Bir yolu olmalı traduction Anglais
1,781 traduction parallèle
Başka bir yolu olmalı!
There's got to be another way!
Ama bunun bir yolu olmalı, belki de sadece profesörle konuşursam...
But there must be some way, perhaps if I speak to him...
Bu işin başka bir yolu olmalı.
I can't be a part of this.
O işi çözmenin bir yolu olmalı.
Well, there's got to be ways around that. MAN :
Başka bir yolu olmalı.
There has to be another way.
Ejderanları dövüşmeden geçmenin bir yolu olmalı.
There must be a way to get past the draconians without a fight.
Daha pratik bir yolu olmalı, doğru mu?
The way we practiced, all right?
Ama bu da bir hapishane gibi. Başka bir yolu olmalı.
But that's still a prison There must be another way...
Hayır, kıyafetin içindeyken olayların bir parçası olduğunu gördük. Fakat Brent'in neler bildiğini öğrenmenin bir yolu olmalı.
No, we only saw part of the event that happened in the suit, but there is one way to find out what Brent knows.
Onlara musluğu açtırmanın bir yolu olmalı.
There's got to be some way to make them turn on the faucet.
Ona ulaşmanın bir yolu olmalı.
There must be some way of contacting him.
Burayı aşmanın başka bir yolu olmalı.
Gotta be some other way to get around it. Some other pathway.
Bunu öğretmenin daha kolay bir yolu olmalı.
There's got to be a better way to teach that.
Mutlaka bir yolu olmalı...
There must be some way...
Hayvanlara şimdi yardım etmemin bir yolu olmalı.
There's gotta be some way I can start helping animals now.
Yani, bir yolu olmalı, değil mi?
I mean, there has to be something, right?
Bu alçakları yenmenin bir yolu olmalı.
There's a way to beat these bastards.
Bir yolu olmalı.
There might be one chance.
Buradan çıkmanın bir yolu olmalı.
There must be a way out of here.
Bir yolu olmalı.
There has to be a way in.
Bunu sana telafi etmemin bir yolu olmalı.
There's got to be some way I can make it up to you.
Başka bir yolu olmalı.
There's gotta be another way.
Labirente girmenin bir yolu olmalı.
There has to be a way into the labyrinth.
Bunu paraya çevirmemizin bir yolu olmalı.
Must be some way to make some cash.
Bu adamın kimliğini bulmanın bir yolu olmalı diye düşünüyorum.
I mean, I'm thinking there's got to be a way to identify this guy.
- Başka bir yolu olmalı.
There must be another way.
Daha basit bir yolu olmalı.
There has to be a simpler way.
Başka bir yolu olmalı.
There must be another way.
Richard geleceğe gidebildiyse geri dönebilmesinin de bir yolu olmalı.
If Richard was able travel to the future, there must be a way for him to travel back.
Bizi kendi zamanımıza göndermenin bir yolu olmalı.
There must be a way to send us back to our own time.
Onu kurtarmanın bir yolu olmalı.
There must be a way to save him.
Bunlarla ilgili belgelerin olmalı, kayıtlara bak bu striptizcileri izlemenin bir yolu olmalı.
You got to have some sort of paperwork, check stubs, Some way to keep track of the strippers.
Onu iyileştirmenin bir yolu olmalı.
There has to be a wayto heal her.
Bunu halletmenin başka bir yolu olmalı.
There has to be another way to do this.
Tüm yalnız insanları bir araya getirmenin bir yolu olmalı.
there has to be a way to get all these lonely people together.
Bunun başka bir yolu olmalı.
There has to be another option.
Seni evde tutmanın bir yolu olmalıydı.
There had to be a way to keep you at home.
Bunları çalıştırmanın bir yolu olmalı.
There must be some way to trigger these.
Onlara dikkat etmesi lazım, Onunla konuşmanın bir yolu olmalı.
I see the way she cares for them, the way she talks to them.
Yani, bunu çözmenin bir yolu olmalı.
I mean, there's gotta be some way we can work this out.
Bunu komiteye kabul ettirmemizin başka bir yolu olmalı.
I mean, look, there's got to be some other way we can push this through the committee.
Bir yolu olmalı.
There must be some way.
Kılıfı parlak bir şeyle boyamanın bir yolu olmalı.
It's gotta be possible to paint the rain coats with luminous paint.
Bunu çözmenin daha iyi bir yolu olmalı.
There's gotta be a better way to settle this.
- Buralarda bir çıkış yolu olmalı.
- There's got to be another way out.
Bir anlaşma yolu olmalı.
There must be some arrangement.
Bir giriş yolu olmalı.
There's gotta be a way in.
Bir şekilde buraya gelmen gerektiğini bilmiş olmalısın o da sana yolu gösterdi.
Somehow you must have known that you had to find your way here. So you made her lead you.
Bir başka yolu olmalı!
All right, there must be another way!
Başka bir yolu daha olmalı.
There must be another way!
İçeri girmenin başka bir yolu daha olmalı.
There gotta be another way in.
bir yolunu buluruz 32
bir yolu var 41
bir yolunu bulurum 26
bir yolunu bulacağız 18
bir yolunu bulacağım 26
olmalı 170
olmalısın 39
olmalıydı 23
bir yazar 32
bir yere gitme 51
bir yolu var 41
bir yolunu bulurum 26
bir yolunu bulacağız 18
bir yolunu bulacağım 26
olmalı 170
olmalısın 39
olmalıydı 23
bir yazar 32
bir yere gitme 51
bir yerde 60
bir yerlerde 73
bir yıl sonra 30
bir yere gitmiyorum 43
bir yere gidemezsin 16
bir yere mi gidiyorsun 103
bir yudum 17
bir yere gitmiyoruz 22
bir yere kaybolma 21
bir yere ayrılma 38
bir yerlerde 73
bir yıl sonra 30
bir yere gitmiyorum 43
bir yere gidemezsin 16
bir yere mi gidiyorsun 103
bir yudum 17
bir yere gitmiyoruz 22
bir yere kaybolma 21
bir yere ayrılma 38