Benim için zevk traduction Anglais
934 traduction parallèle
Hayır, benim için zevk.
No, I'm glad to do it.
Benim için zevk.
I find it a pleasure.
- Benim için zevk olacak.
- It'll be a pleasure.
Dışarıdaki şamatayı önemsemeyen birine içki ısmarlamak benim için zevk.
It's a pleasure to treat a man who takes so little interest in today's occasion.
Gerçek halk adamını takdim etmek benim için zevk.
It gives me pleasure to introduce that true man of the people... the next governor of the state...
- Benim için zevk.
- A pleasure.
- Benim için zevk.
- It's a pleasure.
Benim için zevk. Eminim.
It's a pleasure, I'm sure.
Benim için bir zevk.
- I couldn't!
- Benim için büyük bir zevk.
- lt ´ ss a great pleasure.
Ve şimdi de, sınıfımızın en seçkin öğrencisini, üniversitemizin şerefli ödülüyle onurlandırmak benim için büyük bir zevk olacak.
And now... It is my great pleasure to confer our academic degree with honor... on the most distinguished student of this class.
Bayanlar ve baylar... yolculuğumuzun son gecesinde sizi ağırlamak benim için büyük bir zevk.
Ladies and gentlemen... it's with great pleasure I welcome you all on this, the final night of the voyage.
- Beyler, bu benim için büyük bir zevk...
- Gentlemen, it gives me great pleasure to...
Sevgili dostlar, bu güzel şehrin belediye başkanı olarak... bize başarılarını anlatmak üzere seçkin konuklarımızı... buraya davet etmek benim için büyük bir zevk.
So, my friends, as mayor of this great city... I take pleasure in inviting our distinguished visitors... to tell us something about their achievement.
Seninle işimizin bittiğini söylemek benim için bir zevk.
It's a pleasure to tell you that you're through.
Sizi temin ederim ki gerçekten önemli insanların olduğu topluma geri dönmek... benim için büyük bir zevk olacak.
I assure you it will be a pleasure for me... to go back to a society of really important people.
Eğer benimle birlikte ülke dışına çıkmayı kabul edersen Watson, bu benim için büyük bir zevk olurdu.
It would give me great pleasure Watson if you would come onto the continent with me.
- Benim için bir zevk delikanlı.
- It's a pleasure, my boy.
Sevgili Marsen, bu benim için bir zevk.
My dear Marsen, it's my privilege.
Benim için büyük zevk.
It'll be a pleasure.
Benim için dünyada sana zevk vermekten daha büyük... bir zevk olamaz.
For me, there can be no more pleasure in the world... than to please you.
Benim için bir zevk.
It'll be a pleasure.
Benim için bir zevk, efendim.
It'll be a pleasure, Sir.
Benim için de büyük zevk profesör.
And you're a big treat to me, professor.
Görüyorsunuz ya sizinle tanışmak benim için büyük bir zevk.
So you can see, meeting you is a real thrill for me.
Benim için bir zevk.
It's a pleasure.
Sizi tekrar görmek benim için bir zevk olacak.
I'll be glad to see you again.
Benim için bir zevk, sizi temin ederim.
A pleasure I assure you now.
- Benim için bir zevk.
- A pleasure.
- Benim için bir zevk, Jim.
It's a pleasure, Jim.
Benim için gerçekten zevk.
This is indeed a pleasure, sir.
Benim için bir zevk, Bayan Sloper.
It would be a pleasure, Miss Sloper.
- Benim için bir zevk.
A pleasure, my dear.
- Benim için bir zevk.
- It's a pleasure.
Sana iyi geceler dilemek benim için büyük bir zevk.
I'm takin'great pleasure in bidding'you good night.
Benim için bir zevk.
A pleasure
Benim için bir zevk.
I'm happy to do it.
- Benim için bir zevk ve onurdur.
- It will be a pleasure and an honor.
Sizizn fedakarlığınız benim için bir zevk oldu.
It's no sacrifice. It is a pleasure.
Daha da önemlisi, oğlunuza bir şeyler öğretmek benim için çok büyük bir zevk.
It's an absolute pleasure coming here to teach your son.
Bay Forrester, benim için bir şeref ve zevk.
It's an honor and a pleasure, Mr. Forrester.
Defterlerinizi düzeltmek benim için bir zevk.
Doing your books will be a real treat for me.
Benim için de bu sözü tutmak bir zevk olacak.
And look to have it yielded with all willingness.
- Benim için bir zevk olacak.
- It'll be a pleasure.
- Benim için bir zevk.
- Oh, it's my pleasure.
Yeniden hevesle yapmak benim için büyük bir zevk olur.
Well... It's such a pleasure to be able to cook with enthusiasm again.
- Benim için büyük zevk. Bugün gerçekten çok güzel görünüyorsunuz.
And may I say that you look especially beautiful today.
Benim için bir zevk olurdu ama söylediğim bu değil. Neden sürekli beni izlediğini soruyorum.
I feel too good to fight with you, but that isn't what I said.
Benim için bir zevk, sizi temin ederim.
It's a pleasure, I assure you.
Benim için bir zevk.
My pleasure.
Benim için bir zevk, Bay Bliss.
It will be a pleasure, Mr. Bliss.
benim için zevkti 116
benim için zevktir 49
benim için fark etmez 98
benim için uygun 18
benim için üzülme 18
benim için bir zevkti 58
benim için sorun değil 83
benim için farketmez 29
benim için öyle 32
benim için önemli 63
benim için zevktir 49
benim için fark etmez 98
benim için uygun 18
benim için üzülme 18
benim için bir zevkti 58
benim için sorun değil 83
benim için farketmez 29
benim için öyle 32
benim için önemli 63