Bilirsin ya traduction Anglais
1,340 traduction parallèle
Seni ektiğim falan yok, sadece yapmam gereken işler var, bilirsin ya?
Ain't like I'm trying to shut you out. I just got business to attend to, you know?
Belediye Başkanını köşeye sıkıştırmak istedi, bilirsin ya?
Like he really wanted to see the Mayor pressed, you know?
Yani Dee ile ilgili olan her şey sapa sarmış durumda, bilirsin ya?
I mean, everything with D is so messed up, you know?
Bilirsin ya? Beni yeterince meşgul ediyor.
You know, more than enough to occupy me, really.
Galiba hep böyle oluyor, şey olduğunda, bilirsin ya...
I guess that's just what's it like when you, you know...
Bilirsin ya aç kurtlar ve tadabileceğin en kötü Çin yemekleri var.
I hope nothing horrible ever happens to them.
Bilirsin ya...
You know...
Ama... bilirsin ya arkadaşlar?
But... you know, what about friends?
Şey, onun için üzülüyorduk bilirsin ya?
Well, we just felt sorry for her, you know?
Peki, bilirsin ya, hani bütün bu cinayet ve yamyamlık söz konusuyken sen, şey... o rahatsızlığı es geçebilirsin dimi?
Well, maybe what, you know, with the, uh, murders and cannibalism, you, uh... you get past that discomfort?
Tamam, bak Bones, bu iş, hani bilirsin ya, biraz benim alanım.
Okay, look, Bones, this is, you know, sort of my thing.
Ama sonra seni gördüm, ve düşündüm ki "bu kadar şans olur mu", bilirsin ya?
And then I see you, and I get to thinking, "What are the odds?", you know?
- Sen makarna salatasını çok bilirsin ya..
What you don't know about pasta salad is a lot
Bilirsin ya.. tamamen satın alma yada şirket birleşmesi.
You know - Buyouts and mergers.
İşte biraz havaya ihtiyacım vardı. Bilirsin ya.
Well, I just needed to get a little air, you know?
Donna, 4-5 saatimi düğün hakkında konuşarak geçirmeyi ne kadar severim bilirsin, ya da kıyafetler, ya da düğün için kıyafetler, ama, tanrım dün geceden çok bitkin durumdayım.
Donna, you know how much I'd love to spend 4-5 hours talking about the wedding, or clothes, or clothes for the wedding, but, God I'm so beat from last night. Okay.
Bilirsin mesela "bir rahip ve bir soyguncu bir bara girer" ya da "sende başarısız oldum" gibi.
You know like a "priest and a rabin walk in to a bar" or "I've failed with you".
Bilirsin, ya alalım, ya da onlara bırakalım.
You know, get or get got.
Bilirsin, hayatta olayların siyah ya da beyaz olabileceğine karar vermekten daha güzel bir şey yoktur!
You know, there is nothing greater than deciding in your life... that things maybe really are black and white!
Bilirsin silah, bom, bom!
Ya know, artillery, boom-boom!
Bilirsin birilerinin annesi, babası ya da kardeşi ölür ve evleri yanar.
You know, somebody whose mother or father or brother have all died and their house burns down.
Biraz daha çabalasaydın, bilirsin, ya da tekrar deneseydin... babam bütün bu... şoku ve üzüntüyü atlatınca?
If you had tried harder, you know, or, like, tried again... after he'd gotten over the whole... shock and grief of it, you know?
Ya da bisikletin için küçük bir zil, bilirsin, neyse.
Maybe a little bell for the bike, you know, whatever.
Bilirsin, hep nasıl oyunlar uydurursun ve karakter olmaya çalışırsın ya?
You know how you always make up games and pretend to be characters?
Bilirsin, ve çocukları, dört ya da beş yaşlarındaydı, ve ben de, on.
You know, and her kids were, like four or five, and I was, like, ten.
"Tanrıya şükürler, icat ettik şu..." bilirsin,... ne cihazıysa artık.
"Thank God we invented the..." you know, whatever device.
Bilirsin, alışveriş merkezinde ki kitapçıya gittim
You know, I went into the bookstore in the mall.
Bilirsin... sürprizler, küçük hediyeler... ya da ona küçük kartlar yazarım.
You know... Surprises or little presents, or I write her little cards.
Bilirsin çocuklar nasıldır. Onlar için ya beyaz vardır ya da siyah.
