Herkesten traduction Anglais
6,368 traduction parallèle
Herkesten zeki olmayı.
Smarter than everyone else.
Gözlerini herkesten kaçırırdı.
Not able to look anybody in the eye.
Bunun herkesten daha iyi farkındasın.
You know better than anyone.
Merhaba. Herkesten özür dilerim.
Hey, excuse me, everyone.
- Herkesten saklamış.
- He hid it from everybody.
Ne olacağını herkesten iyi biliyorsun!
You know what will happen. You better than anyone!
Herkesten daha çok sana yardım etmeye çalışıyorum Agu, görüyorsun. Ama diğerlerine sana nasıl yardım ettiğimi söyleyemezsin.
You see, I've been wanting to help you more than the others, Agu, but you cannot be telling the others how I'm helping you like this.
Yanlış numarayla herkesten daha uzun konuşuyorsun.
You take longer with a wrong number than anybody else.
Ve bir şekilde biz herkesten önce biliyoruz.
And somehow we know before anyone else.
- Tarihteki herkesten daha fazla.
More than anyone in history, actually.
Herkesten daha kabahatliyim.
And I'm more guilty than anyone.
Herkesten çok hem de.
Better than most.
Herkesten çok daha iyi varis dizerdi.
And she would put up heirs that she was better than anyone else.
Herkesten sakladıkları şu büyük sır ne?
What's the big secret they're hiding?
Diğer herkesten daha kıdemli çünkü.
'cause he knew there were others.
o kadin onun kocasiydi, aslinda sen bunu bilmiyordun, onun kocasi bulundugunda kendini oldurmustu, Walt... cunku Jim and Allie kendilerini, diger herkesten cok daha fazla onemsiyorlardi!
that woman had a husband, in case you didn't know that, her husband found out, and he killed himself, Walt... because Jim and Allie cared more about themselves than they ever did about anybody else!
Herkesten biraz daha klassın.
That means she's a little more classy than everybody else.
Chris, hadi ama, gerçekten kaçınmak nasıldır herkesten çok ben bilirim ama ikinci bir şansı gördüğüm zaman anlayacak kadar zekiyim de.
Chris, come on, of all people, I know what it's like to avoid the truth. But I'm smart enough to know a second chance when I see it.
Grup olarak algılayın, herkesten nefret ediyor.
Take it as a group, he hates everybody.
Bucky bakışlarını Ruby'den kaçırdı çünkü tuhaf bir şekilde onu hayatındaki herkesten daha yakın hissetti.
Bucky looked away from Ruby, because, oddly, he felt closer to her than anyone in his life.
Sınıfındaki herkesten daha genç mezun oldun ve uzun zamandır da buradasın.
You graduated younger than anyone in your class and you've been here ever since.
Herkesten çok koşuyorsun.
You run and run like no other.
Bölümümdeki herkesten daha çok verinin şifresinin çözüp, işleme tabii tuttum.
I had decrypted, processed, passed more data than anyone in my section.
Biyo-organikte herkesten daha iyisin.
You know bio-organics better than anyone.
O, bana herkesten çok inandı.
She, more than anyone, always believed in me.
Bir bakıma hakkımda herkesten daha çok şey biliyorlar.
In some ways, they know more about me than anybody.
Ayrıca, aynı adamın, dediğinize göre, herkesten daha ucuza üretim yaptığı... bir imalathanesi var, doğru mu?
But the same guy also owns a manufacturing plant... that you guys say that it's cheaper than any other place?
Herkesten üstün olduklarını düşünüyorlar. Başka kimse onlar için önemli değil. Kendileri hariç herkesi değersiz görüyorlar.
It's just those type of people that think they're, like, better than everyone and, like, no one else really matters but them and, like, everyone else is just kind of, like, worthless, you know?
Ama bunu herkesten daha iyi bilirsin.
But you know that better than anyone.
Conrad herkesten daha iyi bilir.
Conrad knows this better than anyone.
Herkesten.
From everyone.
Neden herkesten farklı muamele görüyor ki?
Why is he being treated differently than everybody else?
Senin buradaki herkesten daha fazla garezin var.
You have more of a grudge than anyone here.
- Senin herkesten daha iyi bilmen lazım.
- You should know better than anybody.
Herkesten daha iyi görünlmelisiniz, her zaman.
You must look better than everyone else, always.
Müstehcen şakalar yapar herkesten iyi içer, sigara sarar ve bundan çekinmezdi.
Could drink anybody under the table. Wasn't afraid to roll a smoke.
O gruba herkesten bir yıl sonra katılmıştım.
I came to the Libertines like a year later than everyone else.
Herkesten daha cesursun.
Braver than anyone.
Ortalıkta dolanıp duygusal boktan şarkılarını dinlerken diğer herkesten çok daha iyiymiş gibi tavırlar sergiledi.
She just walked around, listening to her emotional-ass music, acting like she was better than the rest of us.
Herkesten, özellikle Elsbeth'ten daha iyi görünmek istiyorum.
I want to look better than everybody else! Especially Elsbeth!
Seni neredeyse herkesten çok sevdiğimi biliyorsun. Tyler ve Rob'un haricinde bir de ara sıra annemin.
- You know I love you more than almost anyone, except Tyler and Rob and my mother... sometimes.
Bu ormanı herkesten daha iyi biliyorsun.
PLEASE, YOU KNOW THESE WOODS BETTER THAN ANYBODY.
Ülkendeki herkesten çok daha fazla Marry Kay ürünleri satmışsın. Avrupa gezisine para bulmak için kazandığın ücretsiz arabayı satmışsın.
You've sold more Mary Kay products... than anyone else in your state... and you've traded in the free car you've won... to fund a trip through Europe.
Dibe vurmanın ne demek olduğunu herkesten iyi bilirim ama kahraman olmak, ihtimaller ne kadar imkânsız gibi görünse de ayağa kalkıp devam edebileceğinizi, devam etmek zorunda olduğunuzu keşfetmektir!
I know better than anyone what it's like to be down, but being a hero means standing up no matter how impossible the odds, finding you can go on, that you have to go on!
Herkesten daha çok hoşlanıyorum.
I like him more than anybody.
Ve hayatını mahveden herkesten intikam alacağına ant içer.
And vows to take revenge on all of the people that ruined him.
Herkesten özür dile.
Say your I'm sorrys.
- Gabriel yeni olabilir ama herkesten daha seksi. - Katılıyorum.
- But he's hotter than everyone else.
Herkesten daha büyük hayal edebiliyorum.
M? S larger than anyone can imagine.
Takımdaki herkesten daha sert, daha güçlü ve daha erkeksi olmalıyım çünkü üstümde biraz da olsa "eş cinsel" kokusu alırlarsa artık takım arkadaşları olmam.
I got to be tougher, stronger and more manly than everyone else on the team because if they smell even a little bit of gay on me, I'm not their teammate anymore.
Rachel Berry'nin küçük parmağında bu çürümüş ve kokuşmuş şehirdeki herkesten daha fazla yetenek vardı.
Rachel Berry has more talent in her little finger than anyone in this stinkin', rotten town.
herkes 808
herkese merhaba 146
herkese günaydın 69
herkese 98
herkese iyi geceler 79
herkese selam 29
herkesin 60
herkesi 62
herkese iyi günler 18
herkes gibi 80
herkese merhaba 146
herkese günaydın 69
herkese 98
herkese iyi geceler 79
herkese selam 29
herkesin 60
herkesi 62
herkese iyi günler 18
herkes gibi 80