English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ B ] / Bir yolu var

Bir yolu var traduction Anglais

3,976 traduction parallèle
Bunu ayırt etmenin bir yolu var mı?
Is there any way to tell them apart?
Lakin hayatınızı kurtarmamızın bir yolu var.
But there is one way to save your lives.
İnsan ırkının büyük aptallığını bana anlatmanın bir yolu var mı acaba?
Is there some way that you can help me understand the fucking stupidity of the human race?
Bu işten kurtulmanın kolay bir yolu var o da lanet olası soruma cevap vermek.
There is an easy way out of this, and that's just to answer my fuckin'questions.
Bunu öğrenmemin tek bir yolu var, değil mi?
There's only one way I'm going to find out, isn't there?
Bunu çözmenin tek bir yolu var.
There's only one way to resolve this.
Takip etmenin bir yolu var mı?
And the missing cash, any way to trace that?
Öğrenmenin tek bir yolu var.
There is only one way to find October
Müdahalenize rağmen Bauer'in, Al-Harazi'ye ulaşacak bir yolu var.
Despite your intervention, Bauer has a line on Al-Harazi.
Cihazın yerini belirlemenin bir yolu var sanırım.
I think there's a way to locate the device.
Bunu hızlandırmanın bir yolu var mı?
Is there a way to expedite this?
- sadece bir yolu var.
- and frustration out of your system.
Bunu anlamanın bir yolu var.
Only one way to find out.
İtlerin hakkından gelmenin bir yolu var.
There's only one way to take out these Mutts :
Öğrenmenin tek bir yolu var.
There's only one way to find out.
Bundan yüz kimliği saptamanın bir yolu var mı?
Is there any way to run a facial I.D. on that?
Bak, bunu öğrenmenin bir yolu var, değil mi?
Look, there's a way to figure this out, right?
Bunun daha kolay bir yolu var.
There's an easier way to do this.
Ah, iyilik aşkına, Bunu yapmanın daha kolay bir yolu var.
Oh, for goodness'sake, there is an easier way to do this.
ortaya cikmadan bunu yapmanin bir yolu var.
And there's a way to do it so we don't risk any exposure.
Marsilya polisinin çok etkili bir yolu var... böyle adamları avukatı gelmeden onu konuşturabildikleri.
The police in Marseille have a very effective way... of getting bad guys to talk before their lawyers show up.
Bunu öğrenmenin tek bir yolu var.
Well, there's only one way to settle it.
İyi haber ise bunun başka bir yolu var, sayılır.
The good news is there's a way around that, sort of.
Carlos'u bulmanın başka bir yolu var mı?
Is there any other way to find Carlos?
- Bir yolu var.
There is a way.
Düzeltmenin tek bir yolu var.
There's only one way to fix it.
Haberlere düşmeden bunu başarmanın bir yolu var mı?
Is there a way to do that without it making its way into the news?
Bunu yapmanın kesinlikle bir yolu var efendim.
There is absolutely a way to do that, sir.
Ve bombacıyı belirlemenin tek bir yolu var.
And we only have one way to I.D. the bomber.
El yazmasını yok etmek zorundaydın, biliyorum ama hâlâ bir yolu var, demiştin dün.
I know you had to destroy the codex, but yesterday you said there was still a way.
Bulmanın tek bir yolu var.
There's one way to find out.
Ve onu kontrol etmenin bir yolu var. Dur tahmin edeyim. Onu bana öğretmek sana büyük bir zevk verir.
And let me guess- - it'd bring you no greater pleasure than to teach me.
Bir yolu var.
There's a reason.
Bir sürü yolu var.
Lots of ways.
Sayın Yargıç, yazmış olduğum bir makale var. Dil öğrenmenin bir stres atma yolu olmasıyla ilgili. Kuzey Amerika Akıl Sağlığı Doktorları Kurulu'nda yayınlandı.
Your Honor, I have written a paper on language learning as a system of tension release for the North American Board of Mental Health Physicians.
Dinle. Proctor'u yakalamanın bir doğru bir de yanlış yolu var.
Listen, there's a right way and a wrong way to get Proctor.
O zaman kötü bir haberim var, çok üzgünüm ama Blackfoot Yolu sezonu kapattı.
I got some bad news for you, I'm really sorry about this but Blackfoot Trail's closed for the season.
Başka bir çözüm yolu var.
There is another solution.
~ Bir çıkış yolu var. ~
♪ Way out there ♪
Bir kaçış yolu var.
There is a way out.
Hado'yu açığa çıkarmanın başka bir yolu daha mı var yani?
Are you saying there's another way to manifest Hado?
Hado'yu açığa çıkarmanın başka bir yolu daha mı var yani?
So you mean you already knew a different way to manifest Hado?
Cesaretini ispat etmenin bir tek yolu var, öyle değil mi?
And there's one way to prove that you are brave, isn't there?
Ve bir numaralı köpek olmanın tek yolu var, doğru değil mi?
There's only one way to become top dog.
Ve bir numaraları köpek olmanın tek yolu var, doğru değil mi?
And there's only one way to become top dog, ain't I right?
Bizde bulunmasını istedikleri bazı özellikler var ve bu hastalık o özellikleri zorla var etmenin bir yolu.
There's some trait that they want us to manifest, and this disease is a way to force it in.
Will, Eğer bu kızdan gerçekten hoşlanıyorsan, Cevapamanın yanlızca bir tek yolu var.
Will, if you really like this girl, there's only one way to respond.
İklim değişimi dünyamızı tehdit ediyor ama bir çözüm yolu var :
You know, climate change is threatening our world but there is a solution :
Bu işin senin için tek bir iyi yolu var Salazar.
There's only one way this goes well for you, Salazar.
... Ve ben sadece bunu buldum var... Burası başka bir yolu olmalı.
There's got to be another way in to this place and I think I just found it.
Onun önünde daha gideceği uzun bir jigolo yolu var.
I'm way more of a gigolo than he is.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]