English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ Y ] / You made that up

You made that up traduction Turc

912 traduction parallèle
You made that up.
Siz uydurdunuz.
- You made that up?
- Bunu sen mi besteledin?
You made that up.
Bunu uydurdun.
You made that up.
Bunu siz uydurdunuz.
You sucked up to me by saying that I was a shield made out of the finest marble in this world when you really needed me.
Beni sığınak olarak kullanırken en kaliteli mermerden yapıldığımı söyleyip yağ çekiyordun.
Once they left, I fixed up the place and sold it, and made a huge profit. Why would you come back to live here if you made that kind of money?
O kadar kazandıysan niye burayı alıyorsun?
You don't think you'll stop me, do you, now that I've made up my mind?
Beni durdurabileceğini sanmıyorsun, değil mi, hem de kesin kararımı verdikten sonra?
You made up your mind about that plant in Brooklyn?
Şu Brooklyn işi hakkında kararını verdin mi?
It was very gracious of you to elevate me to that lofty station and I hope Your Highness won't be too insulted but I have definitely made up my mind to remove the crest from my stationery my lingerie, and my life.
Beni o âli yere yükseltmekle çok nezaket gösterdiniz ama Kont hazretlerine çok hakaret etmiş olmam değil mi? Kırtasiyemden iç çamaşırlarımdan ve hayatımdan bu başlıkları kaldırmaya kesinlikle karar verdiysem?
- Hey, what are you made up for? - I got that job in the Tunisian Room.
Yok MGM, yok Ginger Rogers, yok Ronald Coleman.
His mind was made up. You must always remember that, Ethne... for the sake of his memory and for your own happiness.
Onun hatırına ve kendi mutluluğun için... bunu asla aklından çıkarmamalısın Ethne.
What is it that makes him or you think that an organization like this... made up of well-meaning amateurs... buck up against those tough military boys of Europe?
İyi niyetli amatörlerden oluşan böyle bir örgütün Avrupa'nın dirençli askeri güçlerini engelleyebileceğini ona ya da sana düşündürten şey nedir?
It's possible Horace made up that part about stealing to tease you... or perhaps to punish you.
Çalma kısmını Horace seni kızdırmak için uydurmuş olabilir. Belki de cezalandırmak için.
That stirred up your old guilt complex and made you think that you'd killed him.
Onu öldürdüğünü düşündün.
The smell of it got all mixed up with the flowers and the powder the ladies wore, and it made a wonderful, new perfume that made you feel good just to smell it.
Kokusu, çiçeklerle kadınların pudra kokularına karışmıştı ve ortaya bir kere kokmakla kendini iyi hissedeceğin harikulade bir parfüm çıkmıştı.
It may cheer you up to know that she made a fool of me too.
Onun beni de aptal yerine koyduğunu bilmen seni sevindirebilir.
You think I made that up about the gun, don't you? All right.
Silahı uydurduğumu mu sanıyorsun?
And when I made that close-up, I had no idea you were gonna turn out to be someone special,
Ve bu yakın planı aldığımda benim için özel birisi olacağını bilmiyordum.
Come on, you've gotta be made up and ready to shoot that test by 9 : 00.
9.00'a kadar makyajını bitirip deneme filmini çekmeye hazır olman lazım.
When something like this happens to you I won't lie to you and tell you I didn't keep hoping it would happen all the speeches that you've made up in your bedroom or in the bathtub go out of your mind completely.
Başınıza böyle bir şey geldiği zaman... size yalan söylemeyeceğim, bunun olmasını diledim durdum hep... yatak odanızda ya da banyo küvetinizde hazırladığınız bütün konuşmalar... tümüyle aklınızdan uçup gidiyor.
That you made up this story because Mr Lowry is your employer and pays you a good wage.
Hikayeyi siz uydurdunuz, çünkü Bay Lowry iş vereniniz ve size iyi maaş ödüyor.
So, while we were trying to make out this example we made sure, that if you take up to write on the blackboard, then write so that nor you or desk could redden.
Tahtayı sildikten sonra oturabilirsiniz. Bu örnekle birlikte neyi öğrenmiş olduk?
You remember those fancy, gold-tipped ones... that he has made up for him in Cairo.
Hani o süslü, altın uçlu Kahire'de özel yaptırdıkları.
That you just made up!
Sadece sana söyleneni yap!
Made up your mind what you're gonna do now that you're out of the Army?
Artık ordudan ayrıldığına göre ne yapacağına karar verdin mi?
That did occur to me until the others had made up their minds to murder you.
Karşı tarafın... seni öldürmeye karar verdiğini anlayana kadar öyle düşünüyordum.
YOU TRYING TO TELL ME IT WAS MAGIC THAT MADE ME GET UP OFF MY BACK?
Kaçıksın sen. Sıkıntımı sana neden anlattım ki zaten?
May I once again welcome you to the show that doesn't come from a studio, a show that wasn't made in some far-off land, a show that can and does come from Up Your Street.
Stüdyodan yayınlamayan ve uzak bir diyarda çekilmeyen programa hoş geldiniz, Sizin Sokağınızdan yayınlanan programa.
That's one of the rules you made up yourself :
Bu sizin koyduğunuz kurallardan biri.
You mean you made up your mind just like that?
Yani aklınız buna yattı mı?
Only those sweet words. Those words you made up for me that nobody knew here.
Sadece o tatlı sözler o ki benim için uydurduğun burada kimsenin bilmediği...
You're so funny with that big hat, made up like an old man.
Bu kocaman komik şapka seni yaşlı bir adama benzetmiş.
You made a muck-up with that loose forward.
O uyuz forvete iyi yapıştırdın.
You portrayed me as an idiot in an interview that was entirely made up.
Uydurma röportajında beni aptal gösterme küstahlığında bulunmuşsun.
If you reach out to touch it, you'd discover that the flower was not a flower at all, but a design made up of hundreds of tiny insects called fattid bugs.
Eğer ona dokunmak için uzanırsan çiçeğin, aslında bir çiçek olmadığını yüzlerce küçük böceğin oluşturduğu bir dizayn olduğunu keşfedersin.
I was thinking, that day when I hanged you up on the gate and I made you an invitation to come to Cocatlan,
Seni kapıya astığım Ve Cocatlan'a davet ettiğim gün davetimi kabul edeceğini
Has it occurred to you that there's a certain inefficiency in constantly questioning me on things you've already made up your mind about?
Üzerlerinde bir karara vardığın konularda bana soru sormak sana da fuzuli gelmiyor mu?
You should have seen how I made a sucker out of old Stripes with that left up in his face.
Solumla çizgilinin suratına indirdiğim yumrukları görmeliydin.
What? You already made up your mind and you're trying to change mine by getting me onto that bed.
- Sen çoktan kararını vermişsin, ve yatağa atarak benim de fikrimi değiştirmeye çalışıyorsun.
You do understand, don't you that even if you are made his legal guardian it'll still be up to me as head of this hospital to authorize his release in your charge.
Anlamalısınız ki onun yasal sorumluluğunu almış olsanız bile o hala bu hastanenin gözetiminde ve... benim sorumluluğumda.
Every night, just like you'd want me to, I've put out the cat, made myself a rum toddy, and before I went to bed, said a little prayer thanking God that I was independent, that no one else's life was mixed up with mine.
Her gece, tam senin istediğin gibi, kediyi dışarı salarım, bir bardak rom alırım, ve yatmadan, bağımsızlığım için şükrederim.
I know what they cut off, but at least they don't make tobacco pouches out of them uhah... that's something else you soldier boy's made up...
Neyi nasıl kestiklerini bilmiyorum. Geri dönmemiz mümkün değil ha, ah başka bir şey olmazsın bunlar senin gibi askerlerin yaptığı sıradan işler.
Their made-up faces and enigmatic expressions the maskes of drunkards, the shouting, wild laughs, idiotic and cruel jokes... reminded me of some strange and weird people... that you see all over the district.
Makyajlı yüzleri, gizemli ifadeleri sarhoş maskeleri bağırmaları, vahşi gülüşleri, aptal ve acımasız şakaları her yerde görebileceğimiz garip ve acaip insanları hatırlattı bana.
You know, when them gentlemen came up here and made me that offer there was a whole lot of things that we didn't take into consideration.
O beyler buraya gelip bana teklifte bulunduklarında... dikkate almadığımız bir sürü şey vardı.
You know what it was that really made up my mind?
Kafamı kurcalayan şeyin ne olduğu biliyor musun?
So you made up that whole story?
Yani bütün o hikayeyi uydurdun?
And I finally managed to dig up some hidden accounts... on that last picture you made in Italy.
Ben sonunda senin İtalya'da çektiğin son son filmle ilgili bazı gizli hesapları ortaya çıkarmayı başardım.
But I'll tell you something, I never woke up in the morning... and had to look at someone that made me sorry that I was there.
Fakat sana bir şey söyleyeceğim, Hayatımda hiçbir sabah, uyandığımda... birinin yüzüne bakıp da, orada bulunduğum için pişmanlık duymadım.
- The man up there, he said he'd like it better if he could go in to the judge and tell him... that you'd made one good case for Uncle and you were working on some others.
Savcı, yargıcın karşısına çıkıp senin, bir davada "Amca" ya yardım ettiğini ve başka davalar için de çalıştığını söyleyebilirse bunun çok iyi olacağını belirtti.
And I finally managed to dig up some hidden accounts... on that last picture you made in Italy.
Bazı gizli hesaplara ulaştım "İtalyan" filimi.
If you believe there is a God that made your body, then why do you keep telling children to cover up, that the body is dirty?
Vücudunuzu yaratan bir Tanrı olduğuna inanıyorsanız neden çocuklarınıza gizlemelerini vücudu sergilemenin ahlaksızca olduğunu söyleyip duruyorsunuz?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]