Sadece bir kişi traduction Anglais
1,298 traduction parallèle
Şu anda peşinde sadece bir kişi var.
Right now, she only has one.
Suçlu olan sadece bir kişi var.
There's only one person whose fault it is.
Pekala, öncelikle dışarıda sadece bir kişi var neden kendimi hemen vurmuyorum?
All right, first of all, the idea that there's only one out there... why don't I just shoot myself right now?
Bizi sadece bir kişi durdurabilir.
There's only one who can stop us.
Yukarıda olduğum ve öleceğimi sandığım sırada aklımdan sadece bir kişi geçiyordu.
When I was up there and I thought I was gonna die there was only one person who I was thinking of.
Sadece bir kişi olmayı dene.
Well, try being one.
İlginç... çünkü onların online başvuru formlarına bakma şansım olduğunda... toptan sahte ve aldatmaca bilgilerin... sadece bir kişi tarafından yapıldığını gördüm.
Interesting, because having had a chance to look at their online application forms, it's clear that wholesale fraud and deception were actually only being practised by one of them.
Online başvuru formlarını görme şansını sahip olduktan sonra, toptan sahtekarlık ve aldatmaca... açıkça sadece bir kişi tarafından yapıldığını fark ettim.
Having had a chance to view their online application forms, it's clear that wholesale fraud and deception were only being practised by one of them.
Aramanızı bekliyorum, sadece bir kişi...
I'm waiting for one, just one...
Maalesef sadece bir kişi kurtulabildi.
Unfortunately, there was only one survivor.
Bizi durdurabilecek sadece bir kişi var.
There's only one who can stop us.
Benim için yanımda olan sadece bir kişi vardı her zaman benim olduğumdan daha iyi hissetmemi sağlayan kişi.
There's only one man who's always been there for me who makes me feel like I'm more than I ever thought I could be.
Ama sadece bir kişi üstünde bir kereliğine işe yarıyor..
But it only works on one person at a time.
O'na sadece bir kişi meydan okuyabilir, ve sen kim olduğunu biliyorsun.
I've only met one other with a power to match his, but, of course, you know all about her,
Aslında sadece ve sadece bir kişi bana mesaj bıraktı.
Only one, actually, ever left me messages.
Bu işin içinde kaç kuklan vardı? Sadece bir kişi, değil mi?
How many fools were in this thing?
O sadece bir kişi.
He is only one man.
Ve bize sadece bir kişi yardımcı olabilir. O da artık aramızda değil.
And the one person who could help us with that isn't around anymore.
Sadece bir kişi üzgün hissediyor, o da sensin.
You know, the only one feeling sorry for you is you.
Sadece bir kişi ayakta kalana kadar mı savaştınız?
Did you fight to the last man?
- Sadece bir kişi değildi.
Oh, it wasn't just one.
Sadece bir kişi lazım.
Am I the only one? Boner?
Ama efendim, sadece bir kişi telefonu almış.
But, sir, only one person took a phone number so far.
Aranızda sadece bir kişi sınırsız Duff bira kazanabilir!
One of you could win a lifetime supply of Duff!
Sadece bir kişi.
Only one.
Benim bölgem olan Rockbridge'de sadece bir kişi aleyhte oy vermiştir.
In my own Rockbridge County, only one person voted against leaving the Union.
Sadece bir kişi.
Ben, retarded kid, singular.
Sadece bir kişi kurtuldu.
There was one survivor.
Sadece bir kişi olduğunu söylemiştin, kahrolası Lamb.
You say only one guard, Lamb! - alex.
Sadece bir kişi mi? Bir kişi?
- Just one guy?
Sadece bir kişi! Sanırım böyleydi.
Only one person / thought this way.
Bir vampir saldırısı olup olmadığını öğrenmek istiyorum sadece Öyleyse, kaç kişi aradığımızı.
Just wanna know if this was a vamp attack. And if it was, how many we're talking about.
Hani bir insan rüyasını anlatır. Diğer kişi kendi rüyasını hatırlar. Sonra birdenbire sadece o kişinin rüyasından konuşulmaya başlanır.
Where one person is describing their dream... it reminds the other about theirs... and suddenly it's all about their dream.
Bir kişi için sadece ufak bir adım insanlık içinse büyük bir adım.
Just one small step for man... one giant leap for mankind.
Yarış binlerce kişiyle başlar. ama sadece bir kaç iyi kişi önde bitirmeyi başarır.
YOU KNOW, IT STARTS OFF WITH THOUSANDS AND THEN ENDS UP WITH JUST A FEW GOOD ONES OUT FRONT.
Sadece saf bir kalbe sahip olan kişi mücevhere yaklaşıp onun gücünü kullanabilir.
only one of pure heart may approach and use the power of the jewel.
İçimizden sadece bir kaç kişi, bizi hissetmemek için zorlamalı.
Some very few of us... have to force ourselves not to feel.
- Sadece bir kaç tane atanmamış kişi kaldı.
No, but there are only a couple of unassigneds left.
sadece tek bir kişi evlenme teklif ederken listede 3ncü olduğunu söyleyebilir- -
only one man would tell a broad she's third on his list while he's proposing...
Bu kişi içinde, sadece bir isim sayabilirim.
There's only one person I can count on for that.
Altı kişilik yemek sadece bir kisi icin.
Dinner for six for one.
Sadece Richard, ben ve üçüncü bir kişi.
Just Richard, myself and a third.
Çünkü bu adam Mulder'ın eğer sadece... güvendiği bir kişi istediğinde ortaya çıkacağını biliyor.
'Cause this guy knows Mulder resurfaces... only if the one person he trusts asks him to.
Biz sadece sizin bir duvar yapmak için en uygun kişi olduğunuzu düşünmüştük.
We just think that you're the best person to put up a wall.
- Bangalore'da Mayıs 2001 de, Ufo ya benzeyen bir gök cismi görüldüğü rapor edildişti ancak bu tür gök cisimleri sadece hindistan da değil... dünyanın her yerinde görülmüştür yeterince kanıt olmamasına rağmen, bir çok kişi onların varlığına inanıyor...
A similar UFO sighting was reported in Bangalore in May, 2001. There are claims of UFO sightings not only in India... but all over the world. Although there is no strong evidence, there are people who believe in them.
Bir çok kişi, ve sadece uzmanlar değil, Alman futboluna büyük bir zarar verdiğinizi düşünüyorlar.
Lots of Germans, not only the experts, have the feeling that you've done tremendous damage to German "football" by losing 3-8.
Şu büyüklükte bir uçaktı Kibrit kutusu kadar bir şey içinde 8 kişi sadece.. Flagstaff Havaalanı, Berber ve aynı anda Lastikçi dükkanından havalandık
I flew here on a plane that big like a pack of gum with eight people in it, just :
Sadece iki kişi taşıyan bir tekneleri var.
They only have a boat which can carry two people.
Sadece bir kaç kişi mi? Pek önemli değilmiş.
What's a few deaths?
Görünüşe göre elimizde bir hayaletimiz mevcut DELOS sistemine sadece 1 tek kişi girebilirdi
It seems we do have a ghost on our hands only 1 man could have penetrated the DELOS system
Neden tüm bu davaların failinin aynı kişi olduğunu düşünüyorsun? Sadece bir önsezi.
You think he'd show his face on camera for a measly $ 4,000?
sadece bir adam 18
sadece bir gece 27
sadece biraz 87
sadece bir kere 62
sadece bir 91
sadece bir tane 124
sadece bir tane mi 18
sadece bir kez 77
sadece bir yudum 20
sadece bir fikir 24
sadece bir gece 27
sadece biraz 87
sadece bir kere 62
sadece bir 91
sadece bir tane 124
sadece bir tane mi 18
sadece bir kez 77
sadece bir yudum 20
sadece bir fikir 24