Altın nerede traduction Espagnol
267 traduction parallèle
- Altın nerede?
- ¿ Dónde está el oro?
100,000 altın nerede peki? !
¿ Y las 100.000 libras?
Sana altın nerede dedim?
He dicho que dónde está el oro.
- Altın nerede?
- ¿ Y dónde está el oro?
- Sevgilim, altın nerede?
- ¿ Dónde está el oro? - ¡ El marqués!
Altın nerede?
¡ Dinos dónde está el oro!
Hey! Altın nerede?
¿ Dónde está el oro?
Peki bu altın nerede saklı?
¿ Dónde está el oro?
"Altın nerede?"
"¿ Dónde está el oro?"
Altın nerede?
¿ Dónde está el oro?
- Altın nerede? Söyle.
- Ahora dime dónde está el oro.
- altın nerede?
- ¿ Dónde está el oro?
O Moreno'nundu. Adamlarım nerede, altın nerede?
Moreno está muerto. ¿ Dónde están mi gente?
Bana düşen yarım milyarlık altın nerede demiştin?
¿ Dónde dijo que estaban mis quinientos millones en oro?
Anlaşma yaptık. Altın nerede?
Hagamos un trato. ¿ Dónde está el oro?
- Evet, altın nerede bize anlatarak.
No, esto es demasiado ingenuo.
Kahrolası altın nerede?
¿ Dónde está el maldito oro?
- Ofisiniz nerede, Abe? - Şapkamın altında.
- ¿ Dónde está tu oficina, Abe?
İsveçlinin nerede saklandığını öğrenmek altı yılını aldı. - Öğrendiğinde de çok geçti. - Evet.
Tardó 6 años en encontrar al sueco, y cuando lo hizo, ya era tarde.
Silah, altın torbası ve Ed Carter soyulurken nerede olduğun.
La pistola, la bolsa de oro en polvo y dónde estabas cuando atracaron la oficina de Ed Carter.
Altın yumurtlayan tavuk nerede?
¿ Dónde está la hogaza de pan con una lima dentro?
- Luke dedi ki nerede altın varsa...
- Luke decía que donde hay oro...
Tadı da altın gibi, nerede bulunuyor?
Sabe a oro. ¿ De dónde sale?
Hunsrück'te altın var ve nerede olduğunu biliyorum.
Sé que hay oro por aquí.
Çünkü adam tüm denizleri dolaşıyor ve her tanıştığı kadına "Altı ay sonra nerede olacaksın?" diye soruyor.
- Porque navega los siete mares, y a cada mujer que conoce le pregunta "¿ dónde estarás en seis meses?"
- Altının nerede?
- ¿ Dónde guardas el oro?
Ben altın madenini buldum, sana nerede olduğunu söylemem.
He encontrado una mina de oro y no te voy a decir dónde está.
Altın post diye birşey var mı, ve varsa nerede?
¿ Existe el vellocino de oro? ¿ Dónde está?
- Tüfekler nerede? - Oturağın altında.
Debajo del as ¡ ento.
- Bertrand nerede? - Yatağın altında.
¿ Dónde está Bertrand?
Altınları nerede sakladığını öğreneceğine söz vermiştin.
Dijiste que averiguarías dónde esconde el oro.
Pekala, altın şimdi nerede beyler?
¿ Y el oro dónde está, caballeros?
Altın şu anda nerede?
¿ Y ahora dónde está el oro?
Altının nerede olduğunu biliyorum Bay Helm.
Pero yo sé dónde está el oro, Sr. Helm.
Altının nerede olduğunu bilmiyorsunuz... yoksa sadık hizmetkarım Yu-Rang'i kandırmaya çalışmazdınız.
No sabe dónde está el oro... de lo contrario, no habría intentado corromper a mi leal sirviente, Yu-Rang.
Nerede son bulacaksın? Terk edilmiş bir çalı altında mı?
¿ Quieres que te entierren en la maleza?
Henry J., Ordu'nun altını nerede?
Henry J., ¿ dónde está el oro del ejército?
Ordu'nun altını nerede?
¿ dónde está el oro del ejército?
Hey kunduracı, altının nerede olduğunu söyleyecek misin?
Oye, zapatero, ¿ vas a decirnos dónde está el oro?
- Ordu'nun altını nerede?
- ¿ Dónde está el oro del ejército?
Altın çubuklar nerede?
¿ Dónde están las barras de oro?
Altının nerede olduğunu, sadece o biliyor.
Es el único que sabe donde está el oro.
Altının nerede olduğunu, sadece ben biliyorum,... seninle bir anlaşma yapalım.
Solo yó sé dónde está el oro y no lo tendrá... a menos que hagamos un trato conmigo.
Rüyamda Archangel kulağıma Wonka Altın Bileti'ni nerede bulabileceğimi fısıldıyordu.
Soñé que el arcángel murmuró en mi oído dónde encontrar el Boleto Dorado.
- Nerede bir hata varsa altında hep sen varsın.
Equivocándote, cometiendo errores, causando problemas en todas partes.
- Altını nerede buldun?
¿ Dónde encontraste oro?
Şimdi sen edeceksin altın gizli nerede olduğunu söyle!
¡ Un momento, Pembroke!
Sezar'ın emri altındasın. Nerede o?
- A las órdenes de César. ¿ Dónde está él?
Nerede şu kahrolası altın?
¿ Dónde demonios está el oro?
Diyorlar ki... Sen... işkence altında, Nerede saklandığını söyledin.
Nos consta, le consta a alguien, que tú, bajo tortura, revelaste su escondite secreto.
Yani vasiyette altını nerede sakladığını anlatıyor.
Asi que él dijo donde escondio el oro en el testamento.
nerede yaşıyorsun 103
neredesin 2085
nerede yaşıyorsunuz 33
nerede oturuyorsun 94
neredesin sen 33
nerede 4371
neredeyiz biz 73
nereden 256
nerede kalmıştık 239
neredeydin 834
neredesin 2085
nerede yaşıyorsunuz 33
nerede oturuyorsun 94
neredesin sen 33
nerede 4371
neredeyiz biz 73
nereden 256
nerede kalmıştık 239
neredeydin 834
neredesiniz 293
nereden biliyorsun 934
nereden geliyorsun 129
nerede o 1480
neredeyim 174
nerede kaldın 193
nereden buldun 91
neredeyse bitti 135
neredeyse 363
neredeyim ben 198
nereden biliyorsun 934
nereden geliyorsun 129
nerede o 1480
neredeyim 174
nerede kaldın 193
nereden buldun 91
neredeyse bitti 135
neredeyse 363
neredeyim ben 198