Onu bulacaklar traduction Anglais
182 traduction parallèle
Onu bulacaklar mı acaba?
I wonder if they'll find him?
Sence onu bulacaklar mı?
Do you think they'll find him?
- Onu bulacaklar.
- But they'll find him.
Evet, onu bulacaklarını sanıyorlar.
Yeah, a lot they'll find out.
- Onu bulacaklar.
- They'll find it.
Onu bulacaklar!
They'll find him!
Temizlikçiler istasyon alanındaki arabadan çıktıklarında, onu bulacaklar.
When the cleaners come through the car at the station yard, they will find it.
Onu bulacaklar.
They'll find him.
Onu bulacaklar.
They will find her.
Miriam, yakında onu bulacaklar.
Miriam, they'll be finding him soon.
- Hayır. Ama korkarım onu bulacaklar.
- No, I'm afraid they'll find him.
- Onu bulacaklar.
- She'll be found.
Onu bulacaklar.
They're gonna find him.
- Onu bulacaklarına söz veriyorum.
I promise you. They'll find her.
Onu bulacaklar!
They will find her!
Onu bulacaklarına dair içimde en ufak bir umut bile yok.
Which is a sure sign they have no hope of recovering it.
Onu bulacaklar, ve bulunca Carlos'a götürecekler.
They'll find her, and when they do, they'll take her to Carlos.
Onu bulacaklar ve en mükemmel savaş aracının dahi bize zarar veremeyeceğini görecekler.
They will find him... And see that even their most perfect tools of war... cannot harm us.
Üssü parçalarına ayırıp birleştirmek zorunda kalsalar da onu bulacaklar.
If they have to take this place apart and put it back again, they will.
- Onu bulacaklar
- They're gonna find him.
Endişelenme onu bulacaklar
Don't worry, honey, they'll find him.
Üzerinde çalışıyorlar, onu bulacaklar.
They're working on him, they're finding him.
Nöbetçiler onu bulacakları yeri biliyordu.
His guards knew where to find him.
- Henüz yok. Ama onu bulacaklar.
Nothin'yet, but they'll find him.
Ama askerlerim peşinde, yakında onu bulacaklar ve...
But my scouts are on her trail and it's only a matter of time...
Onu bulacaklar mı?
Find her?
Onu bulacaklar.
They're going to find him.
- Wes ve Gunn onu bulacaklar.
- Wes and Gunn will find him.
Nereye götürürsek götürelim onu bulacaklar.
Wherever we take him, they will eventually find him.
- Onu bulacaklar.
- They're gonna find him.
- Onu bulacaklar mı?
- will they find him?
Gerçekten onu bulacaklarını düşünüyor musun?
Do you really think they're going to find him?
Cesedi bulacaklarını ve polise onu benim öldürdüğümü anlatacaklarını söylediler.
They said they'd find the body and tell the police I killed him.
Ama beşinci mevsim aşk mevsimiydi ve yalnız bilge ve şanslı kişiler onu nerede bulacaklarını bilirdi.
But there was a fifth season of love. And only the wise orthe lucky ones knew where to find it.
Sabah onu bu şekilde bulacaklar, burada yedinci katta.
They'll find him this way in the morning, here on the seventh floor.
Onu nerede bulacaklarını biliyorlardı ve içeri girmek için senin ismini kullandılar.
They knew where to look for him and they used your name to get in.
Çocuklar onu yarın bulacaklar.
The kids will find him tomorrow.
Şimdi onu nerede bulacaklarını biliyorlar.
Now they know where to find him.
Onu nasıI bulacaklar söyleyeyim.
I'll tell you how they're gonna find him.
Böyle devam ederse, bir sabah onu tavana asılmış bulacaklar.
Keep going like this, he'll wake up one morning and find himself hung.
Onu alan taksi şoförünün yerini bulacaklar.
They'll locate the cab driver who picked him up.
Bulacaklar onu.
They'll find her...
çocuklar dedelerine ihtiyaç duyduklarında onu nerede bulacaklarını biliyorlardı, işte orada, mutfak masasında.
When those kids needed their granddad, they knew right where to look for him, right there at that kitchen table.
O sadece çalıyor, yakında onu da hurdalıkta bulacaklar.
He keeps stealing', they'll find him in a dumpster.
- Onu bulacaklar.
- They'll find her.
Treni nasıl bulacaklarını söyletene kadar sorguya çekecekler onu!
They will torture him until he tells where the train is.
Onu buldukları gibi bizi de bulacaklar.
The point is keep going.
Bir yada birkaç yoldan onu öldürmek için bir yol bulacaklar.
One way or another, they'll find a way to kill him.
Düşman gemisi geri dönmeyince onu aramaya geleceklerdir ve bizi bulacaklar.
When the enemy ship doesn't report in they're gonna look for it and us.
Onu nerede bulacaklarını bir tek benim bildiğimi biliyorlar.
They know that only I know where to find him.
Onu bir barda içerken bulacaklar.
He's probably in a bar, getting drunk.
onu bul 30
onu buldular 16
onu buraya getir 82
onu bana ver 330
onu ben buldum 23
onu bana getir 26
onu buldum 214
onu biliyorum 95
onu bilmiyorum 36
onu buldun mu 57
onu buldular 16
onu buraya getir 82
onu bana ver 330
onu ben buldum 23
onu bana getir 26
onu buldum 214
onu biliyorum 95
onu bilmiyorum 36
onu buldun mu 57