English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ I ] / Inanın bana

Inanın bana traduction Anglais

4,794 traduction parallèle
her ne kadar eviniz çıplak gözle temiz görünse bile ben söylediğimde inanın bana pislik içinde yaşıyorsunuz.
And even though your house appears to be clean to the naked eye, trust me when I tell you, you are living in filth.
Ama inanın bana hoş karşılanmayan bir şey değildi.
But believe me, it was never unwelcome.
Orta Batı'daki en iyi doktor o, inanın bana.
'the best gynecologist in the Midwest, trust me.
Birer sandalye kapın, çocuklar. Ama inanın bana sonunda köşesine kaymış olacaksınız.
Grab a seat, guys, but trust me, you're only gonna need the edge.
Ve inanın bana fırsat bu fırsat.
And this... Believe me this is our moment.
Tüylerim ürperdi ama inanın bana da sürekli isimsiz tehdit mektupları geliyor.
RUSSELL : It's creepy. But I get anonymous letters threatening me all the time worse than this.
Ve değiştiğinde inanın bana Chester's Mill için yeni bir gün doğacak.
And when it does... you trust me. Chester's Mill will have its new dawn.
Çünkü bana istediğiniz kadar kızmadığınızı söyleyebilirsiniz. Ya da eve iş götürmüyorum diyebilirsiniz. Ama buna inanıyorsanız kendinize yalan söylüyorsunuz demektir.
Because you can tell me all you want how much you don't get angry, or don't bring the job home with you, but you're lying to yourself if you believe that.
Ama inan bana Hal, iki katlı bir evde hafta sonlarını çit dikip, çiçek toplamakla geçirmeye dayanamazdın.
But trust me, Hal, you'd never cut it in a split-level house. Spending your weekends trimming hedges and weeding flower beds?
İnan bana çok şey kaçırmadın zaten.
Trust me. You didn't miss much.
Bana inanın.
Believe me.
İnanın bana, "Tanrıya şükür onunki çok büyük değil" diyen çok fazla kadın var.
BELIEVE ME, THERE ARE LOTS OF WOMEN WHO WOULD SAY, "OH, GOD. THANK GOD HE ISN'T BIG."
İnan bana yapamazsın.
- Trust me, you won't.
İnanın bana, kasabınız o değil.
Trust me, he is not your slasher.
Eğer sorduğunuz kızla tanışsaydı kesinlike katırlardı, bana inanın.
If he'd have met this girl, he would have remembered, believe me.
Tecrübeme göre bu meclisin bir başka türüne verilmiş bir ad. Ve inan bana, o meclisin tepesine kimin oturacağını da biliyorum.
In my experience, that's just a polite name for another kind of congress altogether and I know who'll be on top, believe me.
İnanın bana, ikinci bulvar yolu tamamlandığında bu bina değerini dörde katlayacak.
Believe me, when they finish the Second Avenue subway... this apartment will quadruple in value.
Evet, Brooklyn'de. Herkesin inanılmaz derecede göz korkutucu ve manâlı olduğu yerde. Bunu bana yaşattığın için teşekkürler.
Yeah, in Brooklyn, where everyone is incredibly intimidating and expressive.
Tempe'yi bilsen bana inanır mıydın?
Would you have believed me, knowing about Tempe?
Ama inan bana insanların benim bir erkek olduğumu düşünmesini sağlıyorum.
But trust me,
İnan bana, gitmezsen pişman olacaksın.
Legends. Trust me. You will regret it if you don't.
İnan bana biliyorum ve sen de o o.çocuklarını kapının arkasına kapamayı istediğimi biliyorsun.
And you know how bad I wanna slam the door on all those sons of bitches.
İnan bana, başvuracağın kişi olmak istemiyorum.
Hey, trust me, I don't want to be your go-to guy.
Lütfen inan bana... J.R'ın bu son hareketi bir aşkın hareketiydi... ailesi için... ve senin için.
Please believe... that J.R.'s last act was an act of love... for his family... and for you.
Buna inanmanın zor olduğunu biliyorum ama inan bana bizimle, her yerde olduğundan daha güvendesin.
Listen, I know this is hard to believe, but I guarantee you're safer with us than you are anyplace else.
İnan bana ben de senin yakınında olmak istemiyorum.
Oh! Believe me, I don't want you anywhere near me either.
Bana inanın çocuklar.
Hey, trust me, kids.
Bana inanın.
Trust me.
Burada olmamızın nedeni sensin ve inan bana bunu itiraf etmek hiç de kolay olmadı.
You are the reason why we're here, and trust me, that wasn't easy to admit.
Bana inanın, bunu kanıtlayan bir yeğenim var.
Believe me, I got a nephew to prove it.
İnanın bana, o bilir.
Trust me, he knows.
Bana "ağır çekim" e inanıp inanmadığımı sormuştun, hatırladın mı?
Remember when you asked me if I believe in "slow mo"?
Biliyorum planımızın işe yaramadığını düşünüyorsun fakat inan bana... bu Değişken kanat tam avucumuzun içine düşecek.
I know you think our plan didn't work, but believe me, this Changewing is playing right into our hand.
Bana inanın, girmek istersiniz
I can, and trust me, you want in.
Parka gitmek için bir şey. İnanın bana, yukarı tekrar tırmanmak ayrı bir mesele.
It's one thing to go down the terrain park, trust me, it's another to be able to climb right back up it.
İnan bana,... arkadaşların tehlikedeymiş gibi davranıyorlar.
Believe me Your friends may seem to be in danger
İnan bana, o karavanın süpürülmeye fazlasıyla ihtiyacı vardı.
Believe me, that van needed a lot of smudging.
İnanın bana, kız arkadaşınız nerede yaşarsanız yaşayın sizi ziyarete gelecektir.
Trust me, your girlfriend will visit you Wherever you live.
İnanın bana, hiçbirini okumak istemiyorum.
Trust me, I don't want to read any of it.
İnanın bana, İtalya'da bu minderi çok arayacaksınız.
Guys, trust me : you're gonna want this chair in Italy.
İnan bana, yaptıklarının karşılığını alırsın.
Believe me, I'll make it worth your while.
- İnanın bana denedim.
Trust me, I tried.
İnanın bana, çok iyi boşanma avukatları var.
Trust me- - he has great divorce lawyers.
İnan bana, isteyerek yarışmalara katılan hetero erkeklerin oluşturduğu küçük bir kardeşliğin üyesi olarak, senin daha nadir bir şeye ihtiyacın var.
No. Trust me, as a member of the small fraternity of willing, straight male pageant veterans, I know you need something a little more rare.
İnanın bana, son seçimden sonra o mikrobu, vücuttan attım sanırım.
Believe me, I think I've gotten the bug out of my system after the last election.
Efendim, bana inanın.. Formülüm hiçbir zaman yanılmaz...
Madam, trust me I've never gone wrong with my formula.
İnanın bana, sahiden de söylemez.
- BELIEVE ME, SHE COULD NOT.
O eşyaların hiçbirine ihtiyacı yoktu, inanın bana.
Stuff he didn't need, believe me.
Lütfen bana inanın.
Really. Please believe me.
- İnan bana annem kendi başının çaresine bakabilir.
Oh, my mother can look after herself, believe me.
İnanın bana, Barbie.
Trust me. It's Barbie.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]