Kendini kötü hissetme traduction Anglais
189 traduction parallèle
Lütfen kendini kötü hissetme. Ben hala yanındayım.
Please don't feel bad.
Kendini kötü hissetme.
Well, don't feel too bad about it.
Kendini kötü hissetme.
Don't feel so bad.
- Kendini kötü hissetme, aşağılama
- You're just running yourself down- -
Kendini kötü hissetme Gloria.
Don't feel badly, Gloria.
Kendini kötü hissetme.
Don't feel bad.
Kendini kötü hissetme.
Oh, but don't feel bad. Don't... Don't...
Lütfen kendini kötü hissetme.
Oh, please don't feel so bad.
- Julian, kendini kötü hissetme.
- Julian, don't feel too bad.
Bu konuda kendini kötü hissetme.
Don't you feel bad about it.
Bak, kendini kötü hissetme.
Look, don't feel so bad.
Suçluluk duyuyorum diye de kendini kötü hissetme.
And don't feel guilty about feeling guilty, either.
Tamam, Kendini kötü hissetme.
That's OK. Don't feel bad.
Frasier, kendini kötü hissetme. Senin kabahatin değil.
Frasier, don't feel bad. lt's not your fault.
Kendini kötü hissetme.
Don't feel so bad
Bak, kendini kötü hissetme.
Look, lady, don't feel so bad.
Hayır, sakın kendini kötü hissetme.
No, no, don't feel guilty about me.
- Kendini kötü hissetme, Sammy.
Don't feel bad, Sammy.
Pekala, kendini kötü hissetme.
Well, don't feel bad about it.
Ama kendini kötü hissetme.
Don't feel bad, though.
Smithers, kendini kötü hissetme.
Smithers, don't feel so bad.
Sana kendini kötü hissetme demek istedim.
I just wanted to tell you not to feel bad.
Kendini kötü hissetme, Dr. Fleischman.
Don't get down on yourself, Dr. Fleischman.
Kaybettin diye kendini kötü hissetme.
Don't feel bad for losin'.
Bu kendini kötü hissetme duygusu.
It's in feeling remorse.
Ooo, kendini kötü hissetme, moruk!
Oh, don't feel bad, buddy!
Seni takdir etmediği için, kendini kötü hissetme.
Don't feel bad. She didn't appreciate you.
- Kendini kötü hissetme.
- Don't feel bad.
Kendini kötü hissetme!
- They're horrible. - l can't eat, I can't sleep.
Kendini kötü hissetme, Dawn.
Don't feel bad, Dawn.
Ama, hey, kendini kötü hissetme.
But, hey, don't feel bad.
- Kendini kötü hissetme.
Don't feel bad.
Kendini kötü hissetme.
Hey, don't feel bad about that.
Burada rahat olmasıysan kendini kötü hissetme.
Don't feel bad if you're not comfortable down here.
Kendini kötü hissetme dostum.
Don't feel bad, man.
Luke için kendini kötü hissetme.
Don't feel bad for Luke.
Kendini kötü hissetme.
Don't feel bad, John. At least you know she's serious about you. Well, how so?
Kendini kötü hissetme, Lisa.
Don't feel bad, Lisa.
Kendini kötü hissetme.
- Don't feel bad.
Kendini kötü hissetme.
- Hey, don't feel bad.
Kendini kötü hissetme. Kendimi kötü hissetmiyorum.
I don't feel bad.
Kendini kötü hissetme, Ali.
You shouldn't feel bad, Ali.
Kendini kötü hissetme tatlım.
Now don't feel bad, honey.
- Hayır, kendini kötü hissetme.
- No, don't feel bad.
Kendini kötü hissetme, Abe.
Don't feel bad, Abe.
Ve kendini kötü hissetme.
And don't feel bad.
Oh, kendini bu kadar kötü hissetme.
Oh, now, don't take it so hard, sonny.
O zaman beni sevdiğini anlayacak, belki de bana bunu söylemediğin için kendini kötü hissedeceksin ama hissetme.
And you're gonna realise that you love me, and maybe you're gonna feel badly because you never told me, but don't.
- Kendini çok kötü hissetme.
Ouch. So you shouldn't feel so bad.
Kendini fazla kötü hissetme anne.
Don't feel too bad, Ma.
Kendini kötü hissetme.
- Oh, don't feel bad.
hissetmek 17
kendine iyi bak 816
kendi 44
kendine dikkat et 335
kendine 60
kendimi 187
kendine gel 419
kendisi 191
kendini 76
kendinize iyi bakın 182
kendine iyi bak 816
kendi 44
kendine dikkat et 335
kendine 60
kendimi 187
kendine gel 419
kendisi 191
kendini 76
kendinize iyi bakın 182
kendini yorma 31
kendim 56
kendinize dikkat edin 70
kendi kendime 91
kendini bırak 36
kendime 92
kendimi iyi hissetmiyorum 163
kendisini 27
kendisine 42
kendimizi 18
kendim 56
kendinize dikkat edin 70
kendi kendime 91
kendini bırak 36
kendime 92
kendimi iyi hissetmiyorum 163
kendisini 27
kendisine 42
kendimizi 18