English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ C ] / Calış

Calış traduction Anglais

280,897 traduction parallèle
Bu bizim için de hiç kolay değil, bizde geç saatlere kadar çalışıyoruz.
They don't come running like us, we got responsibility.
Tam olarak ne demeye çalışıyorsun?
What's your point?
Gece ve gündüz durmaksızın çalışıyoruz. Bize güvenin ve lütfen birkaç gün daha bekleyin.
We're all working day and night, so please be patient with us.
Neden? Neden her şey beni sinirlendirmeye çalışıyor?
What the hell, everything pisses me off.
Senin şu Teolbo dediğiniz arkadaşın varya ismi Yoon Yeo Wool olan hani kanıt toplamaya çalışıyordu.
That friend of yours, MR. HAIRY. Yoon Yeo-wool.
Orospu çocuğu! Bizi gerçekten öldürmeye çalışıyor.
Is that fucker really trying to kill us?
Şuandan itibaren, Teolbo Ağabey çalışırken ona zaman kazandırmamız gerekiyor.
We need to buy MR. HAIRY some time while she preps.
Lanet olsun.Neden çalışmıyor?
What's wrong with this?
Benimle çalışmak büyük bir onur ha?
Oh, it's an honor to work with me?
Biliyor musun, biz Wayne'ler bulunduğumuz yere sıkı çalışmaktan korkarak gelmedik.
You know, we Waynes didn't get to where we are by being afraid of hard work.
Biliyor musun, babam için her yaz çalışırdım.
You know, I worked every summer for my dad.
Orası sıkı çalışmayı öğrendiğim yer.
That's where I learned hard work.
Çok havalı olduğunu sanıyorlar. Sırf geleceğe şekil verecek modern teknolojiler yapan süper seçkin bir bölümde çalışıyorlar diye.
Oh, they think they're so cool because they work in a super-elite division that makes cutting-edge technology that shapes our future.
Bir hiçsiniz. Önemsiz kişilerle çalışıyorsun. Ve en iyisi bizden birisiyle evlenmeyi istemen.
You're a nobody, you work with nobodies, and the best you could hope for is to marry one of us.
Sadece annemle sevişmeye çalışıyorsun.
You're just trying to have sex with my mom.
Hey, sıkı çalıştığın için çok teşekkürler.
Hey, thank you so much for you hard work.
Babam sürekli çalışırdı.
My father was always working.
Artık onunla çalışmak çok kolay olacak.
He's gonna be real easy to work with now.
Ek iş yaparak ekstra para kazanmaya çalışıyorum, tamam mı?
I'm trying to make a little extra cash on the side, okay?
Bakalım çalışma yerinizi Konferans Odası B'ye alınca bu ne kadar sürecek.
No, well, let's see how long that lasts once I move your workspaces... to Conference Room... B.
Birlikte çalışıyoruz.
We work together.
Bahse girerim Van'in tuvaletini kullanan sendin ve beni suçlayarak insanları başından atmaya çalışıyorsun.
I bet you're the one who used Van's toilet and you're trying to throw people off the scent by blaming me.
Sorun kas olayıysa üzerinde çalışıyorum.
If it's the abs things, I been working on mine.
Katı değil ama hassas feminizm destekçisi annesi noeli kurtarmaya çalışırken öldürüldükten sonra tek ebeveyn tarafından yetiştirilmiş birisiyim.
I am now a tough but sensitive woke feminist who was raised by a single parent after his mother was killed trying to save Christmas.
Hayır bekle, feminizmi açıklamaya çalışıyorum!
No, wait, I'm trying to explain feminism!
Eve yaklaşırken bozuk para dolu bir teneke falan salla. Mara Mara'nın çalılıklarda olma ihtimaline karşı.
Oh, oh, as you approach the house, rattle a can of change or something just in case Mara Mara's in the bushes.
O genç çalışan besleyen yalakta mahallemizde bulunmayan hiçbir şey yok. Çim gibi.
There's nothing that yuppie feeding trough has that we can't get right here in our neighborhood... like grass.
Çok güzel bir açıklamam var. Şu anda üzerine çalışıyorum.
There is a perfectly logical explanation, which I am currently working on.
- Hayır, çalışıyor.
- Nope, she's working.
- Emin olmaya çalışıyorum.
- I'm only trying to clarify.
- UMT'yi asmaya çalışıyorsunuz.
- You're trying to hang the IRT.
Seni korumaya çalışıyorum. Eğer adalet yerini bulsun istiyorsan gerçekleri, ama sadece gerçekleri öğren ve gerisini baştakilere bırak.
I'm trying to protect you, and if you really wanna see justice done, you will gather the facts... just the facts, and let the powers that be do the rest.
Onu SUV'den çıkarıp konferans odasına taşınmasına yardım edecektim ve o sırada uçağa binmeye çalıştılar.
Here, here. I got him out of the SUV, and I was gonna help carry him up to the conference room, and that's when they tried to board the plane.
Bu iş sona erdiğinde birilerinin suçlanacağını biliyorum, ama gerçek şu ki sahada çalışacak beceriye sahip çok az kişi var.
I understand at the end of all this, there has to be a blame game, but the truth of the matter is there's only a chosen few who will ever be qualified to work in the field.
İyi çalışan iyi bir adamdı ve şans eseri bir sır keşfetti.
He was a good man doing good work, who, by chance, uncovered a secret.
John, nereye varmaya çalışıyorsun?
John, what is your point?
BU çalışmasında hazırladığı şeydi.
That's what he was preparing in his study.
- Ne? Hücresel seviyede çalışıyor.
It works on a cellular level.
Uyurken çalışacaksın.
It's a sleep study.
Seni öldürmeye çalışıyor.
She was trying to kill you.
Hepimizi kurtarmaya çalışıyordum.
I was trying to save us all. - Cosima?
Telsiz çalışıyor görünüyor.
Huh. Transmitter looks functional.
Bunu çizmeye çalışıyormuş.
That's what he was trying to draw.
- Bizi içeri gömmeye çalışıyorlar!
They're trying to seal us in!
- Kime çalışıyorsun?
- Who are you working for?
Partimizi temizlemeye çalışırken yersiz konuşabiliyorum.
I'm trying to clean up the party. Our party. And I end up speaking out of turn.
Dönmeye çalışıyorum.
I'm trying to get back.
Haftalardır üzerinde çalışıyoruz.
We've been working at it for weeks, Francis.
Otur ve bir yetişkin gibi davranmaya çalış... ya da en azından müstakbel başkan gibi.
Sit down and try and act like an adult... or at least like the next President of the United States.
LeAnn, Cincinnati'de münazara işini bağlamaya çalışıyor.
LeAnn's in Cincinnati, trying to close the deal for the debate.
- General, politikacı olmaya çalışıyor.
The general is trying to be a politician.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]