You know how kids are it's all black or white for them.
Ya, beni bilirsin, işte bu yüzden gece olmadan bırakmam gerek onu.
Yeah, you know me, that's why I gotta leave him before the night.
Bilirsin, Yoongyung var ya...
You know that girl Yoongyung...
Biliyorum, o beni 15 yıllık bir başlangıç var olduğunu biliyorum, ama bilirsin, ben sadece rakam, ben bu yapmaya devam eğer, sonra er ya da geç...
- I... I know. I know he's got a 15-year heard start on me, but, you know, I just figure if I keep doin'this, then sooner or later...
- Evet, belki, bilirsin... Ted Danson, ya da başkası.
- Yeah, maybe, you know... uh, Ted Danson, or something.
Ya da bu şey gibi olacak bilirsin Mayors Kardeşler
Or is this gonna be, like, you know- - Or the Maysles brothers?
Gerçekten de mantar gibi gözükmüyolar, bilirsin... daha çok erişteler ya da onun gibi bişeylere benziyorlar.
They don't really look like mushrooms, you know,... they kinda look more like noodles, or something.
Bilirsin, pazartesiden itibaren bir hafta orda olmamı istediler, ben de Ohio ya gitmek için kendime 5 gün verdim.
You know, they want me there a week from Monday, so I figure I'd give myself five days to drive to Ohio.
Hayır, işlevsiz mi bilmiyorum, bilirsin?
No, I don't know if she was dysfunctional, ya know?
Bilmiyorum, bilirsin, eğer şey varsa, ev kuralları ya da onun gibi bişey... Hayır!
I don't know, you know, if you have, like, house rules or something...
Merak ettim de, herhangi bir büyün yok mu herhangi bir hile ya da bir şeyler, bilirsin işte, onları etkilemek için?
So, I was just wondering, you haven't got any magic spells or any tricks or anything, you know, that I can impress them with?
Bilirsin, yerçekimi onu aşağıya çekerken, rüzgarda köprüden ileriye doğru itekler.
You know, while gravity pulled him down, the wind would have pushed him away from the bridge.
Ya da kızları unutabiliriz, bilirsin.
Or we could forget about the girls, you know?
Bilirsin, Lucas ile birlikte hapse atılmamı... ya da bana özel bir dedektif tutmayı istemiyorsan, yani... Pekala...
You know, what with Lucas being thrown into jail and me getting a private investigator, it's just... well...
Belki de bir yarışma yapmalıyım bilirsin'bana oy verin ve bir randevu kazanın'ya da başkanlığı bana devredin.
Maybe I should do a contest. You know, vote for me and win a date... or offer a makeover.
Bilirsin, bir kardes söyle yesil-- - nakite ihtiyaci vardir, anliyorsun ya?
You know, a brother needs to make some green- - some cash-eesh, you know what I'm sayin'?
Bana baksana Su Adam, meşguldük herhalde... bilirsin işte... gezegeni yola getirmekle. Ya da öyle bir şey işte.
Hey, Waterman, I was busy... you know... realigning the planet...
Ya da bilirsin bir "kötü ruh" mekan yerine bir insana dadanabilir?
Or you know how a poltergeist can haunt a person instead of a place?
Genellikle zayıf bir yönü olan birisidir, bilirsin, zırhında yaratığın girebileceği bir zayıflık olan biri, bağımlılığı ya da duygusal problemi olan biri.
Well, it's usually gonna be somebody with some sort of weakness you know, a chink in the armor that the demon can worm through. Somebody with an addiction, or some sort of emotional distress.
Ya da tekrarlar, bilirsin.
Or, like, a flashback, you know.
Bilirsin, sanki kız kardeşimi öptüm gibi derler ya.
You know that saying, it's like kissing your sister?
Şey sen Africa'ya gitme kararı aldığından beri, düşündüm de, bilirsin, ben de hayatıma devam etmeliyim, ve iş yerinden tanıdığım Kevin adında bir çocuk var, ve bana bu gece dışarı çıkmayı teklif etti.
Well, since you're going to africa, I figure, you know, I should be moving on with my life, too, and there's this guy named kevin where I work, and he asked me out tonight.
Hani, yanlış bir şey yaptığını bilirsin ama kendini durduramazsın ya? - Telesekreterindeki sesin kopyalarını çıkardın mı?
It's like when you do something that you know is wrong, but you can't stop doing it.