Sadece biraz daha traduction Anglais
1,498 traduction parallèle
Bu seni sadece biraz daha renkli gösterir, biliyorsun değil mi, Larry?
It only makes you that much more colorful, you know, Larry?
Bakın, biz sadece biraz daha zaman istiyoruz.
Look, all we're asking for is a little more time.
Sadece biraz daha fazla stok var bizde olanlardan
It's just a little more inventory than we're used to.
Sadece biraz daha dayan.
Just hold on for a couple more minutes.
O yakın, o sadece biraz daha inandırıcı ihtiyacı var.
She's close, she just needs a little more convincing.
Sadece biraz daha koyuydu, siyah bir Tac Mahal gibi...
Except it was darker, it was like a black taj mahal.
Sadece biraz daha zamana ihtiyacım var.
I just need a little bit more time.
Evet, sadece biraz daha akıllıca
Yes, only more clever.
- Heather Locklear... gibi görünen, sadece biraz daha büyük testisli -... tutulup ve laboratuvar masasının üstüne yatırıldığında saat gece yarısını geçmişti.
"who looked a little like Heather Locklear, only with bigger jugs," "was grabbed and thrown on to the lab table."
Doğru gidiyorsun, Mr. Griffin, sadece biraz daha uzak.
That's right, Mr. Griffin, just a little further.
Sadece biraz daha, patron.
A bit more, boss.
'Tıpkı bir erkekle yatmak gibi','Sadece biraz daha uzunu...'
"Well," she said, "just like a man, only longer"
Sadece biraz daha kal.
Just stay a little longer.
Sadece biraz daha yavaş konuşmanızı istiyorum!
I just need you to talk slower.
Sadece biraz daha az şok oluyorsun ama asla daha kolay olmuyor.
It's a little less shocking, I guess, but it never gets any easier.
Sadece biraz daha beraber zaman geçirebiliriz diye umuyordum.
It... I was just really hoping we could spend some time together.
Şey, sanırım... bir çeşit sığınak, bilirsin, 2. Dünya Savaşı'ndakilerden. Sadece biraz daha yenisi.
Well, I guess it's... kind of like a bunker, you know, from world war II, only newer.
Sadece biraz daha hızlandırmak istemiştim.
I was just turning it on high.
Sadece biraz daha karmaşık.
It's only a lot more sophisticated.
Sarah, ben sadece biraz daha fazla burada olmak istiyorum, ve sonunda bunu yapabilirim.
Sarah, I just wanna be here more, and I finally get to.
Lütfen karanlık tarafından yutulmama izin verme. Lütfen attığım adımlara bir amaç bahşet. Bunun için sadece biraz daha çabalamalıyız,
I'm pierced by the pain... 0 ) }... of losing a little bit of myself. 0 ) }... and I'm able to wait for the stars once again.
- Sadece biraz daha zamana ihtiyacı var.
HE JUST NEEDS MORE TIME.
Sadece biraz daha zamana ihtiyacım var.
I just need a little more time.
Sadece biraz daha sürdürmeme izin ver.
I need to spend just a moment.
Sadece biraz daha dayanmanı istiyorum.
i just need you to hold out a little longer.
Sadece biraz daha fazla çalışman gerekir.
You just have to work a little harder.
Sadece biraz daha fazla yetkiye sahibiyim.
Just got a little more authority.
Ben senim, sadece biraz daha tuhafım.
I'm you, only a little more bizarre.
Sadece sizin biraz daha konuşmanız lazım.
You and Luke just need to talk some more.
Hayır ben sadece... Çünkü diyorsan her an biraz daha seksileşiyorsun.
'Cause if you are, you are getting sexier by the minute.
Sadece alanı biraz daha genişletmek gerek.
Just need to widen the field a bit.
Ben sadece... burada biraz daha oturmak istiyorum, hepsi bu.
I just... I thought I'd sit here a little while longer.
Sadece... daha 30 yaşına bile basmamışken hayatımda başıma gelebilecek en güzel şeyin çoktan gelip geçtiğini bilmek biraz koyuyor, o kadar.
It's just... kinda hard knowing that I'm not even 30, and the greatest thing that will ever happen to me already happened.
Sadece Jakey'nin biraz daha yere ihtiyacı var diye düşündüm.
I just thought Jakey needed more room.
Beğenmedim demiyorum. Sadece biraz... Belki biraz daha sadeleştirebiliriz.
No, it's not that I don't like it.It's just a little... maybe we can just take it down a little, you know?
Sadece kısmen düşmancaydı, biraz küçümsedi ve her zamankinden daha benmerkezci değildi.
