırsın sanıyordum.
"But the next moment, Peter was standing on the rock again, " with a smile on his face and a drum beating within him.
Ama sonra, Peter yüzünde bir gülümseme ve içinde çalan davul sesleri ile yeniden kayanın üzerinde dikiliyordu.
It's the Top Of The Rock.
- Rockefeller Binasi'nin en ust kati.
Ladies and gentlemen, the next elevator to the Top Of The Rock Observation Deck will be leaving momentarily.
Bayanlar baylar, tepeye cikan bir sonraki asansor az sonra hareket edecek.
I'll take my chances with the rock.
Tercihimi taştan yana yapacağım.
So is that the rock?
Taş bu mu?
The magic of the rock trolls.
Kaya trollerinin büyüsü.
The rock trolls?
Kaya trolleri mi?
The rock-climbing backpacker, the underwear model, the guy who looked like Tywin Lannister.
Sırt çantalı Rockcı dağcı, İç çamaşır modeli... Tywin Lannister'a benzeyen adam...
Now the rock pile sun-warmed... with f... finger straw.
Çakıl yığını samanla kaplanmış Sıcak güneşin altında
The rock being a weirdly intrusive telenovela star.
Birinci ara, tuhaf sırnaşık bir pembe dizi yıldızı.
IT WOULD STRIP OFF THE EARTH'S ATMOSPHERE, IT WOULD BOIL THE OCEANS, IT WOULD MELT THE ROCK.
Dünyanın atmosferini söküp alır okyanusları kaynatır, kayaları eritirdi.
Not because you're still mad about the whole me sabotaging you with the rock opera and your live stream and suchety-such?
Rock operanı, canlı yayınını sabote ettim diye bana hâlâ kızgın olduğun için değil.
What about the Rock Hudson stuff?
Peki ya Rock Hudson esprileri?
I probably won't ever finish the rock opera I'm working on.
Muhtemelen üzerinde çalışmakta olduğum Rock Operası'nı bitiremeyeceğim.
My wickedness makes me as heavy as lead, and if you should let me go, Lord, I will plunge into the bottomless pit, and all my righteousness would have no more influence to uphold me and keep me out of hell than a spider's web would have to stop a falling rock.
Zayıflığım kurşun gibi ağırlaştırıyor beni, ve eğer müsaade edersen Tanrım, o en dipsiz kuyuya dalacağım, bütün o dürüstlüğümün ise, beni cehennemden korumada bir örümcek ağının, düşen bir kayayı engellemesinden hiçbir farkı olmayacak.
I cut it on a rock when I jumped out of the car.
Arabadan atladığımda kaya parçası kesti.
Like from the blade of a knife or... I cut it on a rock.
- Bir bıçağın ucu gibi ya da...
In that moment, on that rock, with the Devil on our heels, we were gods.
O an, o kayanın üzerinde dibimizdeki şeytanla beraber... -... Tanrı olan bizdik.
Ties her to a local gang set, the Bridge Rock Devils.
Yerel bir çeteye üyesiymiş, Taş Köprü Şeytanları.
So they extract the helium-3 from the lunar rock and then use the ore as a fuel source.
Öyleyse Helyum 3'ü ay taşından çıkartıyorlar ve madeni yakıt kaynağı olarak kullanıyorlar.
You turn on the radio - punk rock.
Radyoyu açıyorsun, punk rock.
I, too, love to party, and I do love the ladies and the classic rock'n'roll.
Ben de partileri severim, kadınları severim ve klasik rock'da severim.
I followed her into the yard and I found a rock and I hit her.
Bahçeye kadar takip ettim sonra bir taş bulup vurdum.
I hate to rock the boat here.
İşleri rayından çıkarmak istemem.
The ones she pushed were concrete, not rock.
Son zıpladığı beton değil taştı.
Imagine the weight of 6,000 pounds on one end and a 300-pound rock set on the other.
Terazinin bir tarafında 2700 kiloluk bir taş düşün diğer tarafada 130 kiloluk bir taşın yüklendiğini.
Spending a day with the Sheik is like trailing a rock star.
Şeyh ile bir gün geçirmek, bir rock yıldızını takip etmek gibi.
Now if I'm wrong, they can bury us underneath that rock pile out at the cut,'cause that's where we're headed anyways.
Yanılıyorsam yarıktaki taş yığınının altına bizi gömebilirler çünkü zaten yolculuk da o istikamette.
'OK, maybe I shouldn't have climbed this terrifying windy rock face but 'I saw the baby goat and I just had to save that little critter's life.'
Tamam, bu korkunç, rüzgarlı kayaya tırmanmamalıydım belki ama yavru bir keçi gördüm ve az önce o küçük yaratığın hayatını kurtardım.'
A GRAIN OF ROCK ORBITING JUST ONE OF THE 200 BILLION STARS
200 milyar yıldızdan sadece birinde yer alan bir kaya parçası.
In that moment, on that rock, with the Devil on our heels, we were gods.
O an o kayanın üzerinde topuklarımız üzerinde şeytanla tanrıydık.
But isn't this the land of hard rock mining?
Ama burası sert kayaların madenciliğinin yapıldığı bir yer değil mi?
If it's a choice between following your magic rock and facing the wrath of Sister Lenora and Father Mendel,
Büyülü taşını takip etmek ve Rahibe Lenora'yla Peder Mendel'in gazabıyla yüzleşmek arasında bir tercih ise bu...
Look, I know it's not what you want to hear, but the alibi is rock solid.
Duymak istediğiniz şeyin bu olmadığını biliyorum ama tanıkları çok sağlam.
Hey, we have a whole new rock-climbing wall, Jacob, no one's made it to the top yet.
Hey, henüz kimsenin en üste çıkamadığı yeni bir tırmanma duvarımız var, Jacob.
Maybe buying in is really the punk rock choice.
Belki de bunu kabul etmek zor olan.
I mean, the punk rock choice,
Jimmy zor bir seçim mi? Evet.
The guy's a rock star.
Adam tam bir yıldız.
From the producers of "Women of Rock Live" and the "Rockefeller Tree Lighting Ceremony,"
Hatunların rock gecesinin ve Rockefeller ağaç süsleme töreninin yaratıcılarından...
Come on, kids. Let's get away from the mean rock lady.
Şu taş kalpli kadından uzak duralım.
Yes, I'm the evil rock lady upsetting children.
- Evet, çocukları üzen taş kalpli benim.
THE EARTH ITSELF FOR A LITTLE WHILE WOULD'VE HAD AN ATMOSPHERE OF MOLTEN ROCK.
Dünyanın kendisi bir anlığına erimiş kayadan oluşan bir atmosfere sahip olurdu.
500 BILLION TONS OF RED-HOT ROCK SOAR TO THE EDGE OF SPACE.
500 milyar ton sıcak kaya uzayın sınırına kadar fırlardı.
She was at the convenience store the night I bought that video game and ruined my rock opera.
O video oyununu alıp, rock operamı mahvettiğim gece o da marketteydi.
the rocket 24
rock 667
rocky 447
rockin 18
rocket 194
rocks 141
rockets 24
rockefeller 25
rock it 17
rocko 21
rock 667
rocky 447
rockin 18
rocket 194
rocks 141
rockets 24
rockefeller 25
rock it 17
rocko 21
rock and roll 108
rock star 33
rock on 65
rock bottom 18
rock music 39
rock music playing 75
rock music plays 17
rocket man 23
rock' n' roll 52
rock'n'roll 16
rock star 33
rock on 65
rock bottom 18
rock music 39
rock music playing 75
rock music plays 17
rocket man 23
rock' n' roll 52
rock'n'roll 16
the rest of us 45
the rest of my life 18
the restaurant 50
the right way 29
the road 48
the rules have changed 16
the real one 64
the rules are simple 34
the rules 72
the rain 42
the rest of my life 18
the restaurant 50
the right way 29
the road 48
the rules have changed 16
the real one 64
the rules are simple 34
the rules 72
the rain 42
the river 87
the real me 30
the rope 39
the right thing 58
the roof 92
the rest of your life 21
the right 75
the real deal 26
the reason 46
the real story 16
the real me 30
the rope 39
the right thing 58
the roof 92
the rest of your life 21
the right 75
the real deal 26
the reason 46
the real story 16
the red one 47
the ring 177
the radio 72
the r 45
the real thing 38
the real ones 16
the real you 39
the real 41
the reality is 24
the redhead 38
the ring 177
the radio 72
the r 45
the real thing 38
the real ones 16
the real you 39
the real 41
the reality is 24
the redhead 38