And he was only moderately hostile, slightly condescending, and no more self-centered than usual.
Evet. Ben sadece insanları biraz daha bilinçlendirmeye çalışıyorum.
I'm just, you know, trying to make people more aware you know, it's a -
Sadece kendine biraz daha güvenmelisin.
You just need a little more confidence.
Bu yüzden iyisin, sadece sana sorular sorulara ve insanların duygularına karşı biraz daha duyarlı olabilirsin.
So you cool, just be a little bit more mindful toward - you know, towards the question and the emotions that people come to you with.
Tüm bunlar sadece kafanın biraz daha iyi olmasıyla mı ilgili?
That all this is about getting higher?
Biraz daha bekletilirsem çok gergin olan sadece o olamayacak.
It won't be the only highly-strung creature if I'm made to hang around for much longer.
Sadece şunu umdum... belki burada biraz daha kalırız.
I just hoped maybe we could stay here in this place for a little while longer.
Sadece kendimi biraz daha şey hissetmek için... rahat.
I'm just making myself feel a little bit more... comfortable.
Sadece evin işlerine biraz daha ilgi göstermeni istiyorum.
Just like to see you put more into maintaining it.
- İyi değildi. Michael'in odasından biraz daha büyüktü,... ama sonuçta sadece uyumak için ordaydık, bilirsiniz.
It was a little bit bigger than Michael's office.
Dişinin omuz yüksekliği, sadece 30 santimetre yavruları ise, kedi yavrularından biraz daha büyük.
The female is just thirty centimeters high at the shoulder and her infants are hardly bigger than kittens.
Hey, Lisa, sanırım sadece konuşsak biraz daha iyi olucak.
Hey, Lisa, do you think we can maybe just talk for a little bit?
Sadece sakinleşmeye başlaman ve biraz daha rahatlaman gerek.
You need to just start calming down and relaxing a little bit more, man.
asıl şey, eğer gelirsen, sadece..... uyumaktan biraz daha fazlasıyla karşılaşabilirsin..
THE THING IS, IF YOU COME, YOU'LL HAVE TO BE UP TO A LITTLE MORE THAN JUST SLEEPING.
Sadece, sen... biraz daha olgun görünüyorsun.
It's just, you know, you seem more mature.
Bizde de sadece cesedi var. Yani, biz sen onu gömerken arkada bir şey bırakıp bırakmadığına bakarken, biraz daha bizimle beraber kalacaksın.
All we have is his body... so you'll stay with us a while until we see... if you left anything behind when you buried him.
sadece biraz 87
sadece biraz yorgunum 21
sadece birazcık 42
biraz daha 472
biraz daha iyiyim 16
biraz daha dayan 42
biraz daha var 16
biraz daha kal 33
biraz daha iyi 17
biraz daha bekle 17
sadece biraz yorgunum 21
sadece birazcık 42
biraz daha 472
biraz daha iyiyim 16
biraz daha dayan 42
biraz daha var 16
biraz daha kal 33
biraz daha iyi 17
biraz daha bekle 17
biraz daha ver 22
biraz daha anlat 20
biraz daha alabilir miyim 17
biraz daha kahve 39
biraz daha şarap 27
biraz daha ister misin 62
biraz daha aşağı 16
biraz daha yukarı 28
biraz daha al 18
biraz daha sola 27
biraz daha anlat 20
biraz daha alabilir miyim 17
biraz daha kahve 39
biraz daha şarap 27
biraz daha ister misin 62
biraz daha aşağı 16
biraz daha yukarı 28
biraz daha al 18
biraz daha sola 27
biraz daha zamana ihtiyacım var 21
biraz daha yaklaş 34
biraz daha çay 21
biraz daha şampanya 21
daha 281
daha önce hiç böyle hissetmemiştim 22
daha sonra 654
daha fazla 180
daha neler 80
daha iyi olur 49
biraz daha yaklaş 34
biraz daha çay 21
biraz daha şampanya 21
daha 281
daha önce hiç böyle hissetmemiştim 22
daha sonra 654
daha fazla 180
daha neler 80
daha iyi olur 49
daha iyi 561
daha iyisini yapabilirsin 39
daha iyiyim 141
daha iyi olacak 29
daha iyi misin 168
daha sonra gel 18
daha iyisin 19
daha yeni geldim 61
daha iyi misiniz 18
daha sonra da 30
daha iyisini yapabilirsin 39
daha iyiyim 141
daha iyi olacak 29
daha iyi misin 168
daha sonra gel 18
daha iyisin 19
daha yeni geldim 61
daha iyi misiniz 18
daha sonra da